Son Dakika Haberler

Haşim Akın

Haşim Akın

​Nereden başlasak?

02 Friday 2020
Bizim fetret döneminin etkileri, tahmin ettiğimizden daha derinlere ve uzak noktalara ulaşmış. Biz şimdilik bunu hissetmekte zorlanıyoruz. Bunun acılarını fark edeceğiz bir gün de... Geçen hafta sonu beraber çalıştığımız yerli bir arkadaşın düğünü vardı. Üç arkadaş onu tebrik etmek ve kısa da olsa burada bulunup gönül almak için yola çıktık. Çok uzun kalamayacağımızı, yemek için zahmete girmemelerini önceden haber vermiştik. 

Tozlu bir sokağa yere serilmiş plastik hasırlar üzerine oturan akrabalar, bizi karşıladılar. Sırayla hoş geldiniz deyip memnuniyetlerini ifade ettiler. Buralar rutin işler...İsminin Ali olduğunu öğrendiğim bir akraba, Arapça olarak söze başladı. Ama gözlerinde kesinlikle ayrı bir samimiyeti hissettim. Hiç de yapmacık gelmedi bana sözleri... Ürdün’de okumuş, bunun için de fasih ve güzel bir Arapçası vardı. Şimdi de bir özel okulu var.  “Biz Türkleri çok seviyoruz. Benim hocam vardı Ürdün’de bize hilali çizdi ve şöyle dedi. ‘Bu hilal Türklerin işaretidir. Türkler tüm dünyada İslam’ın ve Müslümanların hamisidir. Hilalin iki ucunu daha da yaklaştırdı ve işte böyle içine alır ve korurlar. Onlar şimdi eskisi gibi değiller ama ben umut ediyorum o günler çok uzak değildir.’ Siz dört yüz yıl hatta daha da fazla hilafeti taşıdınız. Dünyanın her yerine bayrağı diktiniz...”  

“Siz buraya gelince vallahi çok şey değişti. Siz hiçbir ayrım gözetmeden eskisi gibi her yere el uzatıyorsunuz. Ben Ürdün’deki tarih öğretmenimden Türkler ve Osmanlı ile alakalı çok güzel şeyler öğrendim.” Tekrar ve özenle bir hilal çiziyor yere... Onun zihnindeki hilal bizim eski savaşlarda yapılan ve düşmanı içinde yok eden hilal taktiği gibi... Ama şimdi bunun içinde düşman yok. Sadece korunması gerekenler var... Bu konuşmalardan memnun olduk. Gölgesinde büyümekten iftihar ettiğimiz bayrağımız adına mutlu olduk. Biz de onlara teşekkür ettik.  

Ancak bizimle ilgili duyguların hepsi de böyle değil... İki yıl önce Uganda’da Müdrikata isimli bir âlimle tanışmıştım. Kendisi eğitimini Medine’de tamamlamış. O, Osmanlı konusunda şunları söylemişti: “İslam tarihi belirli bir döneme kadar anlatılıyor ve 14. Asırdan sonra birden kesiliyordu. Sanki ondan sonrası bitiyordu. Ben bunu hep merak etmiştim. Ama hiç de cevabını alamadım. Türkiye’de Arapça olarak hazırlanmış Osmanlıyı anlatan bir kitap elime geçinceye kadar... O kitabı okuyunca neden böyle yaptıklarını daha iyi anladım...”    İslam tarihi orada kesiliyor ve asla öğrencilerin dünyasına bu bilgiler dâhil edilmiyor. 

Aleyhte bile olsa bilgi verilmemiş. Tamamen yok sayma metodu yani... Ama Ürdün’de durum öyle değil demek... Yani Arap dünyasının hepsi aynı noktada durmuyor. Yıllardır Osmanlı aleyhinde yapılan tezviratlar sadece Arap dünyasında değilmiş. Meğer burada bile benzeri şer tohumları ekilmiş yıllarca. Bir ortaokulda Osmanlı kelimesini duyunca   “Osmanlı bir emperyalisttir! Siyahlarla beraber birçok insanı kesmiştir!” diye verilen cevapları duyunca ciddi olarak şaşırdık. Olayı az araştırınca müfredatın böyle olduğunu fark ettik.
Burada başkalarına kızmak yerine nerede hata yaptığımızı bulmaya çalışmak daha kalıcı sonuçlar verecektir.  Bu bizim ayıbımız. Okudukları kitapları Fransa hazırlamış. Öğretmenler gerçeğin ne kadar farkındadır? Gerçek bilgiyi kimden öğrenecek? Bizden mi? Biz bunu bugüne kadar fark ettik mi de çözüm arayalım? Zira buradaki tüm öğretmenler de aynı eğitim sistemi içerisinde yetişti.  Hatta farkında olanlar bu gerçeği nasıl ve ne kadar açıklayacak? Gerçeği anlatmanın bir bedeli olur. Adam Türkiye için bu bedele niçin katlansın? Kendi görüşlerinin haklı olduğunu nasıl ispat edecek? Zira tüm konuşanlar aksini iddia ediyor. 

Buna ilave olarak tüm enformasyon kanalları onların elinde. Radyolar, televizyonlar, gazeteler bunların kontrolünde... Bölgeye ulaşan iki tip kanal var. Birisi Fransa kanalları... Türkiye ile alakalı ne diyeceği zaten belli. PKK terör örgütü için bu kanallarda onlarca güzelleme bulmak mümkün... Diğeri de Arap kanalları. Bu günlerde Arap kanallarının Türkiye konusunda nasıl bir yayın yapacağını bilmek de zor değil. 

Öğretmenler her yerde sınav merkezli bir ders işlemektedir. Bizde bile böyle. Yakın zamana kadar sultan Abdülhamit Han için kızıl sultan(!) diye yazılmaz mıydı? Yani biz içeriyi bile ciddi anlamda düzeltemedik, dışarıya ne diyelim... Bu konuda büyükelçilik başta olmak üzere devletimizin ciddi adımlar atması gerekiyor. Bu bölge için istediğimiz radyo veya TV kanalları da devreye girmezse durum bundan farklı olamaz. Sonra ağlamak, dövünmek veya birilerine kızıp onlara tüm suçu yıkmak karın doyurmuyor. Düşmanınız ne kadar çoksa, göreviniz de o kadar çok olacak. Sizin boş bıraktığınız yerleri birileri mutlaka dolduracaktır. 

Yorumlar

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
  • Sabri BAYSAL

    Maalesef durum bu hocam. Allah tüm islam aleminin yardımcısı olsun.

    • Cevapla
    • Begen (1)
    • Begenme (0)
  • Haşim

    Amin....

    • Begen (0)
    • Begenme (0)
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
Türkçe العربية English