Son Dakika Haberler

Haşim Akın

Haşim Akın

​Tarikatları Ne Yapmalı?

14 Monday 2020
Olayları birbirine karıştırarak tartışmayı ve kökten silip atmayı çok severiz. Bizim toplumun kadim mottosu; “Ya hep ya hiç…Bu topraklarda tasavvuf- tarikat kavramları tartışmalardan hiç inmedi. Bazen dışardan bazen de içerden buna fırsat verildi. Bizim yaşamadığımız bir dönemde, tekke- medrese çekişmeleri olmuş. Niçin mi ihtiyaç duymuşlar? Can sıkıntısından efendim. Başka bir izahı olamaz. Bir çocuğa anneni mi yoksa babanı mı çok seversin demek gibi bir şey bu…

Sonra da malum süreçte tekke ve zaviyeler kapatılmış. Kapanan sadece tekkeler olmamış. Bunları denetleyen, çalışma izni veren ve iç denetimi sağlayan “şeyhu’l -meşayih” gibi bir makam da yok olmuş. Bir şeyi kapatınca ve ‘yok ol!’ deyince yok olmuyor işte. Hele bir de yüz yıllardır içine işlemişse bu toplumun…Böylesi bir iç denetim de olmayınca eline bir sarık cübbe alan bir köşede tarikat kurmuş, şeyhliğini ilan etmiş. Onlara dur diyen olmamış. İç denetim yok. Dış denetim zaten olamaz. Hatta zinde güçler için, gerektiğinde kolayca kullanılabilecek ve diğerlerine de baskı unsuru olabilecek ve her an pimi çekilebilecek bomba olarak saklanmış. En yakınından 28 Şubat sürecini biz çok iyi biliriz. 

Bugünlerde benzeri bir tartışma gene gündeme geldi. Kerameti kendinden munkul birisi, taciz suçlamasıyla gündeme düştü. Adını falan anmaya da gerek yok. Elbette böylesi bir ahlaki zafiyetin savunması olamaz. Bunun basit bir ahlaki zafiyet yerine, uzun zamandır kurgulanmış yeni bir düzen ve kumpas olduğu da anlaşıldı. Suçu bireyselleştirerek ona gerekli cezayı vermek yerine onun memleketi, ailesi veya mesleğine vurmak ne kadar hata ise kendisini şeyh gören birisinin bu cürmüne öylesine toptancı yaklaşım öyle hatadır. 
“Hepsini yok etmeli…” kampanyası başlatanların bunu hiç bilmeyen ve oldum olası İslami kurum ve oluşumlara kin ile bakanlarda olması beni çok da üzmüyor. Ama bizim mahalleden olan kimi Müslümanların bu hata karşısındaki yaklaşımları, gerçekten ilginç geliyor. 

Tasavvuf- tarikat kavramlarını ve bu merkezdeki tüm birliktelikleri yok saymak ve onları zararlı addederek köklerine kibrit suyu dökmek isteyenler; bence şunlara bir daha bakmalılar. 
Anadolu’nun İslamlaşmasında bu erenlerin rolünü nereye koyacağız? Ahmet Yesevileri de gerçekten zararlılar listesine yazacak mıyız? Balkanlarda kaç tane SARI SALTUK türbesi var biliyor musunuz? Bu kadar çok Sarı Saltuk türbesinin varlığını bilmeyen ve bunu basit cümlelerle geçiştiren birisi için tüm duvarları yıkmak çok kolaydır. Bosna Hersek’teki Blagay ALPERENLER tekkesine yolunuz düşmemişse anlayamazsın bunların derdini... Ama yolunuz düşmüş de siz sadece oranın suyuyla ve balığıyla ilgilenmişseniz, o zaman ceviz yerine hep kabuk yersiniz. Başkalarını da bu kabuğa davet ediyorsunuz demektir. 

Kuzey Afrika’da SENUSİ tarikatını ve orada yapılan ilmi çalışmaları bilmiyor olmalısınız. Her müridin yılda en az üç tane kitabı istinsah zorunda olduğunu bilmiyorsanız, onları sadece zikir çekerken kafa sallamasını görürsünüz. Onların çölü ihya ve ıslah projelerine bakamazsanız bu hayatı anlayamazsınız. Çocukluğumuzdan buyana belki onlarca defa heyecanla izlediğimiz Ömer Muhtar filminde sadece artisti görürsünüz. Senusi tarikatını anlamadan ve bilmeden ahkâm kesmiş olursunuz. Tabiki Çeçenistan’da Şeyh Şamil’i sadece isim olarak düşünürsünüz.

Batı Afrika’da İslam’ın birkaç yüz yıl önce Ticani tarikatı aracılığı ile yayıldığını ve Burkina Faso için Şeyh Ebu Bekir Mayga’nın, Senegal ve çevresi için İbrahim Niyas’ın değerini burun bükerek anlamanız mümkün olmaz. Sonra da konuşmalar boşa gider. Kendisini tarikat dairesinin içinde gören ama yaptıkları veya söyledikleriyle o daireye durmadan zarar veren bu iç düşmanlar; beraberinde İslam dininin ve Müslüman ahlakının da bir numaralı katliamcısı oluyor. Acilen bunlara çözüm bulunmalı. Osmanlı benzeri bir yapıyla – belki bugün diyanet işleri başkanlığı aracılığıyla- denetimi yapılmalı... Bunun büyük zarar verdiği kesin. Kimse böylesine bir şarlatanlığı savunamaz. 

İslam dininin temel umdelerinde olmayan her türlü uçtu kaçtı hikâyeleri anlatarak birilerinin taraftar topladığını bilmeyen yok. Elbette onlara da bunun cevabı verilmeli… Hatta susmaları sağlanmalı… Ama ne olur bir pire için yorgan yakma alışkanlığımızı terk edelim. Bununla hedefe varamayız.  Siz bunlara mesafeli mi durmak istiyorsunuz? Elbette… Bu çok tabii bir hakkınızdır. Ama düşman olmaya gerek yok. 

Yorumlar

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
  • Sabri BAYSAL

    Çok güzel kaleme almışsın Haşim hocam. Yazdıklarının hepsinin altına imza atarım. Kalemine sağlık

    • Cevapla
    • Begen (1)
    • Begenme (0)
  • hasan çelik

    sayın yazar; "sizin mahalle", hangi mahalle bir açıklarmısınız.

    • Cevapla
    • Begen (0)
    • Begenme (0)
  • Metin

    Memlekete yararlı bir tane tarikat yok herkes uçkurunun ve heybesini doldurmanın peşinde.Bırakın bu işleri

    • Cevapla
    • Begen (0)
    • Begenme (0)
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
Türkçe العربية English