Tavuk/ Mavuk
Paylaş:
12 Mart 2020
Bugün tatil. Ne tatili olduğunu sormayın. Normalde evde pineklemeyi düşünüyordum. Ama gelen mesajla hızlıca yola çıktım. İmam adayı öğrencilerimizle beraber tavukçuluk kursunu veren Kader’in atölyesine gideceğiz. Burada imam adayı öğrencilerimiz var. Bunlar eğitimlerini bitirip köylere göreve gidecek. Bunlar için meslek kursları planlamıştık. Şimdi bu kursun pratik uygulamasını görecekler. Biz de kısa bir ziyaret yapacağız.
Bu ülkede iş imkânı çok kısıtlıdır. Tavuk değerli ve pahalı bir yiyecektir. Buradakiler pahalı da olsa tavuk yer. Türkiye’de bizler tavuk yediğimizi sanırız. 40-45 günde kesilecek hale getirilir. Şişirilir ve soframıza sunulur. Burada o tavuklardan bulunmaz. Girişi ve ithalatı yasaktır. Halk da onları sevmez zaten... Onlar, bizim dedelerimizin zamanındaki köylerde yetişen ve kendine özgü kokusu olan tavukları yerler. Ben buraya gelecek dostlarına tavuk ikram etmeye söz verdim. Bu satırları okuyanlar için de vaadim geçeridir. Tavuklar benden…
İmamlar da bunu öğrenecek ve bununla hayatlarını idame ettirecekler. “Maaşı yetmiyor mu?” Diye soran olabilir. Burada bizdeki gibi bir “Diyanet Teşkilatı” yok. Hiçbir imam devletten maaş almaz. Köylü/ mahalleli bunu aralarında toplar. Veya bazı sivil toplum kuruluşları öder. O da olmadıysa herkes kendi rızkının peşine ayrıca düşer. Biz de imamlar kimseye muhtaç olmasınlar diye onlara alternatif meslek öğreteceğiz.
Kader kim mi? Burada imam hatip tarzı eğitim veren bahçesinde al yıldızlı bayrağın hala dalgalandığı, kalbi ülkesiyle beraber atan lisenin ikinci döneminde mezun olmuş bir öğrenci… Aksaray’da inşaat mühendisliği okumuş. Ama burada inşaat işi için daha çok para gerektiğini görmüş ve tavukçuluğa merak sarmış. Türkiye’de buna ait kurslar almış. Kuluçka makinası var. Yetmezse Gana’dan civciv alıyor. Bunların yetiştirilmesi ve bakımıyla ilgili kurslar veriyor. Geçen yıl Burkina Faso’da “büyük iz bırakan ilk on girişimci” arasında yer almış ve devlet plaket vermiş.
Bu eğitimleri öğrencilerimize ücretsiz veriyor. Bu gençlerin gideceği köylerdeki halkın çoğu İslam diniyle yeni tanışmış… Bunların eskiden iki temel geçim kaynağı varmış. Alkol üretimi ve domuz yetiştiriciliği… Ama adam İslam’a girince en temel kaynaklar elinden gidiyor. Bu köylülere alternatif geliştirmek gerek. Zira makinanın kullanılmadı ve tamamen elle yapılan tarımın ürünü de o kadar işte…
Kader, köylüler için de bir program hazırlayacak. Köyler için konuştuğumuz rakam diğer personelin giderleri karşılığındaki bir fiyata olacak. Kursun sonunda da onar adet civciv, yem ve suluk hediye edilecek. Bu köylere destek olmak istediğini söylüyor. Bu çok güzel bir şey… Allah razı olsun. Ama korona krizi onu da vurmuş. Bu işlerde kullandığı malzemeleri ithal edemiyor. En önemli kaynak olan Çin’de işler durunca alamamış. Türkiye’den de vize çıkmamış. Bekliyor… Vize çıkınca gidip malzemelerini getirecek…
Belki bir Allah’ın sevgili bir kulu da damlama sulama ile ilgili bir kurs ve girişimde bulunur bu verimli topraklarda… Buraya ne ekerseniz biter. Yeter ki sizin tohumunuz olsun. Varsa elinizde bir avuç tohum ve adınızın bile bilinmeyeceği uzak bir diyarda dikili bir ağacınız ve sadaka-i cariyeniz olsun isterseniz… Burada arazi geniş…
Allah başka bir alanda başka bir Kader’i yönlendirecektir. Gelen tavuk yer… Gelemeyen…
Dünyayı kasıp kavuran corona virüsü önce bizim burada başını gösterdi. Sonra da güzel ülkemde... Aslında biz virüs ve krizleri severmişiz meğer… Gelmeyince ne çok bekleyeni ve yokluğundan rahatsız olanı varmış…
Sonra da asılsız haberlere kulak vermeye olan merakımızı gördük. Hastanelerde tanıdığı olan çokbilmişler ahkâm kesip yön verdi. Birden marketlere saldırıldığı, fiyatların da tavan yaptığına dair haberleri gördük.
Önce hayata ve ölüme imanımızı gözden geçirmeli, Allah’ın bir takdirinden diğerine geçmenin suç olmadığını bilmeliyiz. Hastalık değil de panik ve heyecan bize zarar verecek.
Allah hem güzel ülkemi hem de tüm biladi İslam’ı korusun. Eğer bu zalimlerin bir oyunuysa başlarına dolasın…
Su- sabunla bedeni, dua ve ibadetle de kalbimizi temiz tutacağız…
Bu ülkede iş imkânı çok kısıtlıdır. Tavuk değerli ve pahalı bir yiyecektir. Buradakiler pahalı da olsa tavuk yer. Türkiye’de bizler tavuk yediğimizi sanırız. 40-45 günde kesilecek hale getirilir. Şişirilir ve soframıza sunulur. Burada o tavuklardan bulunmaz. Girişi ve ithalatı yasaktır. Halk da onları sevmez zaten... Onlar, bizim dedelerimizin zamanındaki köylerde yetişen ve kendine özgü kokusu olan tavukları yerler. Ben buraya gelecek dostlarına tavuk ikram etmeye söz verdim. Bu satırları okuyanlar için de vaadim geçeridir. Tavuklar benden…
İmamlar da bunu öğrenecek ve bununla hayatlarını idame ettirecekler. “Maaşı yetmiyor mu?” Diye soran olabilir. Burada bizdeki gibi bir “Diyanet Teşkilatı” yok. Hiçbir imam devletten maaş almaz. Köylü/ mahalleli bunu aralarında toplar. Veya bazı sivil toplum kuruluşları öder. O da olmadıysa herkes kendi rızkının peşine ayrıca düşer. Biz de imamlar kimseye muhtaç olmasınlar diye onlara alternatif meslek öğreteceğiz.
Kader kim mi? Burada imam hatip tarzı eğitim veren bahçesinde al yıldızlı bayrağın hala dalgalandığı, kalbi ülkesiyle beraber atan lisenin ikinci döneminde mezun olmuş bir öğrenci… Aksaray’da inşaat mühendisliği okumuş. Ama burada inşaat işi için daha çok para gerektiğini görmüş ve tavukçuluğa merak sarmış. Türkiye’de buna ait kurslar almış. Kuluçka makinası var. Yetmezse Gana’dan civciv alıyor. Bunların yetiştirilmesi ve bakımıyla ilgili kurslar veriyor. Geçen yıl Burkina Faso’da “büyük iz bırakan ilk on girişimci” arasında yer almış ve devlet plaket vermiş.
Bu eğitimleri öğrencilerimize ücretsiz veriyor. Bu gençlerin gideceği köylerdeki halkın çoğu İslam diniyle yeni tanışmış… Bunların eskiden iki temel geçim kaynağı varmış. Alkol üretimi ve domuz yetiştiriciliği… Ama adam İslam’a girince en temel kaynaklar elinden gidiyor. Bu köylülere alternatif geliştirmek gerek. Zira makinanın kullanılmadı ve tamamen elle yapılan tarımın ürünü de o kadar işte…
Kader, köylüler için de bir program hazırlayacak. Köyler için konuştuğumuz rakam diğer personelin giderleri karşılığındaki bir fiyata olacak. Kursun sonunda da onar adet civciv, yem ve suluk hediye edilecek. Bu köylere destek olmak istediğini söylüyor. Bu çok güzel bir şey… Allah razı olsun. Ama korona krizi onu da vurmuş. Bu işlerde kullandığı malzemeleri ithal edemiyor. En önemli kaynak olan Çin’de işler durunca alamamış. Türkiye’den de vize çıkmamış. Bekliyor… Vize çıkınca gidip malzemelerini getirecek…
Belki bir Allah’ın sevgili bir kulu da damlama sulama ile ilgili bir kurs ve girişimde bulunur bu verimli topraklarda… Buraya ne ekerseniz biter. Yeter ki sizin tohumunuz olsun. Varsa elinizde bir avuç tohum ve adınızın bile bilinmeyeceği uzak bir diyarda dikili bir ağacınız ve sadaka-i cariyeniz olsun isterseniz… Burada arazi geniş…
Allah başka bir alanda başka bir Kader’i yönlendirecektir. Gelen tavuk yer… Gelemeyen…
Dünyayı kasıp kavuran corona virüsü önce bizim burada başını gösterdi. Sonra da güzel ülkemde... Aslında biz virüs ve krizleri severmişiz meğer… Gelmeyince ne çok bekleyeni ve yokluğundan rahatsız olanı varmış…
Sonra da asılsız haberlere kulak vermeye olan merakımızı gördük. Hastanelerde tanıdığı olan çokbilmişler ahkâm kesip yön verdi. Birden marketlere saldırıldığı, fiyatların da tavan yaptığına dair haberleri gördük.
Önce hayata ve ölüme imanımızı gözden geçirmeli, Allah’ın bir takdirinden diğerine geçmenin suç olmadığını bilmeliyiz. Hastalık değil de panik ve heyecan bize zarar verecek.
Allah hem güzel ülkemi hem de tüm biladi İslam’ı korusun. Eğer bu zalimlerin bir oyunuysa başlarına dolasın…
Su- sabunla bedeni, dua ve ibadetle de kalbimizi temiz tutacağız…