Müjde
Paylaş:
2 Mart 2020
Kandil gecesi İdlib’den gelen acı haberle gece kâbus oldu. “Kâbus oldu” ifadesiyle ben de mi benzedim diğer şehadet korkaklarına? Ölümü istemek zor geliyor insana. Bunun en kolay savunması da “Ben ölümden korkmuyorum da arkamda kalacaklar için endişe ediyorum” Ne kadar komik değil mi? Başkası adına endişe ettiğini söyleyerek ölümden kaçmak…
Şehitler, sadece savaşmaz… Onlar sadece düşmana silah sıkmaz. Önce nefislerindeki dünya sevgisini ve bağlılığını yok ederler. Kimilerine göre de asılsız() ve gereksiz() şeylerdir bunlar…
Asıl Şehitler, ölümü kovalayan ve yakalayan insanlardır. Yakalayınca şehadet kuşunun kanadına binip cennete yükselirler. Orada ebedi nimetlere nail olurlar. Bir daha dünyaya yeniden gelmek istemezler… Arkasındaki feryada gülerek karşılık verirler. Allah’ın cennetinde ebedi nimetler içinde yaşarlar.
İşte bu gece 33 er kişi şehadet kuşunun kanadına binip gitti. Üzerinde çokça konuşuldu yazıldı. Bu tartışma ve lafazanlık da bitmez. Sayının daha çok artacağına dair beklenti ve korkular vardı. Lakin olmadı. Bazıları hala bekliyor bu artışı... Kimisi sevineceği için, kimisi de “gördünüz mü benim haber kaynaklarım var…” havasını atmak için… Bu sayı, bir ülke savunması için hem çok hem de az. Çanakkale’ye bakarsanız bu sayı çok değil... Ama şehadet tutkusundan uzaklaşıp da dünyayı sevince durumlar değişiyor.
Ateşin düştüğü yerdeki duman da evine göre değişiyor. Saray’dan bir yiğit, “Ezan okuma yarışları yaptığımız bu güzel kardeşimin hangi güzel işi vardı da bu yarışı benden önce kazandı?” diye duygularını dile getirdi.
Burada merhum Sadrettin Yüksel hocanın oğlu Metin Yüksel’in şehadet haberi üzerine söylediği şu cümleleri anmamak ayıp olur. “Hanım Müjde Müjde Şehit anası ve şehit babası olduk. Elhamdülillah…”
Şehitler tepesini boş bırakmaya yeminli olanlar da var elbette. Vatan almayı bakkaldan çiklet almakla eş tutanlar var. Vatanı kurumayı da bağ bekçiliği sananlar olacak… Cebindeki bozukluklarla cennet satın alacağını sananların bunu anlamasını beklemek zor iş…
Bir anne için evladının tabutuna sarılmak zor olsa da dünyanın şartları bu... Vermeden alınmıyor. Bundan sonra şehitlerimiz olmasın diye dua etmek yerine bizdeki bu şehadet duygusunu kaybetmemek için daha çok dua etmek lazım.
Herkesin güzünü diktiği ve kendi menfaati için harekete geçtiği bir coğrafyada yaşıyorsanız üzerinize gelen çok olacaktır. Dünyaya nizam vermek gibi bir amacınız varsa… Mazlumun ahı sizin yüreğinizi titretirse… Diline ve dinine bakmadan ezilene yetişmek gibi ulvi bir gayenin peşindeyseniz… Sadece kendi menfaatiniz için yaşamıyorsanız… Hergelen rüzgâra göre şekil değiştirmek istemezseniz ve omurgalı bir duruş sergileyecekseniz… Bedel ödemek zorundasınız. Her türlü imtihana ve güç gösterisine hazır olacaksınız… Sibirya’nın buzullarında yaşamak isterseniz çok bedel ödemeye gerek olmaz.
Bu bedeli kim mi ödeyecek? Allah katında ölümsüz olmak ve ebedi cennet nimetlerine kimin ihtiyacı varsa onun duasını şehadet özlemleri süsülmeyecektir. “Bugün kandil gecesi… Şehit olmak için harika bir zaman... Haydi, bismillah…” diyebilmek herkese nasip olmaz.
Kimilerine göze uzaktan ahkâm kesmek gibi gelebilir. Her zamankinden daha çok cesaret ve sabra tutunmak gerek. Eline bir taş alıp atmaya hazır olmak gerek… Gidene köstek olmak ve onların içindeki aşk ateşini söndürmek, düşmanın kurşunundan daha çok yıkım yapar.
Herkes ağzından ve kaleminden çıkana dikkat etmeli…
Ya rabbi sen bizdeki şehadet ruhunu ve aşkını yok etme
Düşmanlarımıza fırsat verme
Onların sevineceği zor durumlara düşürme
Bize güç ve kuvvet ver
Parçalanıp bölünmemize fırsat verme