Kapak gibi tehdit
Paylaş:
3 Şubat 2020
Siz hiç hayatınızda tehdit aldınız mı? Hem de adam gözünüzün içine bakarak tehdit etti mi sizi? Sonra da durumun vahametini kavramış olmanıza rağmen susup kaldınız mı?
Bu bahsettiğim tehdidi bel aldım. Gayet ciddiyim. Ben geçen haftalarda böylesine bir tehdide mazur kaldım. Benin aldığım bu tehdit sizi ne kadar ilgilendirir bilemem? “Bana ne kardeşim senin hayatından. Benim başımda öyle dertler var ki… Seninle uğraşamam…” diyebilirsiniz…
Yanlış anlamayın, Burkina Faso’da sizden bir koruma falan da beklemiyorum. Benim yerimde siz olsanız ne kadar korkardınız onu da bilemem. Bu tehdit benim şahsıma mı yönelikti, kocaman bir ümmeti mi kapsardı ona siz karar verin.
Biliyorum bu günlerde gündem çok yoğun. Dünyanın başı kalabalık… İran- Amerika savaşı olacak mı? Oyun ve oynaş bitince sular durulacak mı? Yarın kim kimi ne ile tehdit edecek?
Türkiye'de değişik tartışmaların ortalığı kırıp geçirdiğini de biliyorum. Bedenen uzakta olsam da medyada -sosyal medyada devam eden bir kısım kısır tartışmaları biliyorum. İncir çekirdeğini doldurmasa da taraflar için çok önemli olan dalaşlarda karşı cenaha laf yetiştirme yarışlarının da nasıl gittiğini biliyorum.
Tamam, lafı daha uzatmadan aldığım tehdidi söyleyeyim. Geçenlerde yolumuz bir köye düşmüştü. Köyün kralı ve oradaki yüzlerce insan, köylerine gelen Müslümanlardan İslam dinini öğrendiklerini ve Müslüman oldukların açıkladılar. Burası çok güzel ve sevindirici bir haber… Lakin…
Sonra da gözümüzün içine baka baka kral şöyle dedi: “Ben bugün davet edildiğim bu yeni dine girdim. Sebep olanlara teşekkür ederim. Benim babam ve dedem böyle bir davetle hiç karşılaşmadılar.Onlar bu hak ve hakikatleri hiç duymadan bu dünyadan göçüp gittiler. Keşke siz biraz erken gelseydiniz… Şimdiye kadar kimsenin bize gelmemesinden dolayı putlarıyla beraber ölenler ne yapacak? Dedem, babam kimden şikâyetçi olacak? Onları kim kurtaracak? Siz cennette onlar da ebedi olarak cehennemde kalacak… Ama onlara bu dini duyurmayanları nereye koyacağız?”
Ben bu tehdide hiçbir şey diyemedim.
Ben onlara Türkiye'de yüzün üzerinde İlahiyat Fakültesi ve binlerce İmam Hatip Lisesi'nin olduğunu söylemedim…
İsminin önünde uzun unvanlarını taşıyan bilim adamlarının, âlimlerin de olduğunu haber veremedim.
Bunları söylesem adam kalkıp yeni bir soru da yöneltecek… “Bu kadar çoksa ne iş yaparlar ya onlar? Niye benim dedemi düşünmediler?”
Ben o zaman bunların meşguliyetleri için hangi mazeretleri sayacağım?
Mesela, bu âlimler televizyonda ve sosyal medya kanallarında birbirlerine laf yetiştirirler…
Sosyal medyada birbirlerine çok güzel hakaret ederler…
Temel İslam kaynaklarında yer alan bir cümleyi kullandı diye onu yerin dibine sokacak cümleleri bulmak için uğraşırlar…
Çok güzel hadis kritiği yaparlar. Kendilerinden başka herkesi eleştiriler ve bunun için gece gündüz çalışırlar… Kitap yazar ve bundan para kazanırlar… İnanın bunların hiç birisini söyleyemedim…
Anladım ki uzak diyarlarda din-iman duymamış birileri var ve onlar bekliyor. Gelmeyenleri de tehdit ediyor…
Ben şunu anladım ahirette sosyal medyada falanca hocanın yazdığı cümleye neden kapak gibi bir cevap vermediğimi sormayacaklar… Nefsimizi besleyen aramızdaki tartışma ve didişmeler şeytanın işine yarayacak… Ümmetin enerjisini kendi nefsani tatminlerine harcayanlar, bu tehditten bir nasip alırlar mı bilemem… Onları her türlü beğeni ve yorumlarıyla destekleyenler de bu işe çanak tutuşmuş olmaktan yargılanırlar mı?
Ben kendi adıma korktum. İsterseniz siz de korkun… Ama kendinizi güvende hissediyorsanız, hesap gününde bu adamların yakınınıza yapışmayacağından eminseniz, problem yok… Sosyal medyada birbirimize kapak yapmaya devam edebiliriz…
İyi kapaklar…
Bu bahsettiğim tehdidi bel aldım. Gayet ciddiyim. Ben geçen haftalarda böylesine bir tehdide mazur kaldım. Benin aldığım bu tehdit sizi ne kadar ilgilendirir bilemem? “Bana ne kardeşim senin hayatından. Benim başımda öyle dertler var ki… Seninle uğraşamam…” diyebilirsiniz…
Yanlış anlamayın, Burkina Faso’da sizden bir koruma falan da beklemiyorum. Benim yerimde siz olsanız ne kadar korkardınız onu da bilemem. Bu tehdit benim şahsıma mı yönelikti, kocaman bir ümmeti mi kapsardı ona siz karar verin.
Biliyorum bu günlerde gündem çok yoğun. Dünyanın başı kalabalık… İran- Amerika savaşı olacak mı? Oyun ve oynaş bitince sular durulacak mı? Yarın kim kimi ne ile tehdit edecek?
Türkiye'de değişik tartışmaların ortalığı kırıp geçirdiğini de biliyorum. Bedenen uzakta olsam da medyada -sosyal medyada devam eden bir kısım kısır tartışmaları biliyorum. İncir çekirdeğini doldurmasa da taraflar için çok önemli olan dalaşlarda karşı cenaha laf yetiştirme yarışlarının da nasıl gittiğini biliyorum.
Tamam, lafı daha uzatmadan aldığım tehdidi söyleyeyim. Geçenlerde yolumuz bir köye düşmüştü. Köyün kralı ve oradaki yüzlerce insan, köylerine gelen Müslümanlardan İslam dinini öğrendiklerini ve Müslüman oldukların açıkladılar. Burası çok güzel ve sevindirici bir haber… Lakin…
Sonra da gözümüzün içine baka baka kral şöyle dedi: “Ben bugün davet edildiğim bu yeni dine girdim. Sebep olanlara teşekkür ederim. Benim babam ve dedem böyle bir davetle hiç karşılaşmadılar.Onlar bu hak ve hakikatleri hiç duymadan bu dünyadan göçüp gittiler. Keşke siz biraz erken gelseydiniz… Şimdiye kadar kimsenin bize gelmemesinden dolayı putlarıyla beraber ölenler ne yapacak? Dedem, babam kimden şikâyetçi olacak? Onları kim kurtaracak? Siz cennette onlar da ebedi olarak cehennemde kalacak… Ama onlara bu dini duyurmayanları nereye koyacağız?”
Ben bu tehdide hiçbir şey diyemedim.
Ben onlara Türkiye'de yüzün üzerinde İlahiyat Fakültesi ve binlerce İmam Hatip Lisesi'nin olduğunu söylemedim…
İsminin önünde uzun unvanlarını taşıyan bilim adamlarının, âlimlerin de olduğunu haber veremedim.
Bunları söylesem adam kalkıp yeni bir soru da yöneltecek… “Bu kadar çoksa ne iş yaparlar ya onlar? Niye benim dedemi düşünmediler?”
Ben o zaman bunların meşguliyetleri için hangi mazeretleri sayacağım?
Mesela, bu âlimler televizyonda ve sosyal medya kanallarında birbirlerine laf yetiştirirler…
Sosyal medyada birbirlerine çok güzel hakaret ederler…
Temel İslam kaynaklarında yer alan bir cümleyi kullandı diye onu yerin dibine sokacak cümleleri bulmak için uğraşırlar…
Çok güzel hadis kritiği yaparlar. Kendilerinden başka herkesi eleştiriler ve bunun için gece gündüz çalışırlar… Kitap yazar ve bundan para kazanırlar… İnanın bunların hiç birisini söyleyemedim…
Anladım ki uzak diyarlarda din-iman duymamış birileri var ve onlar bekliyor. Gelmeyenleri de tehdit ediyor…
Ben şunu anladım ahirette sosyal medyada falanca hocanın yazdığı cümleye neden kapak gibi bir cevap vermediğimi sormayacaklar… Nefsimizi besleyen aramızdaki tartışma ve didişmeler şeytanın işine yarayacak… Ümmetin enerjisini kendi nefsani tatminlerine harcayanlar, bu tehditten bir nasip alırlar mı bilemem… Onları her türlü beğeni ve yorumlarıyla destekleyenler de bu işe çanak tutuşmuş olmaktan yargılanırlar mı?
Ben kendi adıma korktum. İsterseniz siz de korkun… Ama kendinizi güvende hissediyorsanız, hesap gününde bu adamların yakınınıza yapışmayacağından eminseniz, problem yok… Sosyal medyada birbirimize kapak yapmaya devam edebiliriz…
İyi kapaklar…