​Futbol basit bir oyundur

Barcelona efsanesi Johann Cruyff'un çok güzel bir tespiti var futbola dair, adeta tek cümle ile özetlemiş bütün olayı; “ Futbol basit bir oyundur, zor olan ise basit oynamaktır. 

Bu tespitten yola çıkarak izleyici veya taraftar olarak şunu söyleyebiliriz ; Futbol üzerinde bu kadar kafa yorulacak , sayfalarca tahlil edilecek , günlerce üzerine yorum yapılacak kadar karmaşık ve felsefik bir olay değil, işin özü yukarıda ifade edilen kadar basit aslında. 
Basit bir oyuna haddinden fazla önem atfetmek , ayrıntılarla boğmak, kavram kargaşalarının içine hapsedip özünden saptırmak, kime veya neye hizmet ettiğine yönelik şüpheler duymamızı da beraberinde getiriyor. Futbolun bu kadar geniş kitleleri cezbetmesinin altında yatan tek gerçek var ki o da kolay anlaşılabilir basit bir oyun olmasıdır. Bunun dışındaki her şey kendimizi kandırmak ve futbolu kutsayanların ekmeğine yağ sürmekten öteye gitmez.

Özellikle son dönemde “ Futbol Endüstrisinin" vahşi büyümesi ticari bir pazar halinin de ötesine geçmesi neticesinde bu pastadan pay almaya çalışanlar, kendilerince bir takım kavramlar geliştirip öne çıkma adına futbol dünyası içinde adeta bir “ ulema sınıfı “oluşturma çabasına giriştiler. Futbolsever kitleye karşı garip içi boş söylemlerle bizim sokakta arkadaşlarımızla güzel vakit geçirip sosyalleşmemiz için bir araç konumunda olan oyunu neredeyse bir bilim dalına ulaşılmaz bir nesneye dönüştürdüler. Maalesef bu durum futbol topuyla ilişkimize de set koydu anlamsız kavramların içinde boğulduk , topla olan ilişkimizi kaybetmeye başlayıp bu işin asıl keyfinden mahrum kalınca oyunun kendisinden çok bizi çokta fazla ilgilendirmemesi gereken teknik içeriği ve magazinsel boyutu ile haşır neşir olduk. Kısaca eskisi gibi  tat alamadığımız bir oyunla ilgili zoraki ve samimiyetsiz bir ilişki içine girmeye başladık. 

Bu durum öyle korkunç boyutlara ulaştı ki boşluğu doldurmak için futbolu bir tapınma aracına dönüştürecek kadar kutsamaya başladık. (Abarttığımızı düşünenler Arjantin ‘de haşa ilahı Maradona olan futbolizm dinine mensup çok sayıda insan olduğunu bilmiyor olabilir). Basit bir oyundan bu tür sapkınlıkların doğması olayın ne kadar vahim boyutlara ulaşabileceğinin küçük bir göstergesi. 

Bahis, kumar, egoizm ve şehvete malzeme edilip sermaye oligarşisine hizmet etmeye başlayan futbol topu artık bizim o saf duygularla arsada oynadığımız bir oyunun basit bir argümanı olmanın çok ötesine geçmiş durumda. Birleştirmeye vesile olması gerekirken ayrıştıran, mutlu olmamızın küçük bir parçası olması gerekirken mutsuzluğumuzun en büyük sebebi haline gelen bu oyun artık çocukluğumuzda ki masumiyeti barındırmıyor. Bu sahteliğin bir parçası olmaya çalışmak, bu rant ve kaos düzenine odun taşımak bu düzene müşteri olup bizzat finanse etmek artık sorgulanması ve üzerinde düşünülmesi gereken konular kendi adımıza. 

Zaten ülke futbolunun bugünkü hali çoğu şeyi özetliyor. Sosyolojik travmaları futbol ile pansuman etmeye çalışanlarla bu pansumana her açıdan muhtaç olanların alış verişini izliyoruz uzun süredir. Bariz bir şekilde de alan memnun satan memnun durumu var. Kendi geleceğinden çok tuttuğu İstanbul takımının kupa sayısını hesap eden , kendi sağlığından çok maç içinde sakatlanan futbolcusunun sağlık durumu ile ilgilenen bu delilik halini de ; sevgi , aidiyet , sâdâkat ve taraftarlık kavramlarına sığınarak açıklayan bu garip kitleyi oyalamanın ve kontrol altında tutmanın tek yolunun da futbol olduğunu son dönemde görmüş olduk. Futbol artık günümüzde bir “ idare biçimi “ olarak kullanılıyor, belkide çıkış noktasıda buydu . Bizim gibi azınlıkta kalan romantik futbolseverler ise sokakta oynadığımız basit oyununun geçmişteki  masumiyetini ve sıcaklığını aramakla günlerimizi heba ediyoruz. O günlerin bir daha hiç geri gelmeyeceğini bile bile. 

Bu minvalde bizim için geriye iki seçenek kalıyor ya bu kirli düzenin çarkları içinde kendimizi kandırıp gaflet içinde olan biteni izlemek yada işin masumâne tarafına yoğunlaşıp bu işten sadece keyif almaya çalışmak, bir üçüncü şık ise bu alandan arkamıza bile dönüp bakmadan uzaklaşmak.