Aşağı yukarı yirmi üç yıllık Konyaspor taraftarlığı serüvenimde, bir kaç sezon hariç rahat ve sakin bir yıl geçirdiğimi çok hatırlamıyorum. Şehir sevdamızın bir yansıması olarak gönül verdiğimiz armanın peşinden gitmek bizim için bir tercih değil, adeta bir kaderdi. “ Coğrafya kaderdir. “anlayışıyla artısına eksisine aldırmadan, yeşil beyaz renklerin ardına düştüğümüz bu yolda; bazen çok mutlu olduk, bazen günlerce üzüldük. Lâkin yine de vazgeçemedik. Çünkü öyle bir lüksümüz yoktu. Bu şehri seviyor ve değer veriyorduk.Şehrimizin en önemli markası olan kulübümüzün, potansiyelini açığa çıkarması, daha iyi yönetilmesi, bu şehri en güzel şekilde temsil etmesi adına fikir yürüttük, düşünce ürettik, elimizden geldiği ölçüde maddi manevi destek olmaya çalıştık.
Futbolun çağımızda sadece bir oyundan ibaret olmadığını, toplumu birleştiren bir unsur ve şehirlerin kültürünü, geçmişini yansıtabileceği bir araç olduğunu anlatmaya çalıştık. Bunu yaparken de günlük skorlar ve dönemsel krizlere takılmadan hedefe odaklanmak adına her zaman yapıcı ve yol gösterici bir üslup takındık. Tek derdimiz; daha iyi olması adına pozitif düşünmek ve destekleyici olmaktı. Kişilere ve olgulara takılmadan Konyaspor ‘ a değer katabilmek, kulübün kurumsal imajına katkı sağlayabilmek en büyük temennimiz oldu. Önceliğimiz; Konyaspor kulübünün daha iyi temsil edilmesi önce şehirde, sonrada ülke genelinde saygınlık kazanması ve şehrin bütün dinamiklerinden gerekli desteği görmesiydi.
Fakat, bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda bir arpa boyu bile yol alamadığımızı yaşayarak ve öğrenerek görmüş, tecrübe etmiş olduk. Bunun nedenlerini Konyaspor ‘a yukarıdaki hassasiyetlerle gönül vermiş olanlar gayet iyi bilir ve tahlil eder.Aynı şeyleri tekrar etmenin artık bir anlamı yok.Taraftarlığı bir ego savaşına dönüştürmek, günlük skorların içinde boğulup geleceği kaybetmek bir tercihtir ve taraf olma anlayışı herkese göre değişebilir. Ülke gerçeklerinin ve ülkedeki futbol düzeninin bizleri belli bir noktaya hapsettiğini bilip, bir taraftar olarak yapabileceklerimizin sınırlı olduğunu göz ardı etmeden, yanlış yönetimlerin, yanlış yöntemlerin, yanlış sistemlerin kısır döngüsü etrafında dolaşıp, aynı cümleleri tekrar etmek bu döngüye hizmet etmekten başka bir anlam taşımaz. Kulübün ve armanın bir parçası olmak, her şeye rağmen bu duruştan taviz vermemek, “ Sokakta oynasan kaldırımda destekleriz." sloganın içini doldurmak, samimi bir fedakârlık ister. Kişilere ve gündelik olaylara takılıp kaosa odun taşımak,bu şehrin bir değeri olan kulübümüze istemeden de olsa zarar vermek anlamına gelir.
Umarım bir an önce camiamız bu kısır çatışmalar ve ayrışmalardan kurtulup, ortak payda olan Konyaspor çatısı altında toplanır ve aklı selim davranır. Cefakâr Konyaspor taraftarı, bu ferasete sahiptir.
Unutmayalım ki; bu koca çınar neler görüp, neler geçirdi ve bu günlere geldi. Bundan sonra da yaşamaya ve var olmaya devam edecektir. Yeter ki bugünden ders alıp, bu hataları geleceğe taşımayalım. Şu an, bir anlık infialle yapılan yanlışların bedelini çocuklarımız ödemesin. Sakin kalıp, bazı şeylerin en büyük ilacının zaman olduğu bilinciyle hareket edip, bu da geçer diyebilelim. Çünkü başka Konyaspor yok...