Ülkemi dışardan izlemenin mutluluğunu ve hasretini yaşıyorum. Hamdolsun “Türk olmanın suçu bende değildi” diye kaçan ve şimdi de gelmek için yalvaranlardan değilim. Al bayrağın gölgesinde ve devletimin adına burada yurt tuttum. Bununla da şeref duyarım.
Dünyayı kasıp kavuran corona belasının etkilerini hem gıptayla hem de özlemle buradan izliyoruz. Burada dünyayı takip eden ve ufku açık yerli arkadaşlar da bunu görüyorlar. Bunların hem kanını emen hem de önlerinde bir örnek() gibi duran Fransa var... Onun düştüğü komik hali de görüyorlar ve gülüyorlar. Fransa’ya onlar benden daha yakın. Zira aynı dili konuşuyorlar. Ülkemin kara bulutlarını dağıtmak için var gücüyle çalışan tüm devlet büyüklerime teşekkürler…
Cumartesi gece saatlerinde Burkina Faso’daki Corona vakalarının yediye çıktığını ve bu nedenle de okulların pazartesiden itibaren bir hafta erken tatil edildiğini öğrendik.Haber çok da sürpriz değil. Biz zaten böyle bir haberi bekliyoruz ve hazırlıklıyız.
Türkiye’de böyle bir haber her yerde bayram havası estirir. Ama burada öyle olmayacak. Tüm öğrencilerin otobüs terminallerine koşup köylerine / ailelerin yanına gideceğini sanmayınız. Ailesi terör bölgesinde olan, yol parasından çekinenler, evi olmayanlar, daha ne dramlar…
Bir yurtta üniversite öğrencilerimiz var ve bunları evlerine göndereceğiz. Burası bir çuval acı hikâye dolu. Onları başka bir yazıya bıraktım. Önce corona için öğrencilerin ne dediğini merak ediyoruz. Yanımızdaki Üniversite öğrencileri yapılan bu tatil uygulamasına katılmadıklarını bunu mantıklı bulmadıklarını söylüyorlar. Neden biliyor musunuz? Diyorlar ki “Çocuklar okula gitmeyecek… Peki, nereye gidecekler? Sokaklara ve çarşılara inecekler… Hani biz çocuklara koruyacaktık. Şimdi daha korumasız bir halde sokaklara saldık…” Ben de “Bu da ailenin görevi. Aile çocuklarına sahip çıksın. Onları korusun ve dışarıya çıkarmasın.” Dedim. Buna hep beraber güldüler. “Burada anne- baba bunca çocuklara sahip çıkacak öyle mi? Hangi anne baba onu takip edecek. Bu asla mümkün değil…”
Avrupa ülkelerindeki karantina uygulamalarından bahsettik. Gençlerden birisi tıp fakültesi 4. sınıfta okuyor. Ali, zeki ve sözünü bilen bir delikanlı…Allah istikballerini hayırlı kılsın. Avrupa'daki Karantina uygulamalarından bahsedince; “Hocam Burada nasıl böyle bir şey yapılabilir? İnsanlar burada günlük yaşarlar. O gün kazanır, o gün satın alır ve akşam da yer. Kimsenin evinde yarın için yiyecek olmaz. İnsanları sokağa bırakmamak onları aç olarak öldürmek demektir. Sadece yemek değil. Bizim burada su bile çok uzaklardan getirilmez mi? Bu şehirde kaç kişinin evinde çeşme vardır ki…”
Doğru, burada buzdolabı yoktur. Bizdeki gibi derin dondurucuları kullanmazlar. Kimsenin deposu- kileri olmaz. Gıda deposunu kısmen köylerde bulmak mümkündür ancak... Oradakiler üretir ve bunu yer. Şehirliler hazır yiyicidir. Günlük yaşayanların ülkesidir burası.Herkes mutlaka dışarı çıkmak zorunda karnını doyurmak için… Peki, bunlar satın almak için çıkacaksa kimden satın alacaklar? Birileri de satmak için çıkacak. Yani hayat durmayacak…
Tıp fakültesinde okuyan Ali; “Bizim ülkemizde corona vakası olan insanların sayısı kesinlikle resmi olarak açıklanan yirmiden çok fazladır. Çünkü kim hastaneye gidip bu masrafı yapacak? Hangi hastanede yapılacak bu tetkikler? Bana 200 kişi de var deseler ona da inanamam. Zira bu testleri nerede yapmışlar. Bunu yapacak imkân neredeymiş?”
Türkiye'deki uygulamalardan bahsediyoruz.“Haklısınız… Orada bunlar olabilir ama bizim ülkemizde zor. Okulların tatil olması bile virüs önlemi değil. Pazartesi günü çalışanların büyük bir grevi olacaktı. Devlet bu grevi engellemek için bunu çıkardı. Şimdi onları bir araya getirmeyecekler… Bu tatil bile başka şeyler için…” İşte demokrasi ve devlet…
Gözlerinde bir ışıltı var. Yüreklerinde ülkelerine ait bir dert… Ancak durum gerçekten vahim… Hep beraber dua ediyoruz: Allah hem Burkina Faso’yu hem de tüm dünyayı corona virüsünün eline bırakmasın. Eğer bahsedildiği gibi veya diğer Avrupa ülkelerine geldiği gibi gelirse buraları kesinlikle siler süpürür… Sadece Allah’ın yardımı kurtarır. Başka bir şey değil… Zira onu durduracak doktor, tıbbi müdahale ekipmanı veya ilaç hiçbir şey yok…
Bunu insanlar mı tasarladı bilmem… Arkasındaki derin hesapları da henüz tam göremiyoruz. Nerede duracağını da ancak Allah biliyor. Özellikle Afrika gibi bölgelerin durumu daha çok duaya kaldı. Hepimizin duaya ihtiyacı var. Ancak bu bölgeler daha farklı…
Dua bekleriz dostlar
