DOLAR : 42,81₺
EURO : 50,09₺
STERLİN : 57,37₺
GRAM : 5.977,12₺
ÇEYREK : 9.829,62₺
CUMHURİYET : 39.001,21₺
Mustafa Yalçın

Mustafa Yalçın

Yazarlara git

Meslek Seçimi

6 Mayıs 2013

Çağdaş bir toplumda özgür bir bireyin, önemli gelişim görevlerinden biri de mesleğini seçmesidir. Bireyin sağlıklı karar verebilmesi için, neler istediğini ve bunları elde edebilmek için ne gibi olanaklara sahip olduğunu bilmesi istenir. Çeşitli seçenekleri inceleyip, her birinin isteklerine ve koşullarına ne derecede uygun olduğunu değerlendirebilmelidir.

Mesleki gelişim süreci okul öncesi dönemden başlayıp meslek ömrünün sonuna kadar devam eden bir süreçtir. Ergenlik döneminde insanların deneyimleri yetersizdir. Bu deneyimler bir meslek seçmesi için yeterli değildir.

Eğitim kurumlarımızın çoğunun seçimlik dersleri, öğrenci kulüpleri, hobi geliştirici kursları ve bireylerin yeteneklerini keşfetmelerini kolaylaştırıcı kurslar, bireylerin yeteneklerini keşfetmelerini kolaylaştırıcı öğretim ortamları hazırlamada yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Okullarda fen ve matematik dışındaki konu alanlarında başarının fark edilerek ödüllendirilmesi de yaygın bir uygulama değildir. Sınavlardan alınan notlar öğrencinin başarısı hakkında kabaca bir fikir verebilir ama ne olacağı hakkında bize net fikirler vermez. Birçok ders konuları da işlenişi açısından;  akıl yürütme, analitik düşünme, yaratıcılık gibi özellikler yönünden, öğrencinin, ne düzeyde olduğu hakkında ayrıntılı fikir vermekten uzaktır.

Ergenlerin derdi yetişkin dünyasında iyi bir yer edinmek, kendisini çevresine kanıtlamaktır. Çevresini, özellikle anne ve babasını hoşnut etme çabasında olan genç, zayıf yönlerini yadsır ve eğilimlerini bastırır. Anne ve babasının hoşuna gidecek bir kimlik geliştirme zorunluluğunu duyar. Özüne yabancı, başkalarının beğenisine aşırı derecede duyarlı gençler ilgi ve yeteneklerine uygun olmayan, erişilmesi olanaksız eğitim ve meslek hedeflerine yönelmekte, amaçları gerçekleşmeyince çöküntü yaşamaktadırlar.

Öğrencilerin meslek seçerken farkında olmadan, çoğu zaman anne babalarının egolarını tatmin etmeye yönelik tercihlerde bulunduğunu görmekteyiz. Anne babanın beklentileri, özlemleri ve hayata bakış açıları bu tercihlerde daha baskın olmaktadır. Bunun yanında iyi bir meslek iyi bir para ile eşdeğerde tutulmaya başlanmıştır. “Türkiye’nin gerçekleri” mazereti altında öğrenci hiç de meraklı olmadığı mesleklere ailesinin ve çevresinin etkisiyle kolayca yönlenebilmektedir. “Mesleki mutluluk” kavramı hiçe sayılmakta ve “para kazanıldığı takdir de her koşulda mutluluk sağlanır” diye düşünülmektedir. Bu ve benzeri düşünceler, gencin ailesinin ve çevresinin etkisiyle meslek seçmeye zorlanmasına neden olmaktadır. Uzun vadede mesleğinden ve kendinden hoşnut olmayan, aynı zamanda mesleğinde vasat performans sergileyen insanlar görmekteyiz. Burada aile ve çevre tarafından ergene kazandırılan değer yargısı, paradır. Bu nedenle amaç konurken meslek o kadar önemli değildir. Önemli olan çok para kazanmaktır. Bu ailelerde mesleki saygınlık paraya göre belirlenmektedir. İnsanlar bu tür çevrelerde ancak paralarının gücüyle var olmaktadırlar ve saygınlık kazanmaktadırlar. Aslında bu paradigma bütün toplumda yayılmış bir durumdadır. Paranın gücü birçoğumuzu sosyal ve manevi değerlerimizden uzaklaştırmıştır. Amaç, “iyi bir meslek ve dürüst, mutlu bir yaşantı” olmaktan çıkmıştır. Artık amacımız, “kazan ne kadar kazanabilirsen” olmuştur. Hayatımızı idame ettirmek ve ayakta kalabilmek için paraya ihtiyaç vardır ama esiri olmak doğru bir yaklaşım değildir.

Meslek seçerken ilk önce kendimizi çok iyi tanımalıyız. Neleri yapıp neleri yapamayacağımızı çok iyi belirlemeliyiz. Bunun yanında neleri yapmaktan hoşlanacağımızı da bulmalıyız. Seçilen meslek ile ilgi ve yeteneklerimizin uyuşması gerekir. Yeteneklerimizi bilmek ilerideki eğitim yaşantımız hakkında fikir verebilir.

Sağlıklı bir meslek kararı verebilmenin diğer bir koşulu, seçenekler konusunda bilgi sahibi olmaktır. Oysa gençlerin eğitim ve meslek seçenekleri hakkında bilgilerinin yetersiz ve birçok kere de yanlış olduğu gözlenmektedir. Eğitim sistemimiz öğrencilerin çoğunu ortaokul sonunda bir meslek eğitimi seçmeye, daha sonraysa üniversiteye giriş sınavıyla meslek seçmeye zorlamaktadır. Bu yaştaki seçimlerin çoğu anne babaların yönlendirmesi ile gerçekleşmektedir. Onların da birçok seçenekten habersiz olarak bu işlemi yürüttükleri gözlenmektedir. Oysa gençlerin, geleceklerini yakından ilgilendiren bir konuda karar vermeden önce kendilerine açık olanakları araştırmaya girişmeleri, eğitim ve meslek seçenekleri hakkında bilgi edinme çabası göstermeleri gerekir.