Bazen hızla akıp giden zamana yetişemediğimi, bazen de zamanın bana yetmediğini düşünüyorum.

Bir işe odaklandığımda vaktin farkına varamıyorum, zaman o kadar hızlı ilerliyor ki. Durdurabilene aşk olsun. Bazen de bir şeyden sıkıldığımda; bir dakika bile, bir saatmiş gibi uzuyor ve işkence haline gelebiliyor. Zamanın izafiyeti de buradan gelmiyor mu?

İçinde bulunduğumuz ortamdan ve yaptığımız işten memnunsak, zaman bize olduğundan daha kısa gelir. Eğer sıkılıyorsak ve yaptığımız işe odaklanamıyorsak o zaman da süre uzadıkça uzar. Vakit bir türlü geçmek bilmez.

Bazen öğrencilik hayatımdaki bazı dersleri düşünürüm. O dersi ve anlatan öğretmeni seviyorsam 45 dakikalık bir ders 5 dakikaymış gibi gelirdi bana. Ama öğretmeni ve dersi sevmiyorsam eziyet o zaman başlardı. Artık o 45 dakika geçmezdi. Saate bakmaya korkardık. Sanki akrep ve yelkovan yerine çakılmış gibi kımıldamazdı. Dersin son 5 dakikası kabus gibi gelirdi. Hele bir de sözlü sınav varsa, artık o beş dakika bitmek tükenmek bilmezdi.
Etrafımdaki öğrencilere bakıyorum da, benim yaşadığım duyguların benzerini yaşıyorlar. Yapacak bir uğraşı olmayanlar için dersteki her dakika anlamsız ve bunaltıcı gelebiliyor. Dersi önemseyip dinleyenlere de zaman yetmiyor. Zamanın hızla akıp gitmesi, sanki hiçbir şeyin yetişmeyeceği anlamına geliyor. İçinde bulunduğumuz anı yaşadığımızda zamanın farkına varamayız.

YGS’ye giren öğrencileri şimdi LYS bekliyor. Hiç zaman kaybetmeden çalışmaya başlayan öğrenciler olduğu gibi, daha ne yapacağının bilincinde olmayan öğrenciler de var. Ertelemek, farkında olmadığımız üşengeç tutumların zihnimizde yer edinmesinden kaynaklanır. “Şu an yorgunum, biraz dinleneyim sonra çalışırım” veya “Hele bu hafta da geçsin, kendimi daha iyi toparlarım, o zaman da daha çok çalışırım,” demek, bu sinsi olumsuz alışkanlığa yakalandığımızı gösterir. Unutmayın, siz çalışmasanız da zaman akıp gidiyor.

Peki, ne yapmak lazım?

İlk önce şunu belirteyim. LYS konu çalışmanın ön planda tutulduğu bir sınavdır. Bilenle bilmeyenin birbirinden ayrıldığı bir sınavdır. Bu nedenle sınavda iyi bir puan almak, çok soru çözmekle değil, konulara hakim olmakla mümkün olabilir. Zaman kaybetmeden işe koyulun demekteki kastımız bu zaten. LYS konularının zorluk derecesini de göz önünde bulundurursak işin önemi daha da artıyor. Bir de buna LYS’nin yüksek katkı değerini de eklersek, vakit bizim için çok anlam ifade eder hale geliyor. Çalışan öğrenci kendisini işine kaptırdığı için zaman hızla akıp gidiyor. İşi sıkıcı bulan ve çalışmayan öğrenci için zaman durabiliyor. Onun gözünde bu süreç bir türlü bitmeyecektir.

Rehavetten ve üşengeçlikten kurtulmak için yerimizden doğrulmalı ve hemen işe koyulmalıyız. Çalışmaya gerçekten karar verdiyseniz, bunu yarına bırakmayınız. “Çalışacaksam şimdi başlamalıyım,” demek sizi rehavetten kurtarır. O halde, hemen şimdi işinize odaklanın ve hem geleceğiniz için bir şeyler yapın, hem de içinizi rahatlatınız.

Çalışmayan öğrencilerin içlerinin rahat olduğunu düşünmüyorum. Çalışmadıkları için daha çok vicdan azabı çekiyorlar, içinde bulundukları ortamdan ve faaliyetlerden de zevk almıyorlardır. Kendileri gibi aileleri de gerginleşebiliyor. Sınav yaklaştıkça birbirlerine karşı olumsuz diyalogların içerisine gireceklerdir. Bu tatsızlıkları yaşamamak adına bir an önce işe koyulmak lazım. Farkında olmasanız da zaman su gibi akıp geçiyor. Bir anda kendinizi sınav anında bulacaksınız. İyi bir hazırlık geçirdiyseniz sıkıntı olmayacaktır. Ama zamanınızı verimli kullanmadıysanız, işte, o zaman panik ve korkular başlayacaktır. Bu da sınav kaygısına yol açacaktır. Bununla mücadele etmek de hiç kolay olmayacaktır.

İki ayınızı iyi değerlendirip, eksiklerinizi kapatırsanız sınavda sıranızı daha da öne çekebilirsiniz. Bu sizin elinizde olan bir durumdur. Eksiği olan ve bunu kapatamayan birçok öğrenci YGS’de elde ettikleri sıranın çok çok gerisine düşecektir. Böyle bir duruma düşmek istemiyorsanız, elinizi çabuk tutunuz.

Erken kalkan, erken yol alır.

Kalan zamanı iyi kullanıp, bir an önce derslerinize odaklanmanız dileğiyle…
 

E-mail: pedagogyalcin@hotmail.com

.