Süper Lig'de 30. Haftanın kapanış maçı dün akşam, ligde 10 maçlık galibiyet hasreti çeken Konyaspor ile şampiyonluk mücadelesi veren Galatasaray arasında Konya'da Büyükşehir Belediye stadında oynandı.
Aslında bakarsanız ben şahsım adına Galatasaray'ı, cuma günü lider Başakşehir'in puan kaybetmesinin ardından maça daha arzulu ve istekli başlayacak taraf olarak görüyordum. Ancak oyun başlayınca, taraftarının da muhteşem desteğiyle yeşil-beyazlıların daha iştahlı, baskılı bir oyun ortaya koyduğuna şahit olduk. Her ne kadar ilk yarı istatistiklerinde Galatasaray, Konyaspor'a karşı topla oynamada ezici bir üstünlüğe sahip görünse de (!) aslında oyunu doğru okuduğumuzda bu istatistiğin maç içerisinde pek bi değerinin olmadığını gördük. Şampiyonluğa oynayan Galatasaray, dün akşam Serkan'ın korumuş olduğu kaleye tek bir isabetli şut atamadan maçı tamamladı. Bunda şüphesiz Konyaspor'un savunma ve orta saha oyuncularının ortaya koydukları mücadele, aslında oynamaları gerektiği gibi mücadele etmeleri, sarı kırmızılıları bu bağlamda ciddi anlamda zora soktu. Maç içerisinde Aykut hocanın temel planı, rakibe önde basıyım, rahat oyun oynatmayım ilerde kazandığım toplarla da hücuma Fofana, Ömer Ali ve Milosevic üçlüsüyle hızlı çıkarak gol arayım şeklindeydi.
Bu arada karşılaşmada teknik patron Aykut Kocaman'a ayrı bir parantez açmak lazım. Hoca, Galatasaray'ı öyle iyi analiz etmiş, dersine öyle iyi çalışmış ki takımın sahada gösterdiği reaksiyon, eminim Konyaspor'a gönül vermiş tüm taraftarları mutlu etmiştir. Ancak burada eleştirebileceğim tek husus da madem bu takım böyle bir mücadeleyi ortaya koyabilecek potansiyele sahipti, bu on maçlık (şimdi de 11 oldu gerçi ama olsun yeter ki sahada böyle terinin son damlasına kadar mücadele etsinler. Bu on maçlık serüvende önemli ölçüde eksik olan buydu) galibiyet hasreti çekilen dönemde neden bu isteği, baskıyı ve özveriyi sahada göremedik? Ancak bunda tüm suçu da oyunculara yüklememek lazım. Bu süre zarfında Konyaspor aleyhine yapılan ciddi hakem hataları da oldu. Dün de karşılaşmanın hakemi, daha önceden de Konyaspor maçlarında büyük tartışmalara, olaylara mahal vermiş ve en son yeşil-beyazlıların canını Trabzon'da yakmış Mete Kalkavan'dı. Kalkavan, maçtan önce verilen demeçlerden, özellikle de "büyütülmüş" takımların başkanlarının verdiği demeçlerden oldukça etkilenen bir hakem. Dün de yine bazı pozisyonlarda şirazeyi kaybettiğini gördük. Özellikle maçın ilk yarısında Galatasaray savunmasının risk almayı fazlasıyla seven stoperi Luyindama'ya sarı kartını göstermemesi, yine bir konyaspor atağında Ömer Ali'nin girdiği pozisyonu sonradan ofsayt gerekçesi ile durdurması, ikinci yarı da Belhanda'ya bir ikili mücadelede sarı kart göstermemesi ki bu oyuncu ceza sınırındaydı, ciddi anlamda eleştirildi.
Oyun içerisinde ise Yatabare belki de Konyaspor adına hücumda en etkisiz isimdi. Gerek Ankaragücü maçında eline geçen fırsatı kullanamayışı gerekse bu maçta etkisiz bi oyun ortaya koyması ve bunlara ek olarak şans bulduğu maçlardaki etkisizliği sezon sonunda Yatabare ile yolların ayrılmasına sebep olabilir. Jahovic her ne kadar bu sezon hücum yollarındaki etkisizliğiyle eleştirilse de Yatabare'ye nazaran rakibi daha tehdit eden ve takım arkadaşlarını pozisyona sokmakta daha başarılı bir isim. Dün de ilk onbirde o sahada yer alsa oyunun gidişatı değişir miydi? Belki... Jahovic nerde ne yapacağı belli olmayan, iyi motive olduğunda skoru değiştirebilecek bir isim.
Kağıt üzerinde Konyaspor'un 10 maçtır galip gelemediğini gören, yeşil-beyazlıların oyun kimliğinden bi haber olan ve şuursuzca "Galatasaray Konyaspor'u farklı yener" algısı oluşturan birçok kişiye de bu maç güzel bi ders oldu. Hiçbir maç sahada oynanmadan kazanılmaz! Ne yazık ki ülkemizde bu tarz söylemler her maç öncesi olur, müsabaka oynandıktan sonra da günah keçisi olarak genelde "hakemler" seçilir. Oysa bu insanlar, çuvaldızı kendine batırmak yerine hemen hakemleri suçlayarak galip gelemedikleri maçı örtbas etmeye çalıştıklarının farkında değiller.
Son olarak bu beraberliğin Konyaspor'lu oyunculara özgüvenlerini geri kazandıracağını, kalan maçlara da ona göre hazırlanacağını düşünmekle beraber, şampiyonluk yolunda Galatasaray'a da takılmış bir çelme olarak gördüğümü siz kıymetli okuyucularla paylaşmak isterim.
Osman Kocaer/Konspor
