Doğamızı kirletip çevremizden, denizlerimizi ve güzelim kaynaklarımızı kirletip değerlerimizden soyutlaştığımız gibi, dilimizi de kirletip, aslımızı yok etmek üzereyiz.
Oysaki doğayı, denizi, yeşili ve maviyi kirletmenin verdiği zarardan dönmeye kalksak iyi bir strateji ve bilinçlilik ile 5 bilmedin 10 yıla düzeltme imkanımız varken, dil kirlenmeye başladı mı onu arındırmak o kadar kolay olmayacaktır.
Toplumsal bağlarımızı güçlendiren, iletişim ile anlaşılmazlıkları kolaylaştırmaya yardımcı olan, bizim biz olduğumuzun kanıtı, dilimizi kirletmenin sonuçları milletimize her alanda ağır sonuçlar getirir. Mesela;
Başka ülkelerin gözünde ‘’Türk mutfağı’ sıfatıyla kocaman bir itibarımız varken, ziyaret edenlerin tadını damakta bırakacak lezzetlerimizi yabancılaştırılmış isimler ile sunum yapmak, eş dost sohbetlerinin vazgeçilmezi 40 yıl hatır bırakan Türk kahvelerimize anlamını bile bilmediğimiz kelimeler ile ötekileştirmek ne kadar doğru?
Dilimizde her duruma yönelik ifade edilebilecek kelime varken ve içeriği bu kadar zenginken, birbirine seslenen insanların ‘heyy!, huuu!, şştt!’’ gibi nidaları artık kimse yadırgamıyor.
Özlemle kavuşmaları ‘’Selamun Aleykü’’ ile karşılamayı bırakıp, ‘’by by’lı ayrılıkları kendimize huy edinir olduk.
Ülkemizce üretilen temizlik malzemelerinin isimleri eski yörelere ait ise şöyle bir uzak durdukta, yabancı kökenli telaffuz edemediğimiz markalar etrafı tertemiz yapar oldu.
Bu örnekleri arttırabiliriz. En üzücü olan da bu zaten. Günlük hayatta o kadar sık karşılaşıyoruz ki, cennet gibi ülkenin tatil beldelerinde etrafa bir bakınca , dükkan ve mağaza isimleri maalesef ki‘’Burası Türkiye mi?’’ dedirtiyor.
Var olma savaşında kendi kendimizi bitiriyoruz.
Genel kültür seviyemizi, damarlarımızda dolaşan asil kanın sahibi Türklüğümüzü bu denli yabancılaştırarak, bizi parçalamak isteyenlerin bilek gücü ile sağlayamadıklarını biz dilimizle kolaylaştırmış oluyoruz ve bu onların işini daha çok kolaylaştırıyor.
Biz Türkçemizi kirletmeye devam ettikçe onlar hedeflerine bir adım daha yaklaşıyorlar. Aslında bu bilek gücünden daha zor ve uzun bir savaş. Bir gün dış dünyadan ‘’ Türk milleti şöyledir. ‘’ Denilecek tek bir kelimemiz kalmazsa, var olma ve iktidar olma yolunda halimiz nice olur hiç düşündünüz mü?
Bu ülkenin selametini ve varlığını koruyanlar geleceğe ışık olma umuduyla gelişen gençler olmalı.
Öyle korumalıyız ki lugatımızı, dilimiz dış dünyaya zırh, bileğimiz ise bize karşı olanlara kılıç olmalı.
Bir gün ülkemizi ziyarete gelen yabancı kökenli insanlar, konuşmalarımızı duyup anlamasalar bile, seçtiğimiz kelimeler hayran bırakmalı.
Bunu başarmak zorundayız.
Ülkenin geleceğini sadece ülkenin başında olanlar değil, eşini evladını vatana feda eden aileler değil, bunca zenginliğin içinde diline sahip çıkıp. ‘ Biz burdayız.’’ dedirten halkı da mücadelede olmalı.
Özümüzü ve nereden geldiğimizi unutmayalım. Bizler birer Türk evladıyız. Devşirmeler bizi devşirmeden biz aklımızı başımıza devşirelim.