Son Dakika Haberler
Küresel ölçekli yatırımcıların Çine olan ticari bağımlılıklarını azaltmak için geliştirdikleri alternatif arayışlarında 6 ülke ön plana çıkmaya başlamıştır. Bu ülkeler içerisinde Türkiye diğerlerine göre mevcut coğrafi konumu nedeniyle daha avantajlıdır. Gerek Avrupa pazarları, gerekse Ortadoğu pazarlarına ulaşım ve lojistik imkânları bakımından en stratejik pozisyona sahiptir. Ayrıca Türkiye’yi avantajlı kılan sadece coğrafi konumu da değildir. Kaliteli üretim potansiyeli, rekabetçi yapısı, dinamik iş gücü potansiyeli, tedarik imkânlarına ulaşım gibi yatırımcıları cezbedecek kabiliyetlere de sahiptir.
Mevcut belirsizlik sürecindeki bilinmezlikler arttıkça; risk iştahı azalan yatırımcılar bu durumu bertaraf etmek için maliyetleri minimize edecek arayışlara yönelmektedirler. Dolayısıyla jeopolitik riski düşük, lojistik avantajlara sahip ulaşılabilir tedarik imkânları aramaktadırlar. Bu arayışlar değerlendirildiğinde; Türkiye gelişmiş pazarlara yakınlığı sahip olduğu teknolojik imkân ve kabiliyetler açısından en düşük risk seviyesine sahip olan ülkedir. Ayrıca tekstil ürünleri, tarım ürünleri, savunma sanayi ürünleri, muhtelif sektörlerdeki ara malı üretim kabiliyeti, otomotiv ve makine ekipmanları gibi sektörlerde kaliteli üretim potansiyeline sahip olması yatırımcı risklerini azaltan önemli parametrelerdir. Avrupa pazarlarına gümrüksüz erişim imkânı da Türkiye’yi diğer ülkelere göre cazip kılmaktadır.
Ebetteki yatırımcılar açısından hiçbir problemimiz yok diyemeyiz. Yatırımcı tercilerini kolaylaştırmak için kurumsal kapasitelerimizi dijital alt yapılarla güçlendirmeliyiz. Yatırım ortamındaki engelleri refüze edip teşvik politikalarını katma değeri yüksek alanlara yönlendirmeliyiz.
Şayet ülkemizin yatırımcılar açısından cezbedici yönlerini iyi pazarlayabilir; yatırım ortamındaki sorunlarla ilgili düzeltici faaliyetleri zaman kaybetmeden bitirebilirsek; küresel ticari kriz Türkiye açısından EKONOMİK bir kazanıma dönüşebilir.
Yorumlar