Son Dakika Haberler
Küresel finans toplantılarının tek gündemi var oda ekonomik belirsizliktir. Maalesef tüm tahmin ve analizler bu bilinmezlik ortamının getirdiği öldürücü risklerin ekonomiler üzerine oluşturacağı derin tahribatlar üzerinden ilerlemektedir. Bu durum ekonomik büyüme beklentilerini geriye çektiği gibi yatırımcıların risk iştahını da giderek zayıflatmaya başlamıştır. Bu olumsuz gelişmelere bağlı olarak da borsalardan ve para piyasalarından çıkış süreci giderek hızlanmaktadır.
Dünyada hal böyleyken ülkemizdeki gelişmelere baktığımızda enflasyonla mücadele beklentilerinde yaşanan kısmi olumsuzluk, Türk lirasında kur hareketlerine bağlı değer kayıpları ön plana çıkmaya başlamıştır. Her ne kadar yurt dışı para çıkışları beklenen düzeyde gerçekleşmemiş olsa da merkez bankası rezervlerini sarsmıştır. Rezerv kaybının önemli bir kısmı off shore kaynaklı yabancı çıkışlarıdır. Merkez bankası yönetiminin akılcı yönetimiyle son günlerde rezervler yeniden toparlanma eğilimine girmiştir. 19 Marttan sonra yaşanan süreçte güçlü rezerv politikasının iç ve dış etkenlere karşı mücadelede nasıl bir tampon görevi ifa ettiği net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Orta vadeli programdaki (OVP) rezerv biriktirme politikalarının önemi açıkça teyit edilmiştir. Ayrıca petrol fiyatlarındaki düşüş ülkemizin cari açığını azaltıcı yönde ilerlemektedir. Bu durum makro finansal verilerin istikrarı açısından oldukça önemlidir.
Tüm bu veriler ışığında arz yönlü tedbirleri destekleyici politikaların uygulamaya alınması küresel boyutlu krizin ülkemize yansımasını azaltacağı gibi büyüme üzerinde oluşacak engelleri de minimize edecektir.
Son yıllarda Ekonomi programının en doğru işleyen mekanizmalarından biriside kayıt dışılıkla mücadele kapsamında hasılat tespiti yöntemiyle gönüllü vergi uyumu mekanizmalarının aktif bir biçimde devrede olmasıdır. Dar gelirli kesimlere daha fazla kaynak aktarmak ve küçük esnafı desteklemek için vergilendirilemeyen alanları vergi kapsamına dâhil etmekten başka bir çıkış yolumuz yoktur.
Bundan sonraki süreçlerde alınacak tüm ekonomik tedbirler; toplumdaki dezavantajlı kesimlerin refah kaybını telafi edecek şekilde yeniden gözden geçirilmelidir. Bu bağlamda mevcut ekonomi programının bazı yönleri yeniden revize edilmelidir.
Yorumlar