Saat 09:30 civarı… Telsizden o anons geçti. Polisimiz, biriyle silahlı çatışmada! Hemen apar, topar Kerim arkadaşım ile olayın olduğu yere gittik. Sağlık çalışanları ve polisler sağa sola koşuşuyor, herkes olanı anlamaya çalışıyor. Çelik yeleğiyle, tabiri yerindeyse kan-ter içerisinde kalmış bir polis ağabeyimiz de bize doğru geliyor. 

“Ağabey, geçmiş olsun ne oldu burada?” diye sordum kendisine. O da nefes nefese… Görevi gereği fazla bir şey konuşmadı. Anlayabildiğim kadarına üzüldüm. Ama üzülmek için tek bir neden yoktu. Çok neden vardı! Saman tozu yüzünden ölen karı-kocaya mı üzüleyim, istemediği halde çatışmaya girmek zorunda kalan polise mi? Yoksa 40 el ateş eden o caninin insanlığını kaybetmesine mi?

Derdi ekmek olan İKİ İNSAN katledildi! Katleden cani ise KOMŞUSU! Derdiyse kendisi kadar utanç verici, SAMAN TOZU! O günü unutmayın; bu dertten karı-koca öldürüldü ve polisle çatışmaya girildi… Rabbim polisimizi korudu ama Mahizer ablamız ve Ayhan ağabeyimiz hayatlarını kaybetti…  Allah’tan kendilerine rahmet diliyorum. Rabbim, mekânlarını cennet eylesin. Geride kalanlarına sabır versin…

Gürsel isminin anlamı: Hareketli kimse

Konya’da iftira siyaseti tutmaz! Cidden, SAMAN TOZU yüzünden insan öldürecek zihniyetle ne farkı var şu durumun. İki insan öldürülmüş! Bak tekrar diyorum, ÖLDÜRÜLMÜŞ! Bunu da siyasete alet etmeyin! Kul kabul etse, Allah kabul etmez… CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, olayı Dedeoğulları cinayetiyle bağdaştırdı. Soruyorum, sizce amaç ne? Bir televizyon programında canlı yayına katılan Tekin, “Olay, Dedeoğluları cinayetinin devamıdır” diyerek toplumsal bir infiale dönüştürmek istedi. 

Vekil ne yaptı? Yazalım. Olayı ırkçı bir saldırı gibi göstermeye çalıştı. Dedeoğulları ailesinin avukatı Abdurrahman Karabulut ise CHP Milletvekili Tekin’in yalanını yüzüne vuran kişi oldu. Ya tutarsa diyip göle maya çalıp durmayın, suyu bulandırıyorsunuz… 

Bir Konya atasözü: Allah'dan gorkmayan daşınan, demir…