Pir’in sırrına vakıf olabilmek
752 yıl boyunca insanlığa ışık olmak… Yeryüzünde gönüllere iz bırakmış, yüzyıllar boyunca insanı insan yapan, merhameti, sevmeyi, bugünün deyimiyle empatiyi, hoşgörüyü, anlamayı ve dinlemeyi öğütlemiş Pir’in vefat yıldönümü. Bugün yaşadığımız devirde hangi sorunları yaşıyorsak altında bu değerlerden uzaklaşmamız yatıyor. İnsana insan olduğu için bakabilseydik Dünya çok daha farklı olurdu. Onun sırrına vakıf olabilmek, onun gözünden aleme bakabilmek, Rabb’ine olan imanı aşla sımsıkı sarılabilmek, peygamberin ayağının tozu olmaya talip olmak kolay değil. Hz. Mevlana’nın Mesnevinde ilk 18 beytinde yer alan “Herkes kendi anlayışına göre benim yârim oldu. İçimdeki esrârı araştırmadı.” Sitemine karşı onu daha iyi anlayabilme adına Mesneviyi okumaya başladım. Bazen anlamadığınız, anlam veremediğiniz satırlarda öyle bir söz çıkıyor ki karşınıza kendinizden bir hal görüyorsunuz. Ayrılığı anlattığı satırlarda Allah’tan gayrısına sırtını dönen bir ruh hali var. Ümitsizliğe asla geçit vermiyor. Sevdiğini Allah için seven, sevmediğini bile Allah için sevmeyen bir anlayışa sahip. Bir de son yıllarda bazı akımlar var ki Hz. Mevlana’yı İslam’dan ayırma çabalarına şahit oluyoruz. Oysa ki Hz. Pir’in Peygamber efendimize dair onlarca sözü var. “Ey kardeş, Bir olan Allah”a ve Muhammed (a.s.)”a yapış da ten Ebu Cehil”inden kurtul! (Mes.1/782) Yolunun peygamber yolu olduğunu açıkça duyurmuştur. Nedense dediğim gibi bunları görmezden gelip Hz. Mevlana’yı sadece semadan ve hoşgörüden ibaret bir filozof kalıbına sığdırmaya çalışmak bana maksatlı geliyor. Diğer yandan yine son zamanlarda sosyal medyada kim tarafından üretildiği belli olmayan ve ona atfedilen çok sayıda söz bulunuyor. Eğer gerçekten anlamaya çalışmak, o aleme dalmak isten varsa mutlaka Mesneviyi okumalarını tavsiye ediyorum. İlk başlarda ağır gelebilir ancak okudukça anlamaya ve kavramaya başlıyorsunuz. Gönüller sultanı Hz. Mevlana’yı rahmetle anıyorum. Sırrına vakıf, okyanus kadar engin gönle sahip olmayı diliyorum. Eyvallah…