​Millilerimiz & Konyasporumuz…!

Yazımı yazmak için milli maçların haziran periyodunun tamamlanmasını bekledim. Önce Letonya’yı deplasmanda zar zor mağlup etmeyi başaran millilerimiz, dün akşam Samsun’da oynanan karşılaşmada, bi dakika bu yarışta bende varım diyen Galler karşısında da zorlanmasına rağmen 90 dakikayı 2-0 üstünlükle kapatmasını bildi. Bu iki galibiyet ülke puanı açısından çok değerli oldu ancak oynanan oyun kalitesi anlamında halâ beklentilerin altında olduğu aşikâr. Özellikle Letonya karşısında kötü oyuna rağmen 90+6 da gelen gol, ay yıldızlı ekibimizi ipten aldığını söyleyebilirim. Dünkü Galler maçında ise daha derli toplu görünen millilerimiz, rakibin kalabalık ve kapalı savunma anlayışını ancak oyuncu değişiklikleri sonrası ikinci yarıda çözebildi. Bunun yanı sıra hem Letonya hem de Galler kalemizde çok sayıda pozisyon buldular. Buda savunma anlayışının gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Milli gururumuz Abdülkerim’in her iki maçtada hatasız ve kendisine yakışır bir şekilde oynadığını söylemek sanırım yanlış olmaz.Üstelik milli forma ile ilk maçına çıkıp, Konyaspor’da sık sık yaptığı işi, yani duran toplarda ileri çıkıp gol atma girişimini yapması ve Letonya maçında o kutsal forma altında ilk golünü atması hepimize ayrı bir gurur verdi. 

Şimdi bu turnuvanın asıl önem arzeden bölümü başlıyor. Eylül-Ekim aylarında önce Erivan’da mağlup ettiğimiz Ermenistan’ı ağırlayacak olan milliler, sonrasında Bursa’da mağlup olduğumuz Hırvatistan’a konuk olacak ve Letonya’nın ardından bu kez Galler ile deplasmanda karşılaşacak. Öyle umut ediyorum ki Galler maçına kadar gruptaki akibetimiz belli olsun. Yoksa son maça kalırsa gergin, stresli ve oldukça zor bir deplasman bizi bekliyor olacak. Milli düzeyde durum böyleyken, birde Konyaspor’a bakalım.  Koca bir sezon daha bitti bitmesine ancak Konyaspor, beklentilerin altında kaldı.Önceki sezonu 3. Sırada bitiren ekibimizin bu sezon 8. Sırada ve 17 puan gerisinde tamamlaması yönetime göre başarı olarak kabul edilmesi,  genel anlamda ise başarısızlıktır. 1922 yi kaderiyle başbaşa bırakan, Basketbol takımını kambur olarak gören Özgökçen ve ekibi bana göre sınıfta kalmıştır. Şimdi ise gelecek sezon planlamasında yapacağı transferleri masaya yatıran, verimli ama ucuz oyuncuları araştıran, taraftarı tribünlere çekecek isim yapmış oyuncuları düşünmek istemeyen yönetim, geçen sezon olduğu gibi bu sezonda transferi erken bitirmek konusunda aceleci olacağını düşünmüyorum. Çünkü önündeki tek hedef gelecek sezonun takımını  kurarak, stajonevıc önderliğinde en az avrupa olarak belirleyecektir. Bir takım bahanalerle İlhan palut’u gönderip  Rize’ye kaptıran Konyaspor’u yönetenler, Stajonevıc’in partızan başarısını tekrarlayacağını düşünüyor olsada, benim kişisel görüşüm, inşallah yanılırım ama sezonun ilk yarısı bitmeden hoca arayışına başlayacaktır. Hem transferleri hemde sezonu bekleyip göreceğiz. Kalın sağlıcakla.