Son Dakika Haberler
İnsanlığı ve toplumumuzu derinden etkileyen dünyevileşme hastalığından acilen kurtulmamız gerekmektedir. Tabi ki dünyevileşmeden meşru dairede dünya nimetlerinden faydalanmanın hiçbir sıkıntısı yoktur. Ancak her birimiz kendi nefsimize soralım ve samimi olarak hiç savunmadan, ama fakat demeden cevap verelim. Otomobilimizin çizilmesine üzüldüğümüzden daha çok kılmadığımız, kılamadığımız namazlarımıza veya yapmamız gereken diğer ibadetlerdeki noksanlıklarımıza, haramlarla hem hal oluşumuza üzülebiliyor ve önlem almaya çalışıyor muyuz? Şayet üzülüp önlem alıyorsak iyi durumdayız devam etmeliyiz. Fakat hem üzülmüyor, üzülemiyor hem de önlem almıyor, alamıyorsak bal gibide dünyevileşmişiz demektir. Bu ve benzeri sorulara Kur'an ve Sünnet merkezli bakıp, dünya ve ahiret dengesini kurup İslâm'a uygun güzel ahlâk sahibi olarak yaşayan Mü'min kardeşlerimizi de gönülden tebrik ediyorum. Her birimiz de aynı güzelliklere sahip olmak için çalışmalıyız. Genel olarak günümüz insanlarının ebediliği bu dünyada arama ve geçici dünyayı amaç olarak görerek, kalbine yerleştirmek suretiyle dünya-ahiret dengesini yanlış bir düzlemde ele aldığını görmekteyiz. Mü'min, dünya ve ahiret dengesini kurarak hayatını meşru ve helâller dairesi için de yaşamalıdır.
Meşru ve helâl yoldan dünya nimetlerinden, dünyayı öncelemeden faydalanmakta bir sakınca yoktur. Önceliğimizin ahiret olması gerekir. Dünya hayatı, ahiret hayatına tercih edilirse, o zaman dünyevileşme hastalığının baş göstereceği muhakkaktır. Müslümanın ebediliği dünya da arama çabası, ilimden irfandan uzak durarak Allah (c.c.)'ı, ahireti unutma, helâl- harama dikkat etme duygularındaki zayıflama v. b. hasletlerin dünyevileşme olduğu da aşikârdır. Âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerin ışığında yaratılış gayemizin kulluk olduğu, bu dünyaya imtihan için gönderildiğimizin her daim hatırda tutulmasının önemli olduğu, bununla birlikte dünya ve ahiret dengesini çok iyi kurmalıyız ki dünya imtihanını kazanabilelim. Aksi halde kaybedenlerden oluruz. Ayrıca dünya hayatı, ahiret hayatına tercih edilirse, Müslüman, canını ve malını Allah (c.c.), rızası için veremezse o zaman dünyevileşme hastalığının baş göstereceğini kaçınılmazdır. Kısacası; ahiretin tarlası mesabesinde olan dünyayı, dünyevileşmeden iyi değerlendirip, Rabbimizin rızasını dünya da kazanmamız gerektiği şuuruna ermeliyiz.
Temel ve değişmez metinlerimiz olan Kuran ve Sünnet bizlere hayatımızda ölçülü olmayı, aşırılığa kaçmadan iki dünyaya ait sorumluluklarımızı yerine getirmeyi emretmektedir. Madde-Mana ilişkisini kurma aşamasında, hayatımızın tanzimi safhasında ve kamusal süreçlerin düzenlenmesi esnasında bu ilahi ve hassas dengenin mutlaka göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Dünyevileşmenin ilacı, içe kapanma değil, doğru alanlara yönelmedir. Bu durumda münzevileşme gibi bir alternatifimiz de bulunmamaktadır; temel değerlerimize milli kodlarımıza yönelmekten başka çare yoktur. Dönemin ruhuna uygun hareket ve içe kapanma yerine, küresel sisteme değer sunan bir medeniyetin ihyası için çaba göstermeliyiz.
Allah(c.c.)'ı unutanların esasen kendilerini nasıl unuttuklarını nasıl sıradan bir meta haline gelerek kendilerine yabancılaştıklarını çok net gözlemleyebilmekteyiz. Batı ülkeleri maddi bakımdan zenginleşti ama zenginlik huzur getirmedi. İnsanın maneviyatı yok sayıldı sadece hazlar nefsani arzular dikkate alındı. Sonuçta insan için vazgeçilmez değere sahip olan aile yapısı sarsıldı, kimi ülkelerde boşanma oranları esrar, eroin vb. zararlı alışkanlıklara müptela olanların oranı sürekli yükseldi ve yükselmeye devam ediyor. Sekülerizm'e kapılanların sonunun birçok olumsuz örnekleri bulunmaktadır.
Dünya–ahiret dengesi ahiret gerçeğini unutmadan yaşamaktır, Allah'tan gelip Allah'a dönüleceğine inanan insanlar için dünya hayatı, ebedi hayat olan ahiret hayatı için bir hazırlık yeridir. Sağlam bir ahiret inancı olmadan Dünya- Ahiret dengesinin kurulamayacağı, onun için Mekke'de nazil olan surelerin ana konusunun Tevhid'e göre Allah'a iman ile birlikte ahirete iman olduğu gerçeğini kavramamız gerekir. Müslümanlar dünya-ahiret dengesini koruyan üstün İslam medeniyetini geçmişte nasıl kurmuşlarsa bugün de aynı şekilde dengeyi kurup, korumak zorundayız.
Rabbimiz, dünyayı öncelemeden, dünya nimetlerini ebedi ahiret yurdunun kazanılmasına uygun olarak harcayan Mü'min'i kâmillerden olmayı her birimize lütfeylesin. Sıhhat ve afiyetler dilerim.
Yorumlar
04 Ekim 2024
30 Eylül 2024
23 Eylül 2024
10 Eylül 2024
03 Eylül 2024