Son Dakika Haberler

Ali Günaydın

Ali Günaydın

​Fatiha suresinin anlattıları

10 Friday 2017
Kıldığımız namazların bütün rekatlarında ve hemen her yerde okuduğumuz “FÂTİHA SÛRESİ” nde bizlere ne mesajlar veriliyor? Ömür boyu okuduğumuz bu sûredeki anlatılanlara hiç merak etmeyişimiz gerçekten çok büyük eksikliktir.
Bu yazımızda özet olarak konuyu anlatmaya çalışacağız. Hiç değilse kes, kopyala, yapıştır kolaylığıyla her an elimizin altında bulundurur ve çok tekrarla zihnimize yerleştirebiliriz. Bilenler için zaten mesele yok. Önce meâlini verelim, sonra da özet bilgileri sunalım.
“1- Bismillâhirrahmânirrahîm. (Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın adıyla)
  2, 3, 4.- Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, Hesap ve ceza gününün (âhiret gününün) mâliki Allâh’a mahsustur.
  5- (Allâhım) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.
  6, 7.- Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.”
Fâtiha Sûresi, Mushaf’ı Şerîf’in tertibine göre ilk sûre olduğu için, açış yapan manasına gelen “FÂTİHA” ismiyle anılmaktadır. Aynı zamanda Kur’ân-ı Kerîm’in özeti mâhiyetinde olduğu için kitabın anası manasına gelen “ÜMMÜ’L KİTAP” diye zikredilir. Kur’ân’a kaynaklık ettiği için bu isimle anılmaktadır.
Fâtiha Sûresi: Görüldüğü üzere baştan başa eşsiz güzellikte bir duâ ve yakarıştır.
Fâtiha Sûresi: Namazla iç içe olduğu için “SALÂT – NAMAZ” adıyla da anılmaktadır.
Fâtiha Sûresi: Gerek namaz ve gerekse namaz dışında en çok tekrarlanan sûre olması hasebiyle Kur’ân’da da şöyle zikredilir:
“Andolsun! Biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve büyük Kur’ân’ı verdik.” (Hıcr, 15/87)
Müfessirler zikredilen yedi âyetin, Kur’ân’ın yedi uzun sûresi olabileceğini de söylemişlerdir.
Burada sözü hayatı Kur’ân olan ve en büyük müfessiri olması hasebiyle Hz. Peygamber (SAV)’in açıklamalarına bırakalım. Zira hiç kimse onu Hz. Peygamber (SAV) kadar güzel anlatamaz.
Ebû Saîd İbnu’l-Muallâ (RA)’ın anlattığına göre: Ben mescitte namaz kılıyordum. Hz. Peygamber (SAV) beni çağırdı. Ancak namazda olduğum için cevap veremedim. Sonra yanına vardım ve özrümü beyan ettim. Bana:
Allah’ü Zü’l-Celâl Hazretleri Kitabında: “Ey İman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allâh’ın ve Resûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki; Allâh kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki; O’nun huzurunda toplanacaksınız.” (Enfâl, 8/24) buyurdu ve devamla:
“Sen mescitten çıkmazdan önce sana Kur’ân-ı Kerîm’in (sevapça) en büyük sûresini öğreteyim mi?” dedi ve elimden tuttu.
Mescitten çıkacağı sırada ben: “Sana en büyük Sûreyi öğreteceğim” buyurmamış mıydınız? Dedim. Bana: “O sûre Elhamdülillâhi Rabbi’l-âlemîn dir ki (namazlarda tekrar tekrar okunan) yedi âyet(es- Seb’u’l-mesânî) ve bana verilen yüce Kur’ân’dır” buyurdu. (Buhârî, Tefsir 1)
Ebû Hureyre (RA)’nin rivâyetine göre ise Resûlullâh (SAV) şöyle buyurmuştur:
“Nefsim kudret elinde olan Zât’ı Zü’l-Celâl’e yemin olsun ki; Allâh, Fâtiha’nın bir mislini ne Tevrat’ta, ne İncil’de, ne Zebûr’da, ne de Furkân’da indirmemiştir. O, (namazlarda) tekrarla okunan yedi âyet ve bana ihsân edilen yüce Kur’ân’dır.” (Tirmizî, Sevâbü’l Kur’ân 1)
İbn-i Abbâs (RA)’ın anlattığına göre: “…Arza bir melek indi. Bu melek şimdiye kadar hiç inmemişti. (Melek selâm verdi ve Hz. Peygamber (SAV)’e) Sana verilen iki nuru müjdeliyorum. Bunlar, senden önce hiçbir peygambere verilmemişlerdi. Onlardan biri Fâtiha Sûresi, diğeri de Bakara Sûresi’nin son kısmı. (Âmenerresûlü) Onlardan okuduğun her harfe karşılık sana mutlaka büyük sevap verilecektir” dedi. (Müslim, Müsâfirin 254)
Adiyy İbnu Hâtim (RA)’in anlattığına göre, Resûlullâh (SAV) şöyle buyurdular:
(Fâtiha’da geçen) el-mağdûbi aleyhim (Allâh’ın gazabına uğrayanlar) yahûdîlerdir. Ed-dâllîn (sapıtanlar) de hıristiyanlardır. (Tirmizî, Tefsir 2)
Hamd: Övgülerin en yücesidir ki; bu sadece Âlemlerin mürebîsi/terbiye edicisi olması hasbiyle Allâh’a aittir. Bu sebeble başkasına teşekkür edilir fakat hamd edilmez. Karşılıksız nimet veren sadece Alllâh’tır.
Rab: Yarattıklarını terbiye eden, geliştirip olgunlaştıran Allâh’ü Zü’l-Celâl ve Tekaddes Hazretleridir.
Rahmân-Rahîm: Türkçe ile ifade edilemeyecek kadar yüceliklerin dile getirildiği iki sıfattır. Allâh’ın (CC) Rahmetinin sonsuzluğunu, merhametinin sınırsızlığını ifade eder.
Rahîm sıfatı Tevbe 128. Âyetinde Hz. Peygamber (SAV) için kullanıldığından, insanlar için de kullanılabilir. Nitekim merhameti dile getirmesi hasebiyle Allâh (CC) Rahîm sıfatıyla analara tecelli ettiğinden, bütün analar yavruları için tereddütsüz kendilerini feda edebilmektedirler.
Allâh (CC)’ın bir insan lütufta bulunduğu en yüce nimet İslâm’dır. Ötesi yok. Bu sebeble Müslüman Allâh’tan (CC) başkasına boyun eğmez.
Gazaba uğramış ve dalâlet ehli olanları ise müstakil bir yazıda değerlendireceğim.
Allâh (CC) hak ve hakikat üzere dâim olmayı cümlemize nasip eylesin.


Yorumlar

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
Türkçe العربية English