Son Dakika Haberler

Ekonomi

Eklenme Tarihi: 31.12.2014 - 17:34

Ekonomi

25. Ekonomi

İran’ın petrol rezervleri 125 milyar varil olarak hesaplanmaktadır. Bu büyüklükle Suudi Arabistan’dan sonra dünyada ikinci sırada. Doğal gaz rezervlerinde de Rusya’dan sonra dünyada ikinci sırada. Dünya petrol rezervlerinin %10’unun, doğalgaz rezervlerinin ise %20’sinin İran’da olduğu tahmin edilmektedir. Petrol Huzistan bölgesi ve Basra Körfezi kıyılarında doğalgaz ise iç bölgelerde çıkarılıyor. 

Hükümet bütçesinin %50 civarı petrol ve doğalgaz gelirlerinden oluşuyor.  

Ülkenin son yüz yıllık tarihinin belirlenmesi, modernleşmesi ve sanayileşmesi hep petrole dayalı olarak gerçekleşmiş.  

İran ekonomisi, merkezi planlamanın, devletin ve bazı büyük şirketlerin yönetiminde olan petrol sanayisinin, küçük çapta özel ticaretin ve tarımın karışımından oluşmaktadır. 

İran’da asgari ücret: 300 dolar. 

Kamu sektöründe çalışanların maaşları 400 $ ile 4.000 $ arasında değişiyor. 

Safranın kilosu 2.500 dolara kadar çıkabiliyor. Safranı İspanya üzerinden Avrupa’ya ihraç ediyorlar. 

Pahalı bir ürün olan havyar’ın üretimi ve satışı devlet tekeli altında. Havyar Hazar kıyılarında mersin balığından üretiliyor. 

ABD’de 4, Avrupa’da 2 milyon İranlı olduğunu öğreniyoruz. Bunların önemli bir kısmı mevcut rejime karşı savaşmış, İran’a girmeleri yasaklı kişiler.   

Yıllık gelen yabancı turist sayısı: 1 milyon kişi. 

 

26. Şia İran’ın Güçlü Devlet Olma Politikası 

Günümüzde İran nüfusunun %90'ını Şii Müslümanlar oluşturuyor. 

Geri kalanın %8’i Sünni Müslüman, %2’si ise Zerdüşttür. Sünnilik inancı ağırlıklı olarak ülkenin kuzeybatısındaki Kürtler ile Pakistan sınırındaki Belucilerde ve Horasan eyaletindeki yerleşik Türkmen aşiretlerde yaygındır. 

Şiilik, daha önce de söylediğimiz gibi “12 İmam inancı”na dayanmaktadır. 

Halen dünya Müslümanlarının %90-95 civarı Sünni. Şii olanlar (100 milyon kişi) Müslümanların sadece %5-10 civarını oluşturuyor.

Dünya müslümanları içindeki oranı küçük olsa da, İran Şiilik inancını başka ülkelere yaymaya çalışmaktadır veya Şiilerin yaşadığı ülkeleri etki alanı içinde tutmak istemektedir. Bir başka ifadeyle İran bölgesinde “güçlü devlet” olmak istemektedir.

İran Irak’ta etkili olmak istemektedir. Irak’ta nüfusun çoğunluğu Şii. Ancak Irak yıllarca Sünni olan Saddam Hüseyin tarafından yönetilmiştir. Saddam Amerikalıları kızdırınca Amerikalılar onu devirmiş, idam etmiş ve ülkeyi ikiye bölerek güney tarafı Şii olan Maliki’ye kuzey tarafı da Sünni olan Kürtlere bırakmıştır. Ancak ülkede petrolü paylaşma ekseninde yaşanan Şii-Sünni çatışması devam etmektedir. İran bu çatışmada Şiilere kuvvetli destek vermektedir. 

İran, Şiiler’in çoğunlukta olduğu Lübnan’da etkin olmak istemektedir. Bu ülkede kurup desteklediği Hizbullah (Allah’ın Partisi) son derece etkindir. 

İran, Suriye’de etkin olmak istemektedir. Suriye’de Şiiler azınlıktadır ancak yıllardır Nusayri (Şii) iktidarı (Esad Ailesi) Suriye’yi yönetmiştir. Şimdi, çoğunluk olan Sünniler iktidarı ele geçirmek için savaşmaktadır. İran Esad’ı desteklemektedir. İran seyahatimiz boyunca İranlılardan bu konuda Hükümete yönelik yakınmalar duyduk. Hükümet Suriye’ye gidip Esad için savaşacak gençler arıyor. Her bir gencin cebine 70.000 dolar civarında para koyuyor. Onlar gidip Suriye Hizbullah’ına katılıyorlar. Bu şekilde İran Esad’a veya Suriye’de Şiilik inancının kuvvetlenmesine destek vermiş oluyor. “Ancak” diyordu konuştuğumuz İranlılar “biz buna karşıyız, zira burada İranlılar aç…”

 

 27. Son Değerlendirmeler

 

Trafik berbat. İran trafiğini görünce bizim trafiği öpüp başımıza koymak gerek. Kara yolları üzerindeki tesisler dökülüyor. Eğer yemek yediğimiz, mola verdiğimiz yerleri tesis olarak nitelendirmemiz mümkün olursa. Temizlik, hijyen anlayışı zayıf… 

AVM anlayışı henüz yok… küçük ölçekli bakkallar, esnaflar aracılığıyla yürüyor ticaret genel olarak… 

Sokaklarda, meydanlarda kedi gördük ama bir tek köpek görmedik. Köpeklerin belediye görevlileri tarafından öldürüldüğü söylendi. 

Dilenci de çok az gördük. Onlar herhalde öldürülmüyor ama tolerans da gösterilmediği anlaşılıyor. 

Gezdiğimiz tüm şehirlerde Humeyni’nin ve devrim esnasında ölen subayların, askerlerin büyük boy resimlerinin asıldığını gördük. Yine büyük duvarların bu kişilerin sulu boya resimleri ile süslendiğini gördük. 

Yabancı TV kanalları yasak. Anten takıp izlemek yasak. Ancak fiilen İranlıların bu yasağı deldiğini ve önemli kısmının gizli uydu antenlerle tüm dünya kanallarını seyrettiklerini duyduk. 

İran’da İslam hukuku uygulanıyor. Müeyyideler hayli katı. Yaygın bir şekilde idam cezası uygulaması var. Alkol yasağı katı bir şekilde uygulanıyor. Uyuşturucu tüketiminin ise bir hayli yaygın olduğu söylendi bize. 

İran’ın kişi başına düşen milli gelir 6.000 dolar civarı. 10.000 dolar geliri olan Türkiye İran’dan açık ara önde. Gezimiz boyunca bu farklılığı bizzat gördük, yaşadık. Arkadaşlarımızla İran’ın Türkiye’den kaç yıl geride olduğu sorusuna cevap oradık. Ortak kanaat “20 yıl civarı” şeklinde idi. 

Yazımızın başında sorduğumuz soruya da cevap aradık: “Türkiye ve İran rakip mi olmalıdır, yoksa müttefik mi?”  

Ortak kanaatimiz şu şekilde ortaya çıktı: İki devlet mümkün olduğunca işbirliği alanlarını çoğaltmalıdırlar. Yakın işbirliği her iki ülkenin de lehinedir. İki ülkenin düşman olmasını, birbirine uzak durmasını isteyenler ABD-Avrupa, Rusya-Çin gibi emperyal devletlerdirler. Onlar, ancak bu şekilde, Orta Doğu’yu sömürmeye devam edebileceklerini biliyorlar. Biz bu oyuna gelmemeliyiz. İşbirliği alanlarımızı sürekli çoğaltarak, emperyal devletlerin bölgeden götürdüklerinin bölgede kalması için çalışmalıyız. Bu şekilde iki Müslüman ülkenin yoksul insanlarının yüzü gülecektir. Yine bu şekilde bölünmüşlüğü fırsat bilip bölgemizdeki diğer ülkelerin enerji kaynaklarının sömürülmesinin de önüne geçebiliriz. Bu amaca ulaşmak tamamen, İran’ın ve bizim birbirimize yakınlaşmamıza bağlı.  

 

KAYNAKÇA

 

DEMİRBUDAK Bülent – PİLEHROUD Farhad Shakib, İran, Yuvarlak Dünyanın Köşeleri, GİTa Yayınları, İstanbul, 2014.  

ERDOĞAN Kutluay, Alevilik, Bektaşilik, Cep Üniversitesi, Yeni Yüzyıl Kitaplığı, İletişim Yayınları, (t.y.).  

GHASEMİ Mansour, İl était un jour Ispahan…, Edition Nahoft, Isfahan, 2010. 

HAYYAM Ömer, Rubailer, Tutku Yayınevi, Ankara, 2011. 

MAALOUF Amin, Semerkant, Çeviren Ali Berktay, YKY Yayınları, 54. Baskı, İstanbul, 2010. 

MARRİOTT Emma, Bir Nefeste Dünya Tarihi, Maya Kitap, İstanbul, 2014.  

NİZAMÜLMÜLK, Siyasetname, Hazırlayan: Sadık Yalsızuçanlar, Antik Dünya Klasikleri, İstanbul, 2010.  

ÖZBAY Adem, RECA Ö. Faruk, Hz. Ali’nin Liderlik Sırları ve Hitabet Sanatı, Tutku Yayınevi, 2009, Ankara. 

TORABİ Seyyed, Bir Bakışta İran, İran İslam Cumhuriyeti Büyükelçiliği, Kültür Müsteşarlığı, Ankara, 2014.

 

Türkçe العربية English