İSTANBUL (AA) – ELİF KÜÇÜK – Ebeveynlerinin ayrılığı sonrası 3,5 yaşındayken kuzeninin kucak açmasıyla yetiştirme yurduna verilmekten kurtulan ve zamanla kuzeninin desteğiyle kendine yetebilen bir bireye dönüşen otizmli 24 yaşındaki Vahit Karakelle, yaklaşık 1 aydır eğitimlerini aldığı kanosuyla İstanbul Boğazı'na açılmayı hedefliyor.
Karakelle, henüz bebekken, ebeveynlerinin ayrılığı ve babasının hastalığı sonucu Sivas'ın bir köyünde yaşayan dedesine emanet edildi.
Burada 3,5 yaşına kadar bakılan Karakelle'nin kaderi, dedesinin de rahatsızlanıp tedavi için İstanbul'a gelmesiyle şekillendi.
Dedesinin hastanede tedavi altına alınması sonucu bakacak kimsesi kalmayan Karakelle'ye halasının kızı ve o zaman 20'li yaşlarında olan Fatma Mutlu kucak açtı.
- Kendisine annelik yapan kuzeninin desteğiyle öz bakımını yapabilir hale geldi
Mutlu, dedesi iyileşene kadar bakmayı planladığı Vahit'le zaman geçirdikçe, onun konuşamadığını, hareketlere ve seslere tepkisiz kaldığını fark etti. Bunun üzerine hastaneye başvuran Mutlu, çocuk doktorunun, psikiyatrist ile psikologların incelemeleri sonucu kuzeninin otizm spektrum bozukluğu olduğunu öğrendi.
"Otizm" kelimesini ilk kez o an duyan, bir profesörden "Bu çocuk çok ağır otizmli, bundan hiçbir şey olmaz. Aldığın yere geri bırak. Çok gençsin, yıpranırsın." cümlesini işiten Mutlu, yine de pes etmedi.
Bu arada, dedesinin tedavi sürecinin uzaması, babasının rahatsızlığının ağırlaşması neticesinde kuzeninin çocuk esirgeme kurumuna gönderilmek istendiğini öğrenen Mutlu, özel bağ kurduğu kuzeniyle ayrılmayı göze alamayarak onunla yeni bir hayata adım attı.
Eğitimi ve gelişimi için yıllardır emek ve çaba sarf eden, öz annesi gibi kendisine bakan Mutlu sayesinde Karakelle, 21 yılda yüzde 90 otizmli olan bir bireyden kendi kendine yetebilen, yüzde 70 otizmli bir bireye dönüştü.
Okuma-yazma öğrenen, lise eğitimini tamamlayan ve artık öz bakımını kendi yapabilen Karakelle, sporla da rehabilite olmaya başladı.
- Kano dersleri sayesinde ellerini ve kollarını daha etkin kullanmaya başladı
Yaklaşık 1 aydır haftanın belli günleri Beykoz Göksu deresinde kano eğitmeni Osman Alim'den ders gören Karakelle, azmi ve isteğiyle normal bireylerden daha hızlı kano öğreniyor.
Ders öncesi eğitmeniyle karada kürek çekme pratikleri yapan Karakelle, can yeleğini giyerek korkusuzca kanosuna biniyor ve suya açılıyor.
Kısa sürede, kano dersleri sayesinde ellerini ve kollarını daha etkin kullanmaya başlayan, insanlarla iletişim ve göz kontağı kurma konusunda aşama kaydeden Karakelle, otizmli bireylerin her alanda var olabileceğini kanıtlıyor.
- "El tutan bir çocuk her şeyi yapabilir"
Fatma Mutlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Vahit'i yanına aldıktan ve otizmli olduğunu öğrendikten sonra onunla arasında bir bağ oluştuğunu ve Vahit'in gelişim göstereceğine çok inandığını ifade etti.
Vahit'in sürekli kendisinin elini tuttuğunu, "el tutan bir çocuk her şeyi yapabilir" düşüncesiyle ona çok güvendiğini anlatan Mutlu, "Vahit'i çok güzel gözlemledim. Bir gün televizyonda Tarkan'ı dinlediğini fark ettim. Sonra ona Tarkan'ın CD'sini aldım. Günlerce dinledi. Yaklaşık 5-6 ay sonra bir gün işten geldiğimde Vahit ilk cümlesini, 'Fatoş anne, kalbimin sarayları senin.' diye kurdu. İnanılmaz şaşırmıştım. 7-8 yaşlarındaydı." diye konuştu.
İlköğretim çağında okula adapte olmakta zorlandığı için okul müdürünün "Bu çocuk burada olmaz." demesi üzerine, Vahit'i bir öğretmenin de yönlendirmesiyle özel eğitim okuluna yazdırdığını anlatan Mutlu, Vahit'in burada okuma yazma öğrendiğini anlattı.
Liseden de mezun olan Vahit'in kendine tamamen sahip çıkabilen bir çocuk haline geldiğini aktaran Mutlu, şu anda tüm öz bakım becerilerini yapabildiğini, mikrodalgada yemek ısıtabildiğini, kendi kendine duş almaya başladığını, dilerse resim yaptığını ve şarkı söylemeyi sevdiğini kaydetti.
- "Ben bile zorlanırken, Vahit tek seferde kanoya bindi ve kürek çekti"
Kano sporuyla uğraşırken eğitmeni Osman Alim'e kuzeni Vahit'ten bahsettiğini, Alim'in de Vahit'i kanoya çıkarma talebinde bulunduğunu dile getiren Mutlu, suyu ve denizi çok seven Vahit'in otizminden dolayı "tehlike" kavramının çok düşük olması sebebiyle ilk etapta kano yapmasına cesaret edemediğini anlattı.
Bir gün deneme yapmak için geldikleri kano eğitiminde beklediklerinden daha güzel sonuçlar aldıklarına işaret eden Mutlu, "Ben bile zorlanırken, Vahit tek seferde, söz dinleyerek, komutları alarak kanoya bindi ve kürek çekti. Hiç endişe etmedim. Çünkü Osman Hoca'ya çok güveniyorum. İletişimleri de çok iyiydi. Osman Hoca'yı bir kere gördüğünde inanılmaz bir bağ oluştu ve her gün kanoya ne zaman çıkacağını sormaya başladı." dedi.
- "Mucize bir çocuk"
Fatma Mutlu, Vahit'in 21 yıl önceki hali ile bugünkü durumuna baktığında kendisini "mucize bir çocuk" olarak tanımladığını ifade etti.
Vahit'in eskiden ciddi takıntıları olduğunu, şu anda bunların hepsini aştığını belirten Mutlu, hayata sımsıkı bağlandığı için Vahit'le gurur duyduğunu kaydetti.
Mutlu, kano eğitimleri sayesinde Vahit'te gözlemlediği gelişimleri ise şöyle aktardı:
"Vahit ciddi ilerleme kaydetti. Buraya geldiğimizde görüntü alıyorum. Onları izliyor, çok seviniyor. 'Ben bunu yaptım, yine yapacağım.' diyor. Gelişimine çok faydası oldu. Çok daha rahat iletişim kuruyor. En azından bir insanı gördüğünde selam vermesi, tokalaşması gerektiğini biliyor. (Dersteki gelişiminden dolayı) Çok mutlu oluyorum. Tehlike kavramının oluşması, komutları alması, önünde ya da arkasında olanı dinlemesi, o anda yapması gereken sabit durmaksa sabit durması, sağına soluna bakmaması gerekiyorsa bakmaması... Bunlar bu çocuklar için inanılmaz büyük bir gelişme. Kanoyla boğaza kadar çıkmasını istiyorum. Ona çok inanıyorum."
Ailelerin çocuklarından utanmamaları, dışarıya çıkartmaktan, sosyal hayata dahil etmekten korkmamaları gerektiğinin altını çizen Mutlu, otizmli çocukların çok zeki olduğunu, hayata kazandırılmayacak bireyler olmadıklarını sözlerine ekledi.
- "Yaparak, deneyerek, yanlışları azaltarak öğreniyor"
Kano eğitmeni Osman Alim ise Vahit ile karşılaşmadan önce videolarını izleyerek ön hazırlık yaptığını aktardı.
Vahit'in okuma yazma öğrendiğini bildiğini, bu nedenle bir şekilde kano kullanmayı öğreneceğini düşündüğünü belirten Alim, "Bizi ilgilendiren diğer nokta Vahit'in kanoda dengede durup duramayacağıydı. Oturduğunda sağa sola sallanma belirtisi olmadığını duyduğumda mutlu oldum." dedi.
Her ders öncesi, bir önceki eğitimi tekrar ettiklerini ve Vahit'in öğrendiklerini pekiştirerek ilerlediklerini aktaran Alim, şöyle devam etti:
"Vahit bir öğrenme yöntemi bulmuş. Yaparak, deneyerek, yanlışları azaltarak öğreniyor. Kanoda da böyle başladı. Hiç tedirginliği yok çünkü tehlike algısı yok. Yetişkin birey geldiğinde, düşecek diye çok tedirgin oluyor. Ama Vahit geldi, direkt ayaklarını koydu, kanoya oturdu. Çok şaşırdık. Komut alarak öğrenmeyi keşfetmiş. Sayı sayarak daha iyi yapıyor. Normalde bir-iki gibi öğretirken Vahit ile sayabildiği yere kadar gidiyoruz. Derslerimiz 1 saat sürüyor ama Vahit'in algı ve yorgunluk durumuna göre devam ediyoruz. Çünkü yorulduğunda algısı düşmeye başlıyor. Hatalar artıyor. Dinçken daha az hata yapıyor, daha çok komut alıyor ve cevap veriyor. O yüzden bazen yarım saat, 40 dakika yapıyoruz. Onun yorulmayacağı şekilde hareket etmemiz gerekiyor."
Osman Alim, otizmli bir bireye ders vermenin kendisi için inanılmaz bir tecrübe olduğunu belirterek, bu bireylerle çalışmanın empati yeteneğinin gelişmesini sağladığını söyledi.
"Otizmli, algı güçlüğü çeken ya da down sendromlu bir çocukla uğraştığınızda siz ona bir şey öğretirken o size daha büyük şeyler öğretiyor; yaşam sevincini, hayata tutunmayı..." diyen Alim, kano branşında bu durumdaki çocuklara hiçbir ücret talep etmeden hizmet vermeye hazır olduğunu sözlerine ekledi.
Otizmli Vahit Karakelle de derslerde eğitmeninin sözünden çıkmadığını, o ne derse yaptığını ,derslerde mutlu olduğunu ifade ederek, kanoya devam edeceğini söyledi.
Kaynak: