Zeynep Döngeloğlu, eşinin, Hz. Muhammed'in hayatını kendisine rehber alan, bunu ailesinde ve çevresinde yaşatan bir şahsiyet olduğunu, kendisine ve çocuklarına karşı daima merhametli, sevgi dolu ve affedici davrandığını söyledi.
Eşinin, ailesine karşı yumuşak dilli olduğunu belirten Döngeloğlu, Ömer Hoca'nın aynı zamanda çok şakacı ve eğlenceli bir kişiliğe sahip olduğunu, çevresindeki insanlara takılmayı ve onları güldürmeyi çok sevdiğini ifade etti.
Eşinin sıla-i rahime çok önem verdiğini, her fırsatta başta memleketi olmak üzere uzak-yakın demeden akraba ve dost ziyaretleri yaptığını, onların maddi manevi yanında olmaya çalıştığını dile getiren Döngeloğlu, merhumun, ailesine de bu konuda tavsiyelerde bulunduğunu kaydetti.
Vefatından sonra hayatlarına dokunduğu çok insan tanıdıklarını ve hepsinin eşine dua ettiğini aktaran Döngeloğlu, "İzzet bir insanın ailesine bırakacağı en kıymetli mirasıdır. Allah ondan razı olsun." dedi.
Döngeloğlu'nun Kudüs özlemi
Zeynep Döngeloğlu, eşinin Kudüs'e karşı özlem duyduğunu ancak Filistin ve Kudüs halkıyla ilgili yaptığı sohbetler nedeniyle Kudüs'e girişinin engellendiğini belirterek, şunları ifade etti:
"Filistin ve Kudüs halkıyla ilgili yapmış olduğu sohbetler sebebiyle Kudüs'ü ziyaret etmesi engelleniyordu. Buna çok hüzünlenirdi, zira oraları ziyaret etmeyi çok arzuluyordu. Şunu samimiyetle söyleyebiliriz ki enaniyeti hiç yoktu. Bu sebeple hedefleri de hayalleri de sadece bu ümmetin sıhhati ve birliği içindi. Hiçbir duasını ümmetin mazlum toprakları, Filistin, Arakan, Yemen, Suriye, Doğu Türkistan'ı katmadan bitirmezdi. Kendi için kuracağı tek hedef ise dünya yaşamında müminlere hizmetle, peygamber hatipliğiyle anılacağı bir ahirettir sanırım."
Döngeloğlu, eşinin adeta vefayla bütünleşmiş bir insan olduğunu, tüm yoğunluğuna rağmen dostlarının sıkıntısına koştuğunu ve çağrıldığı sohbetlere gittiğini sözlerine ekledi.
Döngeloğlu'nun son mesajı çocuklarına
Ömer Hoca'nın kızı Fatma Döngeloğlu ise babasının ailesine olan ilgisini anlatarak, "İki üç saatlik boşluğu olsa hemen lunaparka götürür, orada bizimle çocuk gibi oyunlar oynardı, eksikliğini hissettirmemek için çabalardı. Birimizden biri hata yapsa bunu aile meclisinde konuşmaz, birebir ilgilenir, incitmezdi. Çocukluğumuzda büyük bir hata yapmış olsak dahi asla cezalandırmazdı, öğüt ve tavsiye vererek bizleri kırmamaya çalışırdı." şeklinde konuştu.
Fatma Döngeloğlu, her zaman büyüklere ve akrabalara saygılı olunması, onların isteklerinin yerine getirilmesi konusunda öğütler veren babasının,"Onlardan bir yanlış görseniz dahi affedici olun, kazanan siz olursunuz. Kavgayı bitiren taraf hep siz olun ve özünüzü unutmayın." dediğini anlattı.
Döngeloğlu, babasının herkesle helalleşerek hastaneye gittiğini, hastanede telefonda yaptıkları son görüşmede çocuklarına, "Annenize yardımcı olun, kendinizi üzmeyin, Allah'ın dediği olur yavrularım." dediğini aktardı.
"Bu konuşmamız bir veda konuşmasıymış sanki"
Sanatçı ve şair Dursun Ali Erzincanlı ise 17 yıl önce Kanal 7'de yayınlanan bir sahur programı vesilesiyle tanıştığı Ömer Döngeloğlu ile o günden sonra samimiyetinin artarak devam ettiğini ve 17 yıldır aynı mahallede ikamet ettiklerini söyledi.
Döngeloğlu ile birçok programı birlikte yaptıklarını anlatan Erzincanlı, Ömer Hoca'nın yapıcı bir kişiliğe sahip olduğunu dile getirdi.
Döngeloğlu'nun kendisinin hayatında bir "ağabey" gibi olduğunu aktaran Erzincanlı, Döngeloğlu ve ailesiyle ailece görüştüklerini, çeşitli etkinlikleri ailece yaptıklarını kaydetti.
Erzincanlı, "Vefat ettikten sonra baktım ki hayata Ömer Hocam üzerinden tutunuyormuşum. Bir ağabeymiş, bir dostmuş gerçekten. Çünkü bir dost mutlak suretle böyle hep yanındadır." dedi.
Döngeloğlu ile hastaneye yatmadan bir gün önce Tuzla Belediyesinin programına katıldıklarını söyleyen Erzincanlı, şunları anlattı:
"Birlikte gittik, birlikte döndük. Aynı araçta, ben şoförlüğünü yaptım. Hocamı eve bırakırken nasıl olduysa şöyle dedim, 'Hocam size bir şey söyleyeceğim. 16-17 yıldır sizi tanıyorum. İnanın Allah'a kasem ediyorum bir an bile olsun ben niçin bu hocayı tanıdım demedim'. Yani 'bir pişmanlık duymadım' dedim. O da 'Allah razı olsun kardeş' dedi. İşte bu konuşmamız bir veda konuşmasıymış sanki, bir helalleşmeymiş. Bir de hastanede yoğun bakıma yatmadan önce mesajlaşıyorduk. Yoğun bakıma yattıktan sonra ben gıyaben mesaj gönderiyordum, yoğun bakımdan çıktıktan sonra görür diye. Tabii o yoğun bakımda iken yazdıklarımı göremedi. En son 'Siz benim ağabeyimsiniz' mesajı vardı ama onu göremedi, onu okuyamadı ama inanıyorum ki ona bir kardeşlik yaşatmışımdır ve benim ağabeyim olduğunu 16-17 yıllık süreçte hissetmiştir."
Döngeloğlu'nun kimseye hayır diyemediğini, okullardaki ve kurslardaki öğrencilere yönelik de programlar yaptığına değinen Erzincanlı, "Sanki 52 yaşında vefat edeceğini hissetmiş de şöyle 70-80 yıllık bir ömrü o 52 yaşın içine sığdırmaya çalışıyormuş gibi bir koşuşturması vardı. Biz sonradan böyle olduğunu düşündük. Gerçekten 24 saatini dolu dolu geçiriyordu. Allah makamını ali eylesin, Allah rahmet eylesin." ifadesini kullandı.
"Sahurda televizyon programları bizim için biraz öksüz kaldı"
Ömer Döngeloğlu'nun 30 yılı aşkın süredir dostu ve hemşehrisi olan eski AK Parti İstanbul Milletvekili Harun Karaca, Döngeloğlu ile haftada en az üç gün görüştüklerini, en son hastaneye yatmadan 3 gün önce yüz yüze görüştüklerini söyledi.
Döngeloğlu ile hastaneye yattıktan sonraki gün telefonda görüştüğünü anlatan Karaca, "Çarşamba günü telefonla görüştük. 'Hastaneye giderken neden haber vermedin' dedim. 'Ben yatacağımı tahmin etmedim, hemen hastaneye yatırdılar' dedi. O gün sesi iyi geliyordu, 'birkaç güne taburcu edecekler' dedi. 'İnşallah, Rabbim şifa versin' dedim. Sonra sürekli aradık, telefonlara çıkmayınca başhekim beyle görüştük. Yoğun bakımda oksijen tedavisine aldıklarını söyledi." dedi.
Ramazanda dostunun eksikliğini derinden hissettiğini dile getiren Karaca, "Biz artık televizyon açmıyoruz. Sahurda Ömer Hoca'yı dinliyorduk, şu anda açma gereği duymuyoruz. Şu ana kadar sahurda hiç açmadım. Sahurda televizyon programları bizim için biraz öksüz kaldı. Diğer arkadaşlara dediğim bir şey yok ama Ömer Hoca'nın bizim yanımızda yeri çok başkaydı. Rabbim mekanını cennet etsin." ifadelerini kullandı.
Ömer Döngeloğlu
1968'de Tokat Zile'de dünyaya gelen Ömer Döngeloğlu, ilkokulu Zile Altunyurt İlkokulu'nda, orta eğitimini Zile İmam Hatip Lisesi'nde tamamladı. Daha sonra Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun olarak 1986-1996 yılları arasında memleketi Tokat'ta imam-hatiplik yaptı.
Kamuda uzun yıllar çeşitli idari görevlerde çalışan Döngeloğlu, İslam tarihi ve Siyer-i Nebi üzerine araştırma, inceleme, okuma ve gezi yazıları ile biliniyordu.
Ramazanda yaptığı iftar ve sahur programları başta olmak üzere dini günlerde izleyicilerin televizyon ekranlarında görmeye aşina olduğu Döngeloğlu, Kovid-19 teşhisi konulmasının ardından tedavi altına alındığı Başakşehir Şehir Hastanesi'nde 3 Mayıs 2020'de 52 yaşında hayatını kaybetti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ile pek çok siyasetçi, din adamı ve ilim insanı, Döngeloğlu için taziye mesajı yayımlamıştı.
Kişiliği ve hayata bakış açısıyla gönüller kazanan Döngeloğlu, internette verdiği son vaazında Kovid-19 ve ramazan konu başlıklarına değinirken, vaazın sonunda "Hakkınızı helal edin" diye seslendiği izleyicilerden helallik istemişti.
Ömrünü İslam'ı anlatmaya adayan Döngeloğlu, sosyal yaşantısında, katıldığı konferans ve sempozyumlarda da irşat faaliyetlerinde bulunuyordu. Döngeloğlu, "Peygamberin İzinde", "Allah'a Adanmış Hayatlar", "Yeryüzünün Yıldızları", "Sözün Miracı; Dua", "Allah Resulünü Görenler", "Peygamberimizin Dostları" ve "Mus'ab bin Umeyr" gibi birçok eser kaleme almıştı.
Kabri, Edirnekapı 15 Temmuz Şehitliği'nde bulunan Döngeloğlu, ölümünün birinci yılında yakınlarının ve sevenlerinin katılımıyla gerçekleşen çevrim içi etkinlikle anıldı.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.