İSTANBUL (AA) - Türkiye'de 1961'den beri her yıl 10 Ocak'ta kutlanan "Çalışan Gazeteciler Günü"nde haberciliğin gizli kahramanları mesleği yaparken yaşadıkları zorlukları anlattı.
Bazen sel yaşanan sokaklarda, bazen alevlerin yanında, bazen de çok sayıda kişinin katıldığı gösterilerde görev yapan muhabirler, yazın kavurucu sıcağına, kışın dondurucu soğuğuna aldırmadan bir yandan da haberi diğer kurumlardan önce yakalama çabasıyla çalışıyor.
İstanbul'da yangın, trafik kazası, su baskını, izinsiz gösteri gibi olayları takip eden "bölge muhabiri" olarak anılan gazeteciler, kulakları telsizde İstanbul sokaklarını karış karış gezerek, aniden meydana gelen olaylarda ilk bilgileri merkezlerine aktarıyor. Bu alandaki muhabirler dinlenmek ve haberlerini yazmak için İstanbul'un çeşitli ilçelerindeki basın odalarını kullanırken, havalimanları, adliyeler, emniyet, belediye ve valiliklerde çalışan "nokta muhabirleri" ise kendileri için hazırlanan basın merkezlerinde çalışmalarını yürütüyor.
Yangın, deprem, trafik kazası, gözaltı, operasyon, dava, soruşturma, cinayet ya da hırsızlık gibi sıcak haberleri takip ederken tarafların tepkisiyle de karşılaşarak bazen de darbedilen gazeteciler, pandemide kimsenin gitmek istemediği hastanelerde neredeyse her gün çekim yaparak sağlıklarını da riske atıyor.
Bir dakikalık haber için 10 saat çalışan, bir belge için saatlerce bekleyen, binlerce sayfalık evrakları okuyup bir sayfalık haber metnine dönüştüren nokta muhabirleri, milli ve dini bayramlarda da haber peşinde koşuyor.
Her gün bültenlerin ilk sıralarında yer alan, gazetelerin sayfalarını dolduran ve internet sitelerinde "son dakika" olarak verilen haberlerin ilk tanıkları, meslekteki zorlukları "10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü"nde AA muhabirlerine anlattı.
- "İstanbul'un tatlı belası, trafik sorunu"
İhlas Haber Ajansı bölge muhabiri Aykut Zor, İstanbul'da mesleğini yaparken yaşadığı zorlukları dile getirerek, "İstanbul'un tatlı belası trafik sorunu var. Sıcak olaylarda olay yerine ulaşmakta trafikten dolayı zorluklar yaşıyoruz. Olay yerine vardığımızda ise bazen vatandaşlardan tepki görüyoruz, zorluklarla karşılaşıyoruz." ifadelerini kullandı.
Zor, olay mahallinde duyguları ile mesleğini karıştırmadan kamuoyunu aydınlatma görevini yerine getirmeye çalıştıklarını belirtti.
İhlas Haber Ajansı adliye muhabiri Melike İnal, zorluklarının yanında gazeteciliğin güzel bir meslek olduğunu aktararak, şunları söyledi:
"Adliye muhabirliği ise başlı başına uzmanlık gerektiren bir alan. Kamuoyunu en doğru ve en hızlı şekilde bilgilendirmek zorundayız. Saatler süren duruşmaları takip ediyoruz, bazen günlerce bir soruşturmanın peşinden koşuyoruz. Farklı kurumlarda çalışan gazetecilerle rakibiz ama işimiz bittiğinde arkadaşlığımız devam ediyor. Tüm bunların yanında her şeye rağmen gazetecilik yaptığım için kendimi çok şanslı hissediyorum, bu mesleği yaptığım için kendimle gurur duyuyorum."
- "Duygularımıza hakim olamıyoruz ama işe yansıtmıyoruz"
TRT Haber'in adliye muhabiri Hamza Çifçi ise televizyon muhabirleri olarak hem açık hem kapalı alanda çalıştıklarını, yayın için dışarıda kuruma bağlanarak, izlenilen davaları ve takip edilen soruşturmaları kamuoyuna aktardıklarını anlattı.
İstanbul'da, 12 yıldır adliye muhabirliği yapan Milliyet gazetesi adliye muhabiri Elif Altın, yaptığı işin çok meşakkatli olduğunu dile getirerek, "Burada çalışırken kaynaklarımızla, yani hakim, savcı, avukat ya da güvenlikle iletişimimizi çok iyi tutmamız gerekiyor. Çocuğun cinsel istismarı, kadına şiddet ya da çeşitli terör örgütü davaları oluyor. Bazen biz de duygularımıza hakim olamıyoruz. Bir mağdur duruşmada ağlıyor, biz de etkileniyoruz, üzülüyoruz. Ama bir şekilde duygularımızı işe yansıtmıyoruz. Bu karmaşık duyguları yaşarken olayı haber haline getirmeye çalışıyoruz. Yıllar geçtikçe duyguları bastırmakta profesyonelleşiyorsunuz." ifadelerini kullandı.
İhlas Haber Ajansı adliye muhabiri İrem Demir, pandemi şartlarının çalışmayı zorlaştırdığını belirterek, kalabalıktan dolayı duruşmaya alınılmadığında muhabirlerin habere ulaşmada zorluk yaşadığını kaydetti. Demir, adliye muhabirliğinde mesai kavramının olmadığını, ani bir gelişmenin hemen haberleştirildiğini anlattı.
- "Bir gazeteciye yapılan şiddet aslında bütün gazetecilere yapılmış demektir"
İhlas Haber Ajansı adliye muhabiri Gamze Erdemir de çalışırken rekabet edilse de aynı ortamda bulunan muhabirlerin dost olduğunu ve en kötü günlerini birlikte geçirdiklerini söyledi.
Duruşmaları takip ederken, bazen tarafların şiddetine maruz kalındığını belirten Erdemir, "Son zamanlarda basın mensuplarına yönelik şiddet ne yazık ki arttı. Bunun son bulmasını istiyorum, çünkü bir gazeteciye yapılan şiddet aslında bütün gazetecilere yapılmış demektir." değerlendirmesinde bulundu.
Demirören Haber Ajansı'nda adliye muhabiri olarak görev yapan Halil Yılmaz da polis-adliye muhabirliğinin mesleğin temel taşlarından olduğunu ifade ederek, "Çalıştığım adliye, Anadolu Yakası'nda sıkıntı yaşayan bütün insanların sorunlarının giderilmeye çalışıldığı bir yer. Biz de ilginç insan hikayelerini bulmaya, halkın haber alma hakkını sağlayama çalışıyoruz. Ben dışarıda arkadaşlarımla eğlenirken birden kendimi 10 bin sayfalık gerekçeli kararı yazarken de buldum." diye konuştu.
Demirören Haber Ajansı bölge muhabiri Ahmet Yeşilmen de kamuoyunda "üçüncü sayfa" diye tabir edilen olayları takip ettiğini belirterek, cinayet gibi sıkıntılı haberleri izlerken tarafların tepkisiyle karşılaştıklarını, bazen de darbedildiklerini anlattı.
Yeşilmen, muhabirlerin daha çok saygı gördüğü bir çalışma ortamına ulaşılması temennisinde bulundu.
Kaynak: