ANKARA (AA) - Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, çalışma hayatının kadınlar için "fıtratta farklılık haklarda eşitlik" ekseninde düzenlenmesini istediklerini belirtti.
Arslan, "5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü" ve Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı tanınmasının yıl dönümü dolayısıyla yayımladığı kutlama mesajında, varlık mücadelesinde ön saflarda yer alan yürekli kadınlara hayatın her alanında ortaya koydukları emeklerinden ve fedakarlıklarından dolayı teşekkür etti.
Dünya Kadın Hakları Günü'nün kadınların daha insanca yaşama isteğini dile getirdikleri bir mücadele ve dayanışma günü olarak kutlandığına işaret eden Arslan, bu günün kadın sorunlarının gündeme getirilmesi, bu konuda farkındalık yaratılması ve çözümler bulunması yolunda önemli olduğunu vurguladı.
Demokratik toplumlarda erişim ve katılım noktasında kadınlara verilen hakların büyük öneme sahip olduğunu anlatan Arslan, 87 yıl önce, 5 Aralık 1934'te Anayasa ve Seçim Kanunu'nda yapılan değişikliklerle Türk kadınlarının milletvekili seçme ve seçilme hakkına kavuştuğunu anımsattı.
Arslan, mesajında şu ifadelere yer verdi:
"Diğer birçok batılı ülke ile kıyaslandığında Türk kadını seçme ve seçilme hakkını çok erken denebilecek bir tarihte kazanmıştır. Bu kararın ardından 1935 yılında yapılan seçimlerde 18 kadın vekil meclise girmiştir. Bu rakam o dönem için yüzde 4,6'lık temsil oranı demektir. Bugün ise Meclis'te 101 kadın milletvekili bulunmakta ve kadın temsil oranı yüzde 17,35'tir. Hak-İş olarak, toplumun her kesiminde ve çalışma hayatının her kademesinde kadının temsil gücüne inanıyor, güçlendirilmesi için çalışmalarımıza ivme kazandırmaya devam ediyoruz.
Kadın ve erkeğin eşit yurttaş mücadelesinde gelinen noktada önemli yol kat edilmişse de bugün nüfusumuzun 49,9'u kadınlardan oluşmasına rağmen, kadınlarımızın fiili olarak 'eşit yurttaş' olamadıkları açıktır. Fırsat eşitliğinin sağlanamaması, kadın istihdamının artırılmaması, siyasi karar alma mekanizmalarının içinde kadının yeterince yer alamaması, kadının insan haklarının ihlaline devam edilmesine neden olmaktadır. Ülkesini
ayakta tutmak için hayatın her alanında var olan kadınlarımız adına 'fıtratta farklılık haklarda eşitlik' ekseninde çalışma hayatının düzenlenmesini istiyoruz."
- "Bu dönüşümde en ön safta yer alacağız"
Herkesin şiddet ve tacizden arınmış bir çalışma, yaşama hakkına sahip olması gerektiğinin altını çizen Arslan, şöyle devam etti:
"Türkiye'de 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve yapılan diğer düzenlemelerle kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda çok önemli mesafeler kat edildi. Hak-İş olarak, sadece kanuni düzenlemelerin bu yaşananların önüne geçemeyeceğini, toplumsal olarak bir zihniyet değişimine ve dönüşümüne ihtiyacımız olduğunu görüyoruz. Değerlerimiz ve inançlarımız doğrultusunda bu dönüşümde en ön safta yer alacağız."
Toplumun tüm kesimlerini duyarlılığa ve yeni adımlar atmaya çağırdıklarını aktaran Arslan, Diyarbakır annelerinin onurlu direnişinin de yanında olduklarını vurguladı.
Arslan, "Tıpkı bundan tam 102 yıl önce Anadolu'nun büyük bir bölümü işgal altındayken Kastamonu'da 3 bin kadının bir miting düzenleyerek, bu işgali Türk kadınları olarak tanımadıklarını tüm dünyaya duyurmaları gibi Diyarbakır annelerinin direnişini de kadınlarımızın haklarını, vatanlarını ve evlatlarını korumak için gerekirse her şeyi göze alabilecekleri bir mücadele olarak görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Suriye, Filistin, Gazze, Yemen, Mısır, Irak, Doğu Guta, Arakan, Doğu Türkistan gibi pek çok bölgede, savaş ve çatışmaların en çok kadın ve çocukları etkilediğine dikkati çeken Arslan, şunları kaydetti:
"Hak-İş olarak, dünyadaki bütün mazlum ve mağdurların yanında olma sorumluluğumuzdan hareketle gerek ülkemizde gerekse uluslararası arenada farkındalık oluşturmaya devam ediyoruz. BM başta olmak üzere, bütün uluslararası kuruluşları da mağdur ve mazlum halkların sesini duymaya davet ediyoruz."
Kaynak: