ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önümüzdeki günlerde Meclis'e sunacakları Anayasa değişikliği teklifine ilişkin, "Bu değişiklik önerisiyle bir yandan başörtüsüne anayasal güvence kazandırırken, diğer taraftan da sapkın akımlar tarafından giderek daha fazla tehdit edilen aile müessesini korumayı hedefliyoruz." dedi.
Erdoğan, İlçe Müftüleri İstişare Toplantısı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Beştepe Sergi Salonu'nda yaptığı konuşmasına, ülkenin 81 vilayetinde, 922 ilçesinde görev yapan diyanet camiasının tüm mensuplarına selamlarını ileterek başladı.
İlçe müftüleri kongresinin hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, kongrenin temasını, Diyanet İşleri Başkanlığının gelecek perspektifinin, hizmetlerinin, hedeflerinin ve stratejilerinin oluşturduğunu söyledi.
Kongreye katılanların, ailenin korunmasından eğitim politikalarına, dünyadaki yeni gelişmelerin ışığında din hizmetlerine kadar pek çok konuyu ele alacaklarını belirten Erdoğan, yapılacak değerlendirmelerin, paylaşılacak tecrübelerin ve çalıştaylar vesilesiyle oluşacak ortak birikimin, din hizmetleri ve irşat faaliyetlerinde rehberlik edeceğini dile getirdi.
Türkiye'nin dört bir ucunda aşkla görev yapan müftülere başarılar dileyen Erdoğan, "Rabb'im emeklerinizi zayi etmesin, çalışmalarınızı bereketlendirsin. Bu vesileyle ömrünü din-i mubini İslam'ın öğrenilmesi, öğretilmesi ve hakkıyla yaşanmasına adayan müftülerimizden ebediyete irtihal edenleri rahmetle yad ediyorum. Rabb'im o güzel insanlardan razı olsun, hepsini cennetiyle, cemaliyle müşerref kılsın. Rabb'im bizleri de Kur'an-ı Kerim'in aydınlığından, rehberimiz sevgilimiz, önderimiz Hz. Muhammed'in kutlu yolundan ayırmasın." diye konuştu.
- "Zahmetli ama bir o kadar da şerefli bir vazifeyi ifa ediyorsunuz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ecdadın camilerde din hizmeti ifa eden hocaları, 'hademe-i hayrat' yani 'hayra hizmet edenler' olarak adlandırdığını anımsattı.
Hademe-i hayratın, ecrini sadece Allah'tan umarak, sadece Hakk'ın rızasını gözeterek hayatlarını din hizmetine vakfetmiş insanlar demek olduğunu vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Diyanet teşkilatımızın çatısı altında, farklı kademelerde görev yapan tüm kardeşlerimizi hayra hizmet eden seçkin insanlar olarak görüyoruz. Buradaki her bir müftümüzün de vazifesine yüksek bir bilinçle, hademe-i hayrat olmanın şuuruyla yaklaştığını biliyorum. Hocalarımız, sadece cami kürsüsünde, minberde, mihrapta değil hayatımızın her safhasında yeri doldurulmaz roller üstleniyor. Dünyaya gözlerimizi açtığımız andan son nefesimizi verdiğimiz ana kadar yanımızda ailelerimizle birlikte hep hocalarımız, din adamlarımız var. Dolayısıyla sizlerin mesleğinin kıymeti ne makamla ne mevkiyle ne parayla ne şöhretle ölçülebilir. Sizler inancımızın 14 asırlık sahih geleneğini yaşatmak, bunları yeni nesillere aktarmakla milletimizin sırat-ı müstakim üzere yürümesini temin etmekle mükellef insanlarsınız. Gençlerimizin irşadı, bilgilendirilmesi, eğitim ve ibadet ihtiyaçlarının karşılanması konusunda en büyük sorumluluk size düşüyor. Hademe-i hayrat olmak, peygamberlerin varisi gibi bir payeyi layıkıyla taşımak her baba yiğidin harcı değildir. Bilhassa günümüzde bunun zorluklarını çok iyi biliyoruz. Sizler zahmetli ama bir o kadar da şerefli bir vazifeyi ifa ediyorsunuz."
- "İnsanlık manevi bakımdan zemin ve irtifa kaybediyor"
Erdoğan, materyalizmin tüm insanlığı esir aldığı modern çağda hocalar başta olmak üzere tüm ilim ve hikmet erbabının sorumluluğunun arttığını ifade etti.
Dinin emirlerinin amacının, kişiyi cehaletin, ifsadın ve kötülüğün girdabından çıkartarak ebedi felaha, barışa ve esenliğe kavuşturmak olduğunu hatırlatan Erdoğan, "İnsanlar, 14 asırdır Kur'an-ı Kerim'in aydınlığında huzur bulmuş, içlerindeki fırtınayı İslam ile dindirmiş, üsve-i hasene olan peygamberimizin izinde örnek bir hayat yaşamıştır. Kız çocuklarını diri diri toprağa gömen zifiri karanlığı parçalayıp insanlığa örnek gösterilen bir saadet asrına dönüştüren işte bu hidayet kapısıdır. Allah'ın lütfuyla hidayet kapısından geçerek cahiliye bataklığından kurtulanlar, sadece iyi birer insan olmakla da kalmamış aynı zamanda insanlığın kutup yıldızları haline gelmişlerdir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın içinde bulunduğu zor sürecin İslam'ın güven, adalet merhamet, liyakat, mesuliyet gibi hayat veren ilkelerinin önemini ortaya koyduğunu belirtti.
İnsanlığın maddi alanda kavuştuğu onca imkana rağmen manevi bakımdan giderek daha fazla zemin ve irtifa kaybettiğine dikkati çeken Erdoğan, materyalist ideolojilerin insanların sorunlarına çözüm üretemediği gibi kişiyi, ahlaki, psikolojik ve sosyal açılardan felakete sürüklediğini vurguladı.
Bu durumun işaretlerine pek çok alanda şahit olduklarını, maddi refah olarak ilk sıralarda yer alan kimi Batılı ülkelerin uyuşturucu kullanımının, alkolün, kadına şiddetin, intihar vakalarının da en yaygın görüldüğü yerler arasında olduğunu söyleyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Öyle ki bu ülkelerin bazıları, uyuşturucu meselesini çözemedikleri için farklı bahaneler altında uyuşturucuyu serbest bırakma yoluna gitmişlerdir. Aynı durum, tüm kötülüklerin anası olan alkollü içkiler için de geçerlidir. Kadına yönelik şiddet ile çocuklara karşı suçlar bu ülkelerin sicilinin belki de en kötü olduğu başlıklardır. Yine bu ülkelerde insanlığın taşıyıcı sütunu olan aile kurumu anlamını yitirmekte, toplum birkaç marjinalin adeta oyuncağı haline dönüşmektedir. Kadın erkek arasındaki meşruiyete dayalı birliktelik hor, hakir görülürken, sapıklık, ahlaksızlık ve çarpık ilişkiler bilinçli şekilde özendirilmektedir."
- Anayasa değişikliği teklifi
İnsanı diğer varlıklardan ayıran ne kadar haslet ne kadar değer varsa küresel odakların da desteğiyle yok edilmeye çalışıldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hayret eşiğimizi her gün biraz daha yukarı taşıyan, envaiçeşit skandal, materyalist zihniyetin toplum bünyesinde açtığı yaraları gösteriyor. Batı'ya karşı ezik, kendi değerlerine ve milletine karşı ise aynı derecede küstah, içimizdeki mankurtlar kabul etmese de gerçekler apaçık ortadadır. Şayet şimdiden harekete geçip vakitlice önlem almazsak Allah korusun ileride daha beter sıkıntıları bizim de yaşamamız kuvvetle muhtemeldir. Önümüzde günlerde Meclisimizin takdirine sunacağımız Anayasa değişikliği teklifini bu yönde atılmış önemli bir adım olarak görüyorum.Bu değişiklik önerisiyle bir yandan başörtüsüne anayasal güvence kazandırırken, diğer taraftan da sapkın akımlar tarafından giderek daha fazla tehdit edilen aile müessesini korumayı hedefliyoruz."
(Sürecek)
Kaynak: