Hamilelikte oruç tutmanın kişisel bir karar olduğunu aktaran Kavrut, bu kararı vermeden önce gebeliğin evresinin, eşlik eden sistemik bir hastalığın ya da ek risk faktörünün olup olmadığının dikkate alınması, kadın hastalıkları ve doğum uzmanına danışılması gerektiğini kaydetti.
Müstecep Kavrut, hamileliğin ilk 3 aylık döneminin bebeğin anne karnında hızlı büyüme ve gelişme dönemi olduğunu, bu dönemde bebeğin sağlıklı büyüme ve gelişim gösterebilmesi için anne adayının gereken besin, vitamin ile mineralleri yeterli ve eksiksiz almasının büyük önem taşıdığını, hamilelerin bu süreçte oruç tutmak için uzun süre aç ve susuz kalmalarının, sıvı kaybı, kan şekeri ve tansiyon düşmesi ile bayılmalara yol açabildiğini aktardı.
"Yetersiz sıvı alımı erken doğuma sebep olabilir"
Kavrut, hamileliğin 4 ile 6 aylarının görece daha güvenli olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Ancak bu dönemde gebeliğe eşlik eden kalp, hipertansiyon, diyabet gibi hastalıklar ya da erken doğum tehdidi bulunuyorsa oruç tutmanın komplikasyonları artırma riski yüksek olacaktır. Hamilelik süresince yetersiz sıvı ve besin alımı bağışıklık sistemini olumsuz etkileyerek enfeksiyonlara davetiye çıkarabilir ve bu durum düşük ya da erken doğum riski oluşturabilir. Hamileliğin son 3 ayı da bebeğin hızlı kilo aldığı ve doğuma hazırlandığı dönemdir. Bu süreçte, anne adayında kan şekeri ve tansiyon düzeyini normal sınırlar içinde tutmak adına dengeli ve düzenli beslenmek önemlidir. Uzun süreli açlık ve susuzluk bu dengeyi bozabilir. Anne adayında hipoglisemi atakları ya da gebeliğe bağlı diyabet, kansızlık, tansiyon düşmesi veya hipertansiyon, bebeğin yetersiz kilo alımı, suyunda azalma gibi birçok komplikasyona yol açabilir. Yetersiz sıvı alımı enfeksiyonlara yatkınlık, sindirim bozuklukları ve erken doğuma sebep olabilir. Oruç tutmak isteyen anne adayları mutlaka doktoruna danışmalı ve risk taşıyıp taşımadıklarını öğrenmeli."
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.
