İZMİR (AA) - İzmir'deki depremde yıkılan Rıza Bey Apartmanı'na ilişkin davada "bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 3'ü tutuklu 9 sanığın yargılanmasına devam edildi.
İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın bugünkü duruşmasının öğleden sonraki bölümünde, sanıklar ve müştekilerin ifadelerinin alınmasına devam edildi.
Tutuklu sanık yapı müteahhidi H.H.Ö, savunmasında 30'a yakın bina inşa ettiğini, Rıza Bey Apartmanı dışında hiçbirinde sorun yaşanmadığını ileri sürdü.
Rıza Bey Apartmanı'nda tadilatlar yapıldığını ve iki dükkanın birleştirildiğini ileri süren H.H.Ö. şöyle dedi:
"Bunların hiçbiriyle ilgim yok. 42 senedir inşaat içindeyim. Fazla malzeme kullanmışımdır eksik kullanmamışımdır. 22 senedir Uşak'ta yaşıyorum. Orada bir sürü şey yapılmış. Hiçbiriyle ilgim yoktur. Rıza Bey 28'inci binamdı. Bu suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum. Ben 71 yaşındayım. Tahliyemi talep ediyorum. Prostatım var, şekerim var. Vicdanen rahatım ama gerçekten çok üzgünüm. 13 aydır burada mağdur oldum."
Tutuklu sanıklardan statik-betonarme proje müellifi T.P, binanın projesini 1975'te yürürlüğe giren yönetmeliğe göre hazırladığını belirterek şöyle devam etti:
"Bina bugün yapılmış olsaydı bugünkü yönetmeliğe göre hazırlardım. İnşaatı kontrol için bir kez gidilmez. Bir katın betonu dökülürken 5 defa gitmek gerekir. Kontrol için 100 defa inşaata gidilmesi gerekir. 2003 ve 2005 depremlerinin Rıza Bey Apartmanı'nda oluşturduğu etkiler de var. Bu depremler apartmanı etkilemiş olabilir. Dükkanlarda duvarlar yıkılarak yeni duvarlar örülmüş. Bunlar da sistemi bozar. Ben suçsuzum tahliyemi talep ediyorum. " diye konuştu.
Tutuksuz sanıklardan İ.A. depremde 3 yakınını kaybettiğini aktararak, "Bir dönem ben de apartman yöneticiliği yaptım. Hasarla ilgili hiçbir şey konuşulmadı. Biz de apartmanda oturuyorduk. Apartmanda hasarla ilgili hiçbir şey konuşulmadı." dedi.
- Ayda'nın babası ifade verdi
Depremde 91 saat sonra enkazdan çıkarılan ve depremin sembol ismi haline gelen 3 yaşındaki Ayda Gezgin'in babası Uğur Gezgin duruşmada müşteki olarak ifade verdi.
Depremde eşini kaybettiğini ve sorumlulardan şikayetçi olduğunu aktaran Gezgin, binanın altındaki dükkanlarda çok fazla tadilat olduğunu dile getirerek şöyle konuştu:
"Kolon kesildiğini görmedim ancak dükkanların birleştiğini gördüm. 'Kentsel dönüşüme girelim' dedim, kabul etmediler, 'Binanın temeli sağlam biz bu binanın yapılışında vardık' diyorlardı. Benim amacım evlerimizin yenilenmesiydi. Apartmanın tadilatlardan yıprandığını düşünüyordum. Mantolama yapalım dediler. Binayı tekrar yapmayı kabul etmediler. Çoğunluk sağlanamadı, belli bir kadro vardı, hep onların kararları alınırdı."
- "Tahliye vicdanlarımızı yakıyor"
Müşteki Hüseyin Bilgin Yücel, depremde 2 çocuğunu, 2 yeğenini ve annesini kaybettiğini, sorumlulardan hesap sorulmasını istediğini söyledi. Yücel şöyle konuştu:
"Ben yavrularımı, annemi gözümü açtığımda göremiyorum. Benim yaşadığım acıyı anlamanız mümkün değil. Amacımız başka insanlar bu acıları yaşamasın. Yücel ailesinin tek bir amacı var; kaybolan canların hesabını sormak. Biz hem bu dünyada hem ahirette hesabını soracağız. Üç insanın,10 çocuğun hayatını kaybettiği bir davada tahliye bizim vicdanlarımızı yakıyor. Bu canların kaybedilmesi 1993 yılında başlayan bir cinayettir. Müteahhit, projeyi çizen, denetleyen, imzayı atan herkes kesesini düşünmüştür."
- "30 Ekim'den bu yana hiçbir hayalim, idealim kalmadı"
Müştekilerden Recai Tekin iki çocuğunu bu apartmanda kaybettiğini ifade ederek şöyle konuştu:
"Ben 32 yıllık öğretmenim. Bu kurumun çatısı altında bile yetiştirdiğim öğrencilerim var. Olaydan bu yana 385 gün geçti. Ablamı ve iki çocuğumu kaybettim. Savcım benden ifade bile almadı. Belediyeler, denetleyen kurumların burada yargılanması gerek. Ben idealist bir öğretmendim. 30 Ekim'den bu yana hiçbir hayalim idealim kalmadı. Gözümü kapattığımda çocuklarım aklıma geliyor. Tarih tekerrür etmez, hatalar tekerrür eder. Ben çocuklarımın haklarının savunulmasını ve suçluların her kimse ortaya çıkarılıp yargılanmasını istiyorum."
- "Binanın çürük olduğu söylenmedi"
Depremde 75 saat sonra cansız bedenlerine ulaşılan 15 yaşındaki ikizler Çınar ve Sayra Alpgündüz'ün annesi Tülin Batmaz ise apartmanda önceki depremde meydana gelen çatlaklar için epoksi işlemi yapıldığını anlatarak şöyle konuştu:
"Binanın çürük olduğu yönünde bir şey söylenmedi bize. Apartman eski bir apartman olduğu için herkes tadilat yapıyordu. Epoksi yapıldıktan sonra apartman güven veriyordu bize. 7-8 büyüklüğünde depreme dayanıklı olduğunu düşünüyorduk. Civardaki apartmanlara göre eski olduğu için kentsel dönüşüm konuları konuşuldu. Bina 8 kattan 7 kata düşeceği ve geriye çekilip küçüleceği için kentsel dönüşüme başvurulmadı. "
Salgın sürecinde evden çalıştığı sırada alt katta açılacak diş kliniğinden gürültüler geldiğini söyleyen Batmaz, "Klinikten gelen tadilat sesinden evim sarsılıyordu. Evde telefonla bile görüşemiyorduk. Çok ciddi bir tadilat yapılıyordu. Yöneticiye durumu söylediğimde bir sıkıntı olmadığını söyledi." dedi.
Depremde vefat edenlerden avukat Özgür Duman'ın annesi Fitnat Mece, oğlunun Rıza Bey Apartmanı'nda kiracı olduğunu söyleyerek, "Bu işte parmağı olan herkesten şikayetçiyim. Oğlum bu adliyede avukatlık yaparken sorumsuz insanlar yüzünden mezarda yatıyor." ifadesini kullandı.
- Tutuklu sanık sayısı 2'ye düştü
Yargılama sonunda mahkeme heyeti tutuklu sanıklardan statik-betonarme proje müellifi T.P'nin tahliyesine, 2 tutuklu sanığın bu hallerinin devamına karar vererek duruşmayı 10 Şubat'a erteledi.
İzmir'de 30 Ekim 2020'de meydana gelen depremde yıkılan ve en fazla can kaybının yaşandığı Rıza Bey Apartmanı'nda 36 kişi hayatını kaybetmiş, 17 kişi yaralanmıştı.
Kaynak: