ANTALYA (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Her tarafının ateş çemberine, cendereye çevrildiği bir tabloda Türkiye kendisini istikrarsızlıktan koruyorsa ortaya koyduğu stratejik akıl, vizyon, geçmişten elde ettiği tecrübelerle attığı adımlar sayesindedir." dedi.
Soylu, Antalya'nın Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde düzenlenen Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı Stratejik Araştırmalar Kurulu 55. Toplantısı'ndaki konuşmada, Osmanlı'nın çıktığı yerlerde Batı ülkeleri tarafından nifak tohumları ekildiğini ve bölgenin sömürülmek için karıştırıldığını söyledi.
Bunlar olmasaydı birimlerindeki olay dosyalarının çoğunun olmayacağını ve kaçakçılar için önlem almak zorunda kalmayacaklarını belirten Soylu, şunları kaydetti:
"Böyle olmasaydı bu bakanlık 560 bin kolluk gücü bulundurmak, arkadaşlarımızı şehit vermek, gazi olmak, onların acısına katlanmak zorunda kalmayacaktık. Ama maalesef bunu yaptılar ve yapıyorlar. DEAŞ gibi bir terör örgütünün ortaya çıkması, başka bir terör örgütüne binlerce tır silah verilmesi, bu iki terör örgütü arasında Suriye ve Irak'ın paylaştırılması, bütün bunların binlerce kilometre ötedeki ülkelerde Avrupa'da ve Amerika'da planlanması, farklı ülkelerden insanların Müslüman olup ne hikmetse de hemen DEAŞ'a katılıp güya İslamiyet adına cinayet işleyecek kafaya gelmesini başka bir sebeple izah etmek mümkün değil."
- "Orta Doğu'da ürettikleri tablo, Batı'nın kapısını çalıyor"
Soylu, Afganistan, Pakistan, Suriye ve Irak'tan milyonlarca insanın Türkiye'nin kapısına dayanmasının, batılıların üç kuruşluk akıllarıyla dünyayı getirdikleri nokta olduğunu dile getirdi.
Batılı ülkelerin yüksek teknoloji ve zenginliklerine aldanılmaması gerektiğini ifade eden Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer küresel stratejiyi çok bilselerdi bugün kendilerini yutan bir canavarla karşı karşıya kalmazlardı. Orta Doğu'da ürettikleri tablo, Batı'nın kapısını göç ve terör olarak çalmaktadır. Dünyanın doğusuna silah satmak ve petrolünü sömürmek için çıkarttıkları vekaletler savaşı, bugün Avrupa'da doğrudan savaşa dönüşmüştür. Az veya çok, bugün Rusya ve ABD-Avrupa kuvvetleri Karadeniz'de karşılıklı teyakkuz halinde. Ölen siviller, pazarlıklar, karşılıklı tehditler ve kimse işin nereye gideceği hakkında bir fikir sahibi değil. Şimdi bu başarılı bir strateji midir, yüksek bir aklın neticesi midir? Hayır. Zenginler, teknolojileri yüksek. Medeniyet akılları yüksek mi? Hayır. Dünyada bir vizyon, problemlerde bir rehberlik üretebildiler mi? Hayır."
Yakın tarihte "Bu kadar güvenlik yatırımlarına ne gerek var?" gibi sözlerin duyulduğunu kaydeden Soylu, "Akıllarını peynir ekmekle yemişler. Hemen yanı başımızdaki terör örgütlerinin yere serdiği iki devlet. Her tarafının ateş çemberine, cendereye çevrildiği bir tabloda Türkiye kendisini istikrarsızlıktan koruyorsa ortaya koyduğu stratejik akıl, vizyon, geçmişten elde ettiği tecrübelerle attığı adımlar sayesindedir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bu öngörüyü, vizyonu, cesareti ortaya koymasındandır." değerlendirmesinde bulundu.
- "Batı, bizi de aynı ateş çemberi içerisine koyacaktı"
Bakan Soylu, Ukrayna'nın durumunu herkesin gördüğünü, insanların karşı karşıya kaldıkları risklere ve hayatlarını nasıl kaybettiklerine şahit olunduğunu aktardı.
Suriye'deki çocuklar öldürülürken Avrupa'nın ve ABD'nin nasıl seyirci kaldığını da gördüklerini hatırlatan Soylu, "Srebrenitsa'da insanlar katledilirken sadece Müslümanlar diye hepsinin kafasını gömdüğünü de biliyoruz. Afganistan'dan uçağın kalkarken o utanç fotoğrafının ABD'ye ait olduğunu ve tarihi boyunca o utancı taşıyacağını da biliyoruz. Aynen senatosunun basılıp demokrasisinin bir tiyatroya döndürülmesi gibi. Türkiye savunma sanayisi gelişmemiş, devlet gücüyle beraber ayakta durmamış olsaydı, bu üç kuruşluk aklıyla dünyayı yönetmeye çalışan Batı, bizi de aynı ateş çemberi içerisine koyacak ve teslim alacaktı." diye konuştu.
Soylu, TBMM'de ellerine bütçeyi alıp "Bu bütçe savaş bütçesidir" diye haykıranların, Türkiye'nin bu meselelere hazırlıksız bir şekilde yakalanması için birileri tarafından talimat verilenler olduğunu ifade etti.
- "İşimizi tesadüfe bırakamayız"
Hakkari'ye, Diyarbakır'a gidip "İHA'lar insanlarımızı teker teker öldürüyor" diye yalan ve iftira atanların, Türkiye'yi her konuda savunmasız bırakmak isteyenler olduğunu vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:
"Ülkemizin insanına dert gelmesin diye 24 saat gayret gösterenlerin tamamını faşistlikle suçlayanlar, alçaklık içerisinde bulunanlar, Türkiye'nin güvenlik bandını bir anlayış ile ortadan kaldırmaya çalışanlar bu coğrafyanın aklıyla, bu medeniyetin aklıyla hareket etmiyor. Kimin son 15 günde hangi büyükelçilikten talimat aldığını biliyoruz. Kimlerin oluşturdukları belgeleri onaylattırdıklarını biliyoruz. Onun için işimizi tesadüfe bırakamayız. Eğer tesadüfe bıraksaydık, onlar gibi davransaydık Doğu Akdeniz ve Libya'da haksızlığa ve hukuksuzluğa seyirci kalan bir ülke olurduk. Karabağ meselesi çözülemezdi, Kapalı Maraş 'Açık Maraş' haline gelemezdi, Ayasofya açılamazdı."
- "Biz meselelere uzaktan bakan bir ülke değiliz"
Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde büyük başarılara imza attığını vurgulayan Soylu, kuklacılarının nerede olduğunu bildikleri kuklalar ve maşalarla bu ülke adına büyük bir mücadele verdiklerini dile getirdi.
Soylu, bütün ülkelerin Türkiye'yi takip ettiğini aktararak, şunları paylaştı:
"Yanı başımızdaki ülkeler bir toplumsal olay, kargaşa olduğunda ilk kapılarını çaldığı ülke Türkiye olmuştur. Biz bu meselelere uzaktan bakan bir ülke değiliz. Ağrı Dağı'nın tepesinde, Tendürek Dağı'nın tepesinde, Gabar'da, Cudi'de şu anda evlatlarımız ya operasyon yapıyorlar ya da bir operasyonu bitirmiş, mağarayı darmadağın etmiş başarılı bir şekilde geri dönüyor. Biz hazırız ama bu hazırlığımızı hazmetmeyenler hala o küçücük akıllarıyla 'S-400'ü geri verelim' diye siyasi mucizevi laflar ortaya koyuyorlar. Ukrayna'nın nasıl bir tablo ile karşı karşıya kaldığını, uçaklara, füzelere karşı hiçbir şey yapamadığını görüp, dönüp bir savunma sistemini hemen geri verelim diye bir anlayışı ortaya koyabilmek tam bir geri zekalılıktır."
(Sürecek)
Kaynak: