KAYSERİ (AA) - Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, adli süreçlerin uzamasının yarattığı olumsuzluklara işaret ederek, "Geç kalmış bir karar, dosyayı sona erdirmiş olsa da adaleti tecelli ettirmiş sayılmaz. Karar doğru bile olsa geçen sürede ertelemelerin, o gidip gelişlerin, uzun ve kaygılı bekleyişlerin psikolojik tahribatını onarmaya yetmeyecektir. Bunun için geç gelen adalet, adalet değildir. Çünkü geciken adalet caydırıcı olma özelliğini de yitirecektir. Mağdurun hakkına ulaşmasını anlamsız hale getirecektir." dedi.
Gül, Kayseri'de bir otelde düzenlenen Adalet Bölge Değerlendirme Toplantısı'nda, yargı reformuyla ilgili çalışmaları yoğun şekilde yürüttüklerini söyledi.
Yargı mensuplarına ilave bir terfi sistemi getirilmesi gerektiğine inandıklarını dile getiren Gül, şunları kaydetti:
"Bu yasama döneminde kanunlaşmasını ümit ettiğimiz coğrafi teminatın hayata geçmesiyle birlikte yargı bağımsızlığının daha da güçleneceğine inanıyoruz ve bu da yargı sistemimizde çok önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkacak bir düzenleme olacaktır. Keza, birinci sınıf olduktan sonra özellikle mesleğin sonuna kadar geçen 15-20 yıl gibi bir evrede başarılı uygulamalar devam etse bile terfi sisteminin olmadığı bir gerçektir. Burada da birinci sınıfa ayrıldıktan sonrada ilave bir terfi sisteminin gelmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü vatandaşımıza adaleti dağıtan yargı mensuplarının yaklaşık 15-20 yıl mesleği devam ederken bir terfi ile vatandaşa adalet vermişse, dağıtmışsa, adil kararı makul sürede vermişse yargı mensuplarımıza ilave bir terfinin getirilmesi onların bu anlamda adaleti tecelli ettirmesine çok katkı sağlayacaktır ve bu da adaletin, hakkaniyetin gereğidir diye düşünüyoruz. Bu konuda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu ve benzeri çalışmalarla da yargının hizmetlerinin daha da yukarıya çıkmasını, yükselmesini temin etmeye çalışacağız."
Bakan Gül, her alanda olduğu gibi adalet alanında da zaman mefhumunun önemli olduğunun altını çizerek, "Geç kalmış bir karar dosyayı sona erdirmiş olsa da adaleti tecelli ettirmiş sayılmaz. Karar doğru bile olsa geçen sürede ertelemelerin, o gidip gelişlerin, uzun ve kaygılı bekleyişlerin psikolojik tahribatını onarmaya yetmeyecektir. Bunun için geç gelen adalet, adalet değildir. Çünkü geciken adalet caydırıcı olma özelliğini de yitirecektir. Mağdurun hakkına ulaşmasını anlamsız hale getirecektir. Dolayısıyla makul sürede yargılanma hakkı adil yargılanma hakkının en önemli unsurlarından biridir. Bu sayede adalet hizmetlerinin kalitesini, yargı hizmetinin iyi işleyişini test edebiliriz." diye konuştu.
- "Yargıda hedef sürenin amacı, iş disiplinidir"
Türk yargısının Türk milleti adına karar verdiğini hatırlatan Gül, Türk milletinin yargıdan makul sürede adil bir karar beklentisi olduğunu söyledi.
Gül, yargıda hedef süre uygulamasını hayata geçirdiklerini belirterek, "İşleri belirli bir zaman planı dahilinde kısa yoldan adaletten ödün vermeden çözmek, zaman yönetiminin amacıdır. Hakim, savcı ve avukatların birlikte yürüteceği zaman yönetimi makul sürede yargılamaya katkı sunacaktır. Yargıda hedef sürenin amacı, iş disiplinidir. Yargıda hedef süre çabuk karar vermek için değil, makul sürede adil bir karar için vardır." dedi.
Herhangi bir reform adımını anlamlı kılanın iyi uygulamalar olduğunu vurgulayan Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Reformlar iyi uygulamalarla, iyi uygulayıcıyla gerçek anlamanı ve değerini hissettirir. Bir mevzuat değişikliği yaşama dokunduğu anda somutlaşır ve insana dokununca görünür hale gelir. Reformlarımızı işte insana dokunan, insan kokusu hissettiren uygulamalara dönüştüren, yaşatan sizlersiniz. Yapılan reformların eksiksiz bir şekilde hayata geçmesi ancak uygulamanın doğrudan aktörleri konumundaki sizlerin çalışmalarıyla mümkün olacaktır. Bu açıdan sizlere çok önemli görevler düşmektedir. O görev vatandaşa, 'burada adalet dağıtılıyor' güvenini vermek, bu duyguyu yaşatmaktır. Bu güveni verebilmenin en etkin yolu da gerekçeli karardır. Gerekçe bir yanda hükmün otoritesini ve saygınlığını sağlarken diğer yandan da adil yargılanma hakkını tamamlar. Gerekçe yargı mensubunun mesleki kalitesinin ürünüdür ve yargı kararlarının hukuki mantığını oluşturmaktadır. Bazen bir trafik magandasının, bazen bir şiddetin failini ya da herkesin, toplumun duyarlı olduğu bir konuda öyle bir gerekçe ortaya konur ki, bir karar verir ki yargı tarafından herkes 'işte adalet budur, işte adalet yerine gelmiştir' der. Yargı, millet adına karar veriyor. Milletimiz de gerekçenin, suçun işlenmesinde caydırıcı olmasını ve suçla etkin bir mücadele edecek bir şekilde kaleme alınmasını sizlerden beklemektedir. Yargı, gerekçesi tutarlı ve derinlikli, dili özenli ve anlaşılır kararlar üzerinden milletimizin adalet beklentisini karşılar."
Yargıda reform yolculuğunun büyük bir kararlılıkla sürdüğünü ifade eden Gül, şunları kaydetti:
"Özellikle toplumun tüm paydaşlarıyla bir araya gelerek hazırladığımız yargıya dönük strateji belgelerimiz burada önemli pusulalarımızdır. Güven veren ve erişilebilir bir adalet amacını gerçekleştirmek için hazırladığımız Yargı Reformu Strateji Belgesi, 2023'e kadar yargıdaki aksaklıkları, eksiklikleri tespit ederek adım adım uygulamaya geçilmeye yönelik bir politika belgesidir. Bunu büyük bir kararlılıkla uygulamaya devam ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kamuoyuna açıklanan bu belge ve özgür birey, güçlü toplum ve daha demokratik bir Türkiye hedefi ile hazırladığımız İnsan Hakları Eylem Planı da yine uygulanmaya devam etmektedir. Özellikle Meclisimizin açılmasıyla birlikte bu yasama döneminde hem Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde hem İnsan Hakları Eylem Planı'nda kanunla düzenlenmesi gereken alanların bu yasama döneminde yürürlüğe gireceğine inanıyoruz. Bu konuda da inşallah reformlar kanunlaşarak daha etkin bir şekilde 2023'e doğru daha güçlü bir şeklide inşallah yolculuğuna devam etmiş olur. Burada yasama, kanun koyan, eksiklikleri tespit edip kanun koyucu makamındadır. Yürütme, bizler idari ve teknik anlamda hangi konularda ihtiyaç varsa o hususlarda destek oluruz ama yargısal karar tamamen bağımsız ve tarafsız yargı mensupları tarafından verilmektedir. Çıkan kanunların en iyi şekilde uygulanması, en iyi şekilde vatandaşa adalet duygusunu hissettirmek sizlerin üzerindedir."
Yargının milletin yargısı olduğunu ve asla el uzatılamayacağını vurgulayan Gül, "Türk milletinin yargısı olan bu kuruma göz bebeğimiz gibi bakarak toplumun her kesiminin nasıl bir beklentisi varsa bu konuda ortaya bir yol haritası koyduk. Bu yol haritası da sizler için en önemli uygulama alanıdır, sizlerin elinde en güzel hale geleceğine inanıyoruz. En iyi kanunu çıkarsanız bile eğer uygulamanın elinde iyi bir hale gelmezse bu anlamsız olacaktır. Vasat bir düzenleme bile en iyi uygulayıcının elinde şahesere dönüşebilir. Orada adalet kesintisiz bir şekilde yerine gelebilir. Dolayısıyla sizlerin de bu birikime sahip olduğunuza hiçbir şüphemiz yoktur. En iyi uygulamalarla reform yolculuğunda, reformu en güzel şekilde gerçekleştireceğimize inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
(Bitti)
Kaynak: