İSTANBUL (AA) - İHSAN EL-FAKİH - Yaklaşık 7 yıldır iç savaşın sürdüğü Yemen'de, son dönemde çatışmaların "düğümlendiği" nokta olan hükümetin kuzeydeki "son kalesi" durumundaki Marib'in İran destekli Husilerin eline geçmesi, mevcut denklemde ve savaşın gidişatında büyük değişimlerin başlangıcı olabilir.
Yemen'de Husiler, Eylül 2014'ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgelerin denetimini elinde bulundururken, Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri ise Mart 2015'ten beri Husilere karşı Yemen hükümetine destek veriyor.
Birleşmiş Milletler (BM) raporlarına göre ülkede 2014 yılından bu yana devam eden çatışmalar nedeniyle 4 milyon Yemenli yerinden edildi, nüfusun yaklaşık üçte ikisine tekabül eden 20 milyondan fazla kişi acil insani yardıma muhtaç hale geldi, savaşta taraf olmayan 13 bin sivil öldü, 112 bin sivil de yaralandı.
Yemen'deki iç savaşa doğrudan müdahil olan Suudi Arabistan, geçen süre zarfında ülkedeki krizin askeri yöntemlerle çözülemeyeceğinin farkına vardı ve tek taraflı olarak birçok ateşkes girişimine imza attı, müzakere çağrılarında bulundu.
Ancak Husiler, ısrarla reddettiği bu girişimlere, Yemen'deki bazı hedeflere ve Suudi Arabistan'ın iç kesimlerine balistik füzeler ve patlayıcı yüklü insansız hava araçlarıyla düzenledikleri saldırılarla karşılık verdi.
Husilerin tam da Yemen ordusu ve Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap koalisyonunu hedef alan saldırılarını yoğunlaştırdığı bir dönemde, Riyad yönetimi 10 Haziran'da Sana ve diğer kentlerdeki Husi mevzilerine yönelik saldırılarını durdurduğunu açıkladı.
Suudi Arabistan'ın tek taraflı bu girişimini duyurduğu gün ise Husiler, Yemen'de bir cami ile kadın mahkumların bulunduğu bir cezaevini füzelerle vurdu. Söz konusu saldırıda 8 sivil hayatını kaybetti, 27 sivil yaralandı.
- Husilerin müzakere için sunduğu şartlar
Eski BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths, ABD Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking ile koordinasyon içerisinde ülkede kapsamlı bir barışın sağlanması için Husilerle müzakereye çalıştı. Ancak Husiler, Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi yönetimindeki Yemen hükümetiyle herhangi bir diyalogdan önce "Uluslararası Sana Havalimanı ile Kızıldeniz kıyısındaki Hudeyde limanlarının yeniden açılmasını" ön şart olarak sürdü.
Suudi Arabistan ise bunların yerine getirilmesi halinde Husilere destek sağlaması için İran'a büyük bir kapı aralanacağını ve bu durumda havalimanları, enerji kaynakları, arındırma istasyonları gibi Suudi Arabistan'ın iç kesimlerindeki önemli noktalara yönelik saldırıların artacağı düşüncesiyle söz konusu ön şartları kabul etmedi.
- Yemen'deki etkin güç Suudi Arabistan'ın ABD ile silah anlaşmaları
Joe Biden'ın bu senenin başında ABD'de başkanlık koltuğuna oturmasıyla, Washington yönetimi, Suudi Arabistan'a silah ve hassas güdümlü mühimmat satışını "süresiz" olarak durdurmuştu. Ancak ABD Dışişleri Bakanlığı, 4 Kasım'da, Suudi Arabistan'a 650 milyon dolar değerinde F-15 savaş uçaklarının havadan havaya mühimmat ekipman satışına onay verdiğini açıkladı.
Bu onay, Husilerin Suudi Arabistan'a yönelik saldırılarını artırdığı bir dönemde ve ABD Dışişleri Bakanlığının açıklamasına göre Biden yönetiminin Yemen'deki savaşın sona erdirilmesine yönelik diplomatik çaba taahhüdüyle uyumlu bir şekilde Riyad'a kendisini savunması için gerekli araçları temin kapsamında gerçekleşti.
Husilerin başkent Sana'yı ele geçirdiği Eylül 2014'ten bu yana başkentin yaklaşık 120 kilometre doğusunda bulunan Marib ile kuzey ve güneydeki diğer iller iç savaşa tanıklık ediyor. Yemen hükümetini destekleyen Arap koalisyonunun Mart 2015'teki müdahalesiyle Husiler, ele geçirdikleri bazı bölgelerden geri çekildi.
Son bir buçuk yıldır ise Husiler, Yemen hükümetinin kuzeydeki son kalesi ve petrol zengini Marib ilinin merkezine doğru ilerlemeye başladı. Husiler, Marib iline bağlı ilçelerin çoğunu ele geçirdikten sonra kenti kuşatma altına aldı.
Husi milisler, kentin birçok bölgesinden yüzlerce saldırı gerçekleştirse de kenti tamamen ele geçirmede başarısız oldu. Marib çevresinde güçlü bir savunma yapan hükümete bağlı birlikler ve aşiret güçleri kentin düşmemesi için Husilerle çatışmalarını sürdürüyor.
- BM'nin Marib'deki gerilimi düşürme çabaları
5 Kasım'da İran'ın başkenti Tahran'da İranlı üst düzey yetkililerle bir araya gelen BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Marib'de tırmanan şiddeti dindirmek için çaba sarf ediyor. Yemen Hükümet Sözcüsü Racih Badi'nin yaptığı açıklamaya göre ise Grundberg, başarı şansı hala şüpheli bir görevi yürütüyor.
İran medyasında çıkan haberlere göre, Grundberg, İranlı yetkilileri Husilere Marib'deki ilerleyişlerini durdurmaları konusunda baskı yapmaya ikna edemedi. İran makamları Grundberg'e "Marib ile ilgili kararın Yemenlilere ait olduğunu ve Yemen'deki barışın, Arap koalisyon güçlerinin ülkedeki kuşatmasını kaldırılmasından geçtiğini" bildirdi.
Yemen'de Husilerin karşısındaki cephede yer alan güç ve grupların, bölgede nüfuz sahibi olabilmek için kendi aralarında verdikleri rekabet mücadelesi nedeniyle bölünmüş durumda olduğu ve bu cephenin ülkenin geleceği konusunda bir fikir birliğine sahip olmadığı gözlemleniyor.
- Marib sahasındaki son gelişmeler
Husi karşıtı cephenin bu durumu Marib'i savunan güçlerin dayanma kabiliyetini büyük ölçüde zayıflatıyor. Madalyonun diğer yüzüne bakıldığında ise Husilerin bölgede yavaş ilerlemesine rağmen kontrol ettiği alanları nadiren kaybettiği ve kaybettiğinde de yeniden geri alabildiği görülüyor.
Riyad ile Tahran arasındaki müzakerelerin askıya alındığı haberlerinin yayılmasıyla eş zamanlı olarak Husilerin Marib'de ilerleme katettiği bir dönemde, Suudi Arabistan, Marib'in düşmesi halinde İran'ın Husilere yönelik desteğinin artacağından endişe ediyor.
Bunun yanı sıra bölgede zaten ilerleme katetmiş olan Husilerin yönetici kadrosunun da iç savaşı sona erdirmek için BM ara buluculuğunu kabul etme ihtimalinin de zayıflayacağı düşünülüyor.
- Umman'ın ara buluculuğu
Husiler eylül ayında Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamed el-Busaidi'nin ara buluculuğuyla Marib'deki askeri ilerlemesini durdurmayı reddetti.
Ancak bu yanıtı kabul etmeyen Ummanlı Bakan, ABD ve BM temsilcileriyle koordineli şekilde, savaşın sona ereceğine, siyasi ve diplomatik yolun açılacağına inandığını vurguladı.
Ummanlı Bakan'ın öngörüsünün aksine, Husiler, Marib'deki askeri hareketliliğini artırırken Yemen ve Suudi Arabistan şehirlerine yönelik füze ve İHA'lı saldırılarına da yoğunluk verdi.
Suudi Arabistan'ın Aden Büyükelçisi Muhammed el-Cabir, 4 Kasım'da Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Husilerin gerçekleştirdiği bu saldırılarla, uluslararası toplumun barış çabalarını reddettiğini, önü kesilen tarafın ise sadece kendileri olduğunun bir kez daha teyit edildiğini belirtti.
Cabir, Yemenlilerin Husi milislerin zulmünden ve baskısından kaçmak için sığındıkları camilerde, evlerde ve hatta kamplarda dahi saldırıya maruz uğradığını ifade etti.
- Marib'in Husilerin eline geçmesi durumunda "muhtemel" senaryolar
Husiler, Suudi Arabistan'ın geçtiğimiz aylarda Irak'ın başkenti Bağdat'ta İranlı yetkililerin katılımıyla yapılan müzakere turları gibi BM ya da ABD'li ara bulucularla talep ettiği müzakerelerden önce sahada daha fazla ilerleme sağlamak için hükümete bağlı güçlerin zayıflığından istifade etmeye çalışıyor.
Yemen'de ekonomik açıdan da stratejik öneme sahip Marib'in Husilerin kontrolü altına geçmesi, ülkedeki iç savaşın seyrinde büyük bir değişimin başlangıcı olabilir.
Ülkenin kuzeyinde hükümetin kontrolü altında bulunan bölgelerin kaybı, Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonunun, Husilere galip gelme ve başkent Sana'yı geri alma hedefini neredeyse imkansız hale getirebilir.
Ayrıca Husilerin, kontrollerindeki alanı ülkenin güneyine ve doğusuna doğru genişletmesi de söz konusu olabilir.
Husilerin Marib kuşatması haftalarca sürebilir ve kentin düşmesi, uluslararası toplumca tanınan meşru hükümetin çöküşüne yol açabilir.
Husilerin bölgedeki ilerleyişi, Suudi Arabistan ile uluslararası toplumu, savaşan taraflar arasında herhangi bir barış görüşmesi yaşanmaksızın Husilerin şartlarına uymaya itebilir.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.