RAMALLAH (AA) - AVAD ER-RACUB - Filistin'de işgal güçlerine yönelik direnişin genişlemesi ve katılımın artması üzerine İsrail yönetimi, Filistinli göstericiler ve aktivistler üzerindeki baskı ve tutuklamaları yoğunlaştırdı.
İsrail'in yerleşim birimi kurmak veya müsadere etmek istediği alanlarda işgal güçleri ile Filistinliler arasında tansiyon had safhaya çıkıyor.
İsrail ordusu gösterilerde gerçek ve plastik merminin yanı sıra ses ve gaz bombası kullanırken, Filistinliler sapan ya da kol gücüyle atılan taşlarla karşılık veriyor.
İsrail ayrıca baskı ve tutuklama politikasıyla Filistinli göstericileri yıldırmaya çalışıyor. İsrail askeri mahkemesi, 6 Ocak'ta diplomatların ve uluslararası aktivistlerin de katıldığı duruşmada, َEl-Halil kentindeki yerleşim politikalarını karşı sert duruşuyla bilinen aktivist İsa Amr'ı 6 barışçıl gösteriye katılması sebebiyle mahkum etti.
Filistinliler üzerindeki baskıyı artıran İsrail ordusu, 8 Ocak'ta da Ramallah kentinde sapanı ve geleneksel elbisesiyle gösterilere katılarak direniş saflarının "ihtiyar delikanlısı" olarak tanınan Hacı Said Arme'yi (Ebu'l Abd) tutukladı.
Filistinli Sami el-Herini ise 9 Ocak'ta işgal altındaki Batı Şeria'da, köyünün yakınında düzenlenen bir gösteriye katılmasından birkaç saat sonra İsrail güçlerince tutuklandı.
Filistinli yetkililere ve aktivistlere göre İsrail, izlediği tutuklama ve tehdit politikasıyla aktivistlerin alanını daraltmaya çalışıyor.
- "İsrail kendisine karşı herhangi bir direniş olmasını istemiyor"
Barışçıl gösterilere katıldığı gerekçesiyle İsrail mahkemesi tarafından suçlu bulunan ve 8 Şubat'taki duruşmada cezasının açıklanmasını bekleyen aktivist İsa Amr, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "İsrail'in sivil Filistinliler üzerinde yaptığı yoğun baskı ve takip, halk direnişine gerçek bir saldırıdır." dedi.
El-Halil merkezli sivil toplum kuruluşu Yerleşime Karşı Gençler Koordinatörü Amr, İsrail mahkemesi tarafından suçlu bulunmasının Filistin'deki tüm barışçıl gösterilerin mahkumiyetinin başlangıcı olduğunu söyledi.
Amr, "İsrail kendisine karşı herhangi bir direniş olmasını istemiyor. Bu sebeple kendi güçlerine zorluk çıkaran aktivistleri baskı altında tutuyor." ifadelerini kullandı.
İsrail'in özellikle ABD Başkanı Donald Trump'ın görev süresinin dolması sebebiyle yasa dışı yerleşim politikasına karşı uluslararası toplumun sesini yükseltmesinden korktuğunu dile getiren Amr, "İsrail, yerleşim politikalarını eleştiren herkesi susturmaya çalışıyor." dedi.
- İsrail'e baskıyı durdurma çağrısı
Filistinli aktivist Amr, 8 Şubat'taki karar duruşmasında, "İsrail ordusunun çalışmalarını engellemek, gösterilere katılmak ve yerleşimcilere saldırmak" suçlamalarıyla kendisine 3 yıla kadar hapis cezası verileceğini tahmin ediyor.
Uluslararası Af Örgütü ise yaptığı yazılı açıklamada İsrail'i "aktivist Amr'a yöneltilen siyasi suçları düşürmeye" çağırdı.
Örgütten yapılan açılamada, "İsrail yönetimi, seslerini duyurmaya çalışan ve uzun süredir İsrail ordusuna karşı barışçıl gösterilere katılan Filistinli aktivistlere yaptığı sistematik saldırılara derhal son vermelidir." ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada ayrıca, uluslararası topluma, "İsrail ve işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki insan hakları savunucuları ve aktivistlerin çalışmalarının keyfi müdahalelerden korunması için harekete geçme çağrısı" yapıldı.
- Bağımsızlığa ulaşana kadar halk direnişi
İsrail'in bazı Arap ülkeleriyle normalleşme adımının ardından Filistinli siyasi grupların liderleri ve temsilcileri, 3 Eylül 2020'de İsrail'e karşı mücadelenin genişletilmesi ve çok yönlü direniş uygulanmasına karar vermişti.
Bu kapsamda koordinasyon görevini yürütecek "Filistin Halk Direnişi Birleşik Komutanlığı" adında yeni bir yapılanmaya gidildi. Bağımsızlığa ulaşana kadar kapsamlı halk direnişinin sürdürüleceği açıklandı.
AA muhabirine konuşan Filistin Kurtuluş Örgütü Yürütme Kurulu Üyesi Vasıl Ebu Yusuf, eylülde kabul edilen karar sonrasında İsrail'in güçleriyle mücadele alanının genişlediğini söyledi.
Ebu Yusuf, "Halk direnişine destek veren köy sayısı arttı. Artık işgal güçleriyle Filistinliler arasındaki çatışmalar sadece cuma günüyle sınırlı kalmıyor aksine haftanın tüm günleri devam ediyor." diye konuştu.
Halk direnişiyle 15 bölgede mücadelenin sürdüğünü belirten Ebu Yusuf, "Artan çatışma alanları İsrail'e daha fazla yük olmaya başladı. Gösterilere sert müdahaleler ve göstericilerin tutuklanmasıyla, protestoların yayılmasını engellemeye çalışıyorlar, ancak bu çabaları başarılı olamayacak." dedi.
Katılımın artmasıyla direnişin devamlılığı ve dayanıklılığının arttığını vurgulayan Ebu Yusuf, tüm Filistinlileri halk direnişine katılmaya çağırdı.
- Yasa dışı Yahudi yerleşim birimleri ve Ayrım Duvarı
İsrail'in 1967'de işgal ettiği Batı Şeria'da 250'den fazla yasa dışı Yahudi yerleşim birimi bulunuyor. Bu yerlerde ikamet eden 400 binden fazla Yahudi yerleşimci, Batı Şeria'da işgal altında yaşayan Filistinliler için hayatı daha da zor hale getiriyor.
Uluslararası hukuka göre, işgal altındaki topraklarda bulunan tüm Yahudi yerleşim birimleri yasa dışı kabul ediliyor.
Filistin'de 2000 yılında patlak veren Aksa İntifadası'nın (2. İntifada) ardından İsrail yönetimi, 2002'de "güvenlik" gerekçesiyle Batı Şeria ile İsrail arasına "Ayrım Duvarı" inşasına başlamıştı.
Ayrım Duvarı nedeniyle Batı Şeria'daki 3 milyona yakın Filistinli, işgal altındaki Doğu Kudüs ve İsrail'e geçemiyor.
Ayrım Duvarı ve yasa dışı Yahudi yerleşim birimleri inşasına karşı her hafta cuma günü düzenlenen protestolara, İsrail askerleri gerçek ve plastik merminin yanı sıra göz yaşartıcı gaz ve bazen tazyikli atık suyla müdahale ediyor.
Kaynak: