RABAT (AA) - MUHAMMED BENDERİS - Fas ile Körfez ülkeleri arasında sessiz başlayan, Yemen, Katar, Libya eksenindeki gelişmelerle ayyuka çıkan soğuk ilişkiler, yeni siyasi gelişmelerin ardından yeniden ısınıyor.
Körfez ülkelerinin 2017 yılında Katar'a uyguladığı abluka, Fas yönetiminin, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) başta olmak üzere Körfez ülkeleriyle yaşadığı gergin ilişkilerin miladı oldu.
Fas'ın Suudi Arabistan ve BAE başta olmak üzere bazı körfez ülkeleriyle ilişkileri, Rabat yönetiminin Körfez krizinde Katar'a yönelik uygulanan ablukada tarafsız bir tutum sergilemesi başta olmak üzere Yemen ve Libya meselelerindeki görüş ayrılıklarından dolayı bir süre gergin seyretti.
Rabat ve Riyad-Abu Dabi arasında sessiz sedasız bir krizin uzun zamandır sürdüğü biliniyordu. Özellikle Fas’ın Katar krizinde tarafsız kalmayı tercih etmesi, hatta yardım malzemeleri göndererek Katar’a uygulanan ambargoyu delmesi, bu krizin ana sebeplerinden biri olarak gösteriliyordu.
Fas'ın Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyondan çekildiğini duyurması, eş zamanlı olarak Fas’ın Riyad Büyükelçisi ve BAE Büyükelçisini istişare için geri çağırması sessiz krizin ilamı oldu.
Diplomatik düzeye tırmanmadan önce çeşitli şekillerde kendini gösteren kriz, Suudi Arabistan ve BAE’nin 2026’daki Dünya Kupası ev sahipliği seçmelerinde Fas aleyhine oy kullanmasıyla kendini bir kere daha gösterdi.
Bir süre sessiz devam eden ancak Yemen, Katar, Libya eksenindeki gelişmelerle ayyuka çıkan soğuk ilişkiler yeniden ısınmaya başladı.
Ocak ayındaki Körfez uzlaşısının ardından Fas ile Körfez ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmış oldu. Son bir kaç aydır resmi temaslar ve görüşmeler hız kazandı.
BAE'nin, Kasım 2020'de Fas ile Polisario Cephesi arasında anlaşmazlığın yaşandığı Batı Sahra'da konsolosluk açmasıyla Fas ile Körfez ülkeleri arasında buzlar erimeye başladı. Bahreyn de BAE'den sonra Uyun'da konsolosluk açan ikinci Arap ülkesi oldu.
Aynı dönem BAE yönetimi, Fas yönetiminin, Moritanya ile arasındaki Kerkerat Sınır Kapısı'nda Polisario Cephesi'nin "provokatif" eylemlerine son vermek ve güvenlik durumunu kontrol altına almak için başlattığı askeri hareketliliğe destek verdiğini açıkladı.
- "Çatlaklıklar yaşansa da ilişkilerin genel eğilimi etkilenmedi"
Fas kentindeki Seydi Muhammed bin Abdullah Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Said es-Sıddiki, Fas ile bazı Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerde son yıllarda birtakım çatlaklıklar yaşansa da ilişkilerin genel eğiliminin etkilenmediğini savundu.
Tarafların ilişkilerini makul seviyelerde sürdürdüklerine dikkati çeken Sıddiki, uzun yılların semeresi olan siyasi, ekonomik ve askeri işbirliğinden elde edilen mirası kimsenin feda etmeyeceğini kaydetti.
Körfezdeki uzlaşı, yeni ABD yönetimi ve İsrail'le ilişkiler gibi bir takım siyasi değişiklerin, taraflar arasında uzlaşıyı da beraberinde getirdiğini belirten Sıddiki, "Bu ülkeleri bir arada tutan ve bölgede siyasi bir ittifak kurmasına ve ilişkilerini güçlendirmesine yardımcı olabilecek birçok faktör var. Ancak bu faktörler, taraflar arasındaki herhangi bir yanlış anlaşılamaya karşı oldukça hassas, en zayıf nokta da burası." ifadelerini kullandı.
- "Fas, Katar krizinde tarafsız tutumunu korudu"
Fas'ta Siyasi Analiz Enstitüsünde araştırmacı olarak bulunan Yasmine Ebu ez-Zuhur da Fas'ın Katar krizinde, tarafsız tutumunu koruduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır, Katar'a yönelik abluka uyguladığında Fas, çok hassas bir dengeyle karşı karşıya kaldı. Fas hem BAE-Suudi Arabistan cephesine düşman olmak istemedi hem de Katar'la ilişkilerini korudu. Rabat yönetimi, Suud-Abu Dabi ekseninde zaman zaman çatlaklar olmasına rağmen Körfez krizinde tarafsızlık siyaseti sürdürdü. Katar'la ilişkilerin güçlü tutulmasıyla ülkenin diplomatik ve ekonomik çıkarlarının korunması hedeflendi."
Katar'ın, Körfezde bağımsız ve tarafsız bir siyaset izlemesinin, uluslararası topluma güvenilir bölgesel bir taraf olduğunu ispatladığını belirten Zuhur, "Ula Zirvesi'nde sağlanan uzlaşı ve krizin kısmen çözülmesinin ardından Fas'ın daha fazla ekonomik ve diplomatik destek kazanması muhtemel." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.