ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Yunanistan ile yapılan istikşafi görüşmelere ilişkin, "İstikşafi görüşmeler, kendi mantığı içinde devam edecek. Arzu ederiz ki Yunan tarafı daha olumlu açıklamalar yapsın, gerilimi, tansiyonu yükseltmek yerine daha pozitif yaklaşımlar içine girsin." dedi.
AK Parti Genel Merkezi'nde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı devam ederken, basın toplantısı düzenleyen Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın verdiği mesajlarla bütün müttefiklerle yararlı verimli bir ilişki evresine girmeleri gerektiğini net bir şekilde ilettiğini söyledi.
Bu müttefiklere Fransa'nın da dahil olduğunu ifade eden Çelik, Türkiye ve Fransa'nın çok eskiden bu yana birer müttefik ve pek çok konuda ortak siyasetlere imza atmış köklü bir tarihe sahip olduğunu belirtti.
- "NATO müttefiklerimizin bizim yanımızda olmasını istiyoruz"
Üslup meselesinin son derece önemli olduğuna dikkati çeken Çelik, şunları söyledi:
"Sayın Macron'un en son Atlantik konusunda yaptığı açıklamalar, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yürüyen Türk dış politikası ile ilgili olarak, işte Karabağ'da, Suriye'de, NATO'ya karşı olduğumuz gibisinden yaklaşımları doğru bulmamız mümkün değil. Daha hassas bir yaklaşım bekliyoruz. Bu hassasiyetimizi kilit noktalarından bir tanesi Fransa'dan ya da başka bir müttefikimizden hiçbir şekilde PYD ya da PKK'yı meşrulaştıracak bir söylemin olmamasıdır. Makron son açıklamalarında PYD'den 'bizim uzantımız' diye bahsediyor. Bunu anlamak hiçbir şekilde mümkün değil. Bizim mücadele ettiğimiz şey, terör örgütüdür. NATO müttefiklerimizin bizim yanımızda olmasını istiyoruz."
"Makron kendisine 'Libya'daki Türk askeri işgalini bitirmek, Türk askerini oradan çıkarmak' gibisinden bir hedef koyuyor. Bu çok yanlış bir ifade." diyen Çelik, meşru Libya devletinin daveti üzerine Türk askerinin Libya'da olduğunu bildirdi.
Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"'Türk askeri, orada olmasın' demenin manası, 'Hafter, katliamlarını serbestçe yapsın' demektir. Eğitici güç olarak oradayız. BM'nin desteklediği meşru yönetimi desteklemek üzere oradayız. Bu konularda son derece sağduyulu açıklamalar yapılması gerekir. Bu, beraber yürüteceğimiz müttefikliğe yakışan işlerin yapılması açısından son derece elzemdir. Sürekli olarak Cumhurbaşkanımızı ve Türkiye'nin politikalarını karşıya alan bir yaklaşım NATO müttefikliği ve köklü ilişkilerle bağdaşmıyor."
- Libya ve Suriye
Çelik, son olarak Afrin, Azez, Tel Abyad, ve El Bab'da meydana gelen saldırılarda 20'ye yakın sivilin PYD/YPG unsurlarınca öldürüldüğünü, bunun kabul edilemez olduğunu, Türk askerinin de buna mukabelede bulunduğunu söyledi.
Libya ve Suriye'deki süreçleri de yakından takip ettiklerini anlatan Çelik, "Libya'da yapılan seçimler, başkanlık konseyinin ve başbakanlığın ortaya çıkması son derece önemli bir aşamadır. Maalesef Suriye'de anayasa komitesinin Cenevre'deki beşinci toplantısı rejimin uzlaşmazlığı yüzünden başarılı olamamıştır. Suriye'deki kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Çelik, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin, 1967'den bu yana İsrail işgali altındaki Doğu Kudüs dahil, topraklarda kendisinin yargı yetkisinin bulunduğunu açıkladığını, bunun son derece önemli olduğunu bildirdi.
Türkiye'nin İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlığı sırasında BM Genel Kurulu'nda öncülük yaparak Filistin halkına korunma sağlamasına ilişkin kararın hayata geçirilmesine katkı sağladığını anlatan Çelik, "Uluslararası Ceza Mahkemesinin bu açıklaması orada İsrail tarafından yapılan bazı zulümlerin durdurulması açısından hayati rol oynayacaktır. Bu kararı memnuniyetle karşıladığımızı ifade ediyorum." dedi.
Bu yılın, Türkçe açısından son derece önemli olduğunu aktaran Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla 2021 yılının "Yunus Emre ve Türkçe yılı" olarak kutlanmasına ilişkin genelge yayınlandığını söyledi.
Yunus Emre'nin vefatının 700. yılı münasebetiyle UNESCO tarafından anlama ve kutlama yapılacağını belirten Çelik, "Türkiye'de 'Dünya Dili Türkçe' adı altında Türkçemizin kutlandığı, bütün dünyada gündeme getirildiği bir dönemi hep beraber idrak etmiş olacağız." ifadesini kullandı.
- Kongre süreci
Çelik, kongrelerle ilgili sürecin devam ettiğini, ay sonuna kadar bütün kongreleri tamamlayacaklarını, ondan sonra da büyük kongre sürecinin başlayacağını, pandemi tedbirlerine dikkat ederek süreci tamamlayacaklarını dile getirdi.
Bir gazetecinin, "Boğaziçi Üniversitesine ABD el koyabilir şeklinde haberler çıktı. Buna ilişkin değerlendirmeniz nedir?" sorusu üzerine, "Bu tip haberlerin gazetecilikle alakası yok. Bazen bu tip haberleri yaparken bunu temenni mi ettiği yoksa haber mi yaptığı birbirine karışıyor. Türkiye egemen bir devlettir. Böyle bir haberin yapılmasının idrak ve izanla da ilgisi yoktur. Boğaziçi Üniversitesi, Türkiye'nin en önemli üniversitelerinden bir tanesidir. Yabancı bir devleti bu işin içine karıştırarak bu şekilde haber yapmak bile yadırganması gereken bir durumdur." değerlendirmesinde bulundu.
- Yunanistan ile görüşmeler
Yunanistan ile yapılan istikşafi görüşmeler ve Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis'in KKTC'de Türk askeri varlığına ilişkin sözlerinin sorulması üzerine, Çelik, istikşafi görüşmelerin sağlıklı şekilde yürümesi için hassasiyet göstermeye çalıştıklarını vurguladı.
Daha önce görüşmeler güçlü bir şekilde devam ederken Yunanistan'ın olumsuz yaklaşımıyla durduğunu anımsatan Çelik, şunları kaydetti:
"Bunca yıl sonra görüşmeler başladı. Herkesin gündemi iyi değerlendirmesi ve gündeme katkı sağlaması beklenir. Müttefiklerimiz, dostlarımız Cumhurbaşkanımız ile görüştüklerinde Yunanistan ile olan pozitif gündemden memnun olduklarını söylüyorlar. Türkiye'nin bu gündeme katkı yapması gerektiğini söylüyorlar. Türkiye, bu gündeme yapabileceği en olumlu katkıyı yapıyor. Asıl müttefiklerimizin ve Avrupalı dostlarımızın Yunanistan'a telkinde bulunmaları gerekir. Yunanistan, bu radikal dil kullanımından vazgeçmelidir. Türk askeri Kıbrıs'ta işgal gücü değildir, barış gücüdür. Türk askerinin oradaki varlığı kalıcıdır, Türk askeri oradan çekilmeyecek. İşgal gücü olarak nitelendirilemez Türk askeri. Ne garantörlüğün modası geçti ne de Türk askerinin orada bulunmasının sebepleri ortadan kalktı. Doğu Akdeniz'deki gaz kaynaklarını bile paylaşmak istemeyen, KKTC'de kardeşlerimizle eşit iki egemen toplum olarak yaşamak istemeyen, eşit iki egemen devlet düşüncesine karşı çıkan bir yaklaşım bizzat Rum kesimi tarafından resmen ifade ediliyor."
Çelik, daha önce Doğu Akdeniz'deki gaz kaynaklarıyla ilgili problemin çözülmesi için bir mekanizma kurulmasını istediklerini ancak bunu kabul etmediklerini ifade etti.
Rum tarafı ve Yunan tarafının sürekli hiçbir şey vermeden her şeyi almak istediğini, Türk tarafının egemenlik haklarını gasbetmek istediğini, Türk tarafından toprak istediğini anlatan Çelik, şunları söyledi:
"Her seferinde Rum kesimi yüzünden müzakereler tıkanıyor. Onların maksimalist taleplerine rağmen. Asıl modası geçmiş olan bu döngüdür. Modası geçmiş olan bu şekilde masa kurulmasıdır. Artık bu şekilde masa kurulmasının ve bu mantıkla müzakere yapılmasının varacağı hiçbir yer yoktur. Artık iki devletli, iki eşit devlete dayanan müzakere modeli masaya gelmelidir ve bu ciddi bir şekilde müzakere edilmelidir. Bu açıklamalardan görüyoruz ki niyet orada barış sağlamak, bir arada yaşama modeli oluşturmak eşit iki egemen topluma dayalı bir model ortaya koymak değil. Buradaki maksat KKTC'yi gasbetmek. Bu ne KKTC ne de Türkiye Cumhuriyeti izin verecek. İstikşafi görüşmeler, kendi mantığı içinde devam edecek. Arzu ederiz ki Yunan tarafı daha olumlu açıklamalar yapsın, gerilimi, tansiyonu yükseltmek yerine daha pozitif yaklaşımlar içine girsin. Maalesef Miçotakis, Anastasiadis ile İsrail'e gitmeden önce yaptığı toplantıda maalesef bu şekilde bir açıklama içine girdi. Açıklamanın tamamını reddediyoruz."
(Sürecek)
Kaynak: