ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi, inşaat işçisinin yüksekten düşerek hayatını kaybettiği olaya ilişkin yargılamada, suçun niteliğini değiştirebilecek durumdaki iddialar dikkate alınmadan karar verilmesini etkili soruşturma yükümlülüğü bakımından yaşam hakkının ihlali saydı.
Bugünkü Resmi Gazete'de yer alan karara göre, Temmuz 2015'te Kayseri'de bir inşaatta çalışan işçi, yüksekten düşmesi sonrası hastaneye kaldırıldı. Burada bilinci kapalı olarak tedaviye alınan işçi, yaklaşık 2 ay sonra hayatını kaybetti.
Olaya ilişkin yürütülen soruşturma sonrası inşaatın sahibi hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan dava açıldı. Dava sürecinde ifadesi alınan işçinin kardeşi, kazanın kendisine haber verilmesinden sonra olay yerine gittiğini, olay yeri ile hastane arasında 100-200 metre mesafe bulunmasına rağmen bölgeye gittiğinde kardeşinin hastaneye yeni götürülmekte olduğunu söyledi. Ayrıca, kardeşinin sigortasız çalıştırıldığını, kaza sonrası sigortasının yapılması amacıyla başvurulduğunu ileri süren kardeş, bu durumun suçun niteliğinde değişiklik yaratacağını iddia etti.
Yargılama sonucu Kayseri 8. Asliye Ceza Mahkemesi, inşaatın sahibini 2 yıl 6 ay hapse mahkum etti, bu cezayı da adli para cezasına çevirdi.
Kararın kesinleşmesinin ardından hayatını kaybeden işçinin eşi, kaza sonrası eşinin sigorta girişinin yapıldığı ve hastaneye sevkinin kasıtlı olarak geciktirildiğini ileri sürerek, yaşam hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine başvuru yaptı.
Başvuruyu değerlendiren Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 17'nci maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğü bakımından ihlal edildiğine karar verdi. Ayrıca, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için karar örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesi kararlaştırıldı.
- Kararın gerekçesinden
Anayasa Mahkemesinin kararında, başvurunun, iddialarının yargılama aşamasında değerlendirilmediği gerekçesiyle yapıldığı ifade edildi.
Başvurucunun soruşturma aşamasında doktorlardan aldığı bilgi doğrultusunda bu iddiasını gündeme getirdiği aktarılan kararda, olayın, kolluk görevlilerinin tutanak ve raporlarına göre 16.30, inşaatta çalışan işçilere göre 16.00, işçinin kaldırıldığı hastanenin doktoru tarafından imza edilen tutanağa göre de 17.02'de gerçekleştiği tespitlerinin varlığı hatırlatıldı.
Hayatını kaybeden işçinin sosyal güvenlik kaydının ise olay günü saat 16.57'de yapıldığı kaydedilen kararda, başvurucunun ileri sürdüğü iddialar karşısında olay anının belirlenmesinin suçun nevini değiştirme ihtimalinin bulunduğuna işaret edildi.
Soruşturma ve kovuşturma süreci boyunca yargı makamlarınca işçinin hastaneye intikaline ilişkin gecikme iddiası karşısında iddia edilen hususlara yönelik bir değerlendirmede bulunulmadığı aktarılan kararda, "Bu anlamda yargı makamları, iddiaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının tespiti, zaman çizelgesinin belirlenmesi, sürecin tüm hatlarıyla aydınlatılması adına ilgili kurumlarla yazışma yapmamış, bilgi/belge talebinde bulunmamıştır." tespitine yer verildi.
Tespit edilen hususlar kapsamında yargı makamlarınca gerekli derinlikle sürecin yürütülmediği belirtilen kararda, şu ifadeler kullanıldı:
"İşçinin ölümünü tüm yönleriyle aydınlatabilecek ve ölüme neden olan olguların, kastın, ihmalin belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit eden yaşam hakkının sağladığı güvencelerin gerektirdiği derinlik ve ciddiyette bir soruşturmanın, kovuşturmanın yürütülmediği sonucuna varılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğü bakımından ihlal edildiğine karar vermiştir."
Kaynak: