İSTANBUL (AA) - MUSTAFA DALAA - Libya Devlet Yüksek Konseyi, üyelerinin çoğunluğunun da katılımıyla Tobruk'taki Temsilciler Meclisinin (TM), eski İçişleri Bakanı Fethi Başağa'yı başbakan olarak seçme tutumuna olumlu yaklaşırken, batı bölgesindeki halkın ve silahlı güçlerin yoğun baskı ve tepkisinden çekiniyor.
Libya'nın doğusunda yer alan Tobruk'taki Temsilciler Meclisi, 10 Şubat Perşembe günü eski İçişleri Bakanı Fethi Başağa'yı başbakan olarak seçti.
Başbakan Abdulhamid Dibeybe de 11 Şubat'ta yaptığı açıklamada görevinin başında olduğunu söyledi.
- Askeri güçlerden Dibeybe'ye destek
Dibeybe, 11 Şubat Cuma günü Trablus'un doğusunda yer alan kendisinin ve Başağa'nın da memleketi olan Misrata kentine giderek, burada yerel yönetimlerle ve bazı askeri yetkililerle görüşmeler gerçekleştirdi.
Gece geç vakitlerde ise Misrata'daki 21 tugaydan yazılı açıklama geldi. Ortak açıklamada Tobruk'taki Temsilciler Meclisinin Fethi Başağa'yı başbakan seçmesine tepki gösterilerek, "Temsilciler Meclisinin, siyasi ve anayasal sürece ilişkin tek başına hareket etmesinin kabul edilmediği" duyuruldu.
12 Şubat Cumartesi akşam saatlerinde ise ağır silahlı 200 civarında askeri araç Misrata'dan Trablus'a geldi. Şehitler Meydanı'nda kendilerini "Libya ordusu destek gücü" olarak tanıtan bir grup, Temsilciler Meclisinin Başağa'yı yeni başbakan seçme kararını kınadı.
- Mişri, net tutum sergilemedi
Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, 12 Şubat'taki açıklamasında yeni başbakan seçilmesiyle ilgili nihai bir tutum belirlemediklerini ve Konseyin bir sonraki oturumunda itirazları kabul edeceklerini bildirdi.
Devlet Yüksek Konseyinin 12 Şubat'ta TM'nin başbakan seçimini tartışmak üzere toplanması beklenirken, oturum "güvenlik nedeniyle" ertelendi. Bunun üzerine Mişri, Konseyin tutumunu açıklamak amacıyla sosyal medya hesabından bir konuşma yayımladı.
Mişri'nin konuşmasında vurguladığı en önemli nokta, Dibeybe hükümetinin görev süresinin 24 Aralık 2021'de dolduğu, bu tarihten itibaren yeni başbakan seçilinceye ya da Dibeybe'nin güvenoyuyla görevi yenileninceye dek söz konusu hükümetin "görev süresi dolan hükümete" dönüştüğünü belirtmesi oldu.
Ayrıca Mişri, TM ile Devlet Yüksek Konseyi arasında yol haritası üzerinde uzlaşı olduğunu belirtti.
Mişri'nin bu açıklamalarından Başağa'yı başbakan olarak tanıyacakları izlenimi çıksa da "yeni başbakan seçilmesiyle ilgili nihai bir tutum belirlemedikleri ve Konseyin bir sonraki oturumunda itirazları kabul edecekleri" yönündeki ifadeleriyle kendilerine manevra alanı bıraktı.
Devlet Yüksek Konseyinin tutumu üyelerinin çoğunluğunun da katılımıyla, TM'nin Fethi Başağa'yı başbakan olarak seçmesini destekliyor. Ancak Başağa'dan yana olan Konsey, batı bölgesindeki halkın ve Dibeybe'ye destek veren silahlı güçlerin yoğun baskısına maruz kalıyor.
Bu kamuoyu baskısı ve hatta askeri baskı, Devlet Yüksek Konseyini bu konudaki resmi ve nihai tutumunu açıklamadan önce temkinli olmaya sevk ediyor.
Dibeybe yanlısı askeri güçler, Muammer Kaddafi'nin devrildiği 17 Şubat devriminin yıl dönümünde geniş çaplı gösterilerle meydanlara çıkma çağrıları yaptı.
Başağa'yı tanıma konusunda Dibeybe'den yana açık bir kapı bırakan Konsey, yoğun halk baskısı ve Dibeybe yanlısı askeri güçlerin baskıları nedeniyle Başağa'dan yüz çevirebilir.
Dibeyde batı bölgelerinde yoğun halk desteği alırsa Konsey üyelerinin çoğu Başağa'yı desteklese de Konsey halkla doğrudan karşı karşıya gelip çatışmayacaktır.
- Mişri ile Dibeybe arasındaki görüş ayrılıkları
TM'nin seçtiği Başağa ve halihazırdaki Dibeybe ile iki başbakanı bulunan Libya'da meşruiyet çatışması yaşanıyor.
Bu bölünme 2021 öncesinde biri doğuda diğeri batıda iki hükümet bulunmasına benzese de iki durum arasındaki temel farklılıklar çeşitli sonuçlar doğurabilir.
Libya'nın batısında daha önce uluslararası alanda tanınan Ulusal Uzlaşı Hükümeti, doğusunda ise geçici hükümet faaliyet gösteriyordu.
Bu dönemde Başkanlık Konseyi başkanı ile Uzlaşı Hükümeti Başkanı aynıydı. Şu an ise Başkanlık Konseyi, hükümetten ayrı ve Başağa ile hükümetin lideri Dibeybe arasındaki meşruiyet savaşında tarafsız tutum sergiliyor.
Devlet Yüksek Konseyi ise eski dönemde Ulusal Uzlaşı Hükümeti'nin güçlü destekçisiydi. Bugünse Başbakan Dibeybe hükümetine destek konusunda çekimser tutum sergiliyor. Dahası resmen olmasa da Konsey Başkanı Mişri ile onlarca üye, Başağa'yı seçen TM'nin tutumundan yana.
Mişri ile Dibeybe arasında başbakanın seçimi konusunda anayasal görüş ayrılığı bulunuyor.
Dibeybe, cumhurbaşkanının -halihazırda bu makamın görevini Başkanlık Konseyi yürütüyor - görevlerini belirleyen Anayasa ilanına göre, başbakanı görevden alma ve yeni başbakan tayin etme hakkının 3 üyesiyle Başkanlık Konseyinde bulunduğunu belirtiyor.
Mişri ise siyasi uzlaşıya göre başbakan seçiminin TM ile Devlet Yüksek Konseyinin yetkileri arasında olduğunu ifade ediyor.
Yüksek Mahkeme'de Anayasa Dairesi'nin faaliyetlerinin askıya alınması gölgesinde, her kesim kendi tutumunda ısrarcı. Bu durum ülkede daha fazla bölünme ve ayrılıklara neden olacak.
Gelecek dönemde krizin çözülememesi ve gerginliğin azaltılamaması, parlamento koridorları ve diyalog masalarından taşan, sokaklarda protestolara ve güç gösterilerine varan ayrılıkların, silahlı çatışmalara dönüşmesi sonucunu doğurabilir.
Kaynak: