Uzun bir süredir toplum sağlığı açısından sosyal aktiviteler kısıtlanmış, insanlar kalabalık ve temas gerektiren mekanlardan uzak tutulmaya çalışılmıştır.
Normal hayata döndüğümüzde herkesin koşarak gidip özlem gidereceği mekanların başında ise ormanlar, mesire alanları, sahiller yani kısacası doğa ile baş başa kalınacak mekânlar geliyor.
Peki doğa bunu istiyor mu ?
Hayır.
Her piknik sonrasında yaktığı ateşi söndürmeden evine giden, küçük bir kıvılcım ile kül olan ağaçlar neden insanoğlunu özlesin ki?
Çoluk çocuk tüm aile keyifle hazırladıkları yiyecekleri afiyetle yedikten sonra tüm atıklarını çimlerin üstünde veya ağaçların dibinde bırakıyor ise,
Tüfeği eline alan ormanlara çıkıp sözde avcılık adı altında, herhangi bir izni olmadan önüne gelen hayvanı vurup öldürüyor ise,
Yaz tatillerinin vazgeçilmezi denizler de özgürce yüzen balıklar, deniz içinde yaşaması gereken canlılar yerine, insanoğlunun atıkları poşetler ayakkabılar, sigara izmaritleri veya daha bir çok çöpler yüzüyor ise doğa bizi neden özlesin?
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Bu yazdığım çok acı bir cümle aslında. İnsanoğlunun ne kadar gaddar, acımasız ve doğanın bize sunduklarına ne kadar saygısız olduğunu anlatıyor.
Her ne kadar açık havayı, piknik yapmayı, denizde yüzmeyi, sahillerde dolaşmayı veya bir ormanda günlerce kamp yapmayı çok özlesek de şu süreçte gördük ki doğa bizsiz daha mutlu.
Bunu da balinaların, denize giremeyen onları katledemeyen insanların olmamasını fırsat bilip masmavi sularda gösteri yapmasından, aylardır hiç bir ormanın yangın haberini duymamamızdan, doğanın kendini yenilemesi ile pek çok yeni güzelliklerin ortaya çıkmasından çok net bir şekilde anlıyoruz.
Nasıl ki insanoğlu kendine zarar veren bir mahlukat ile karşı karşıya kalsa tepki gösterir, ondan kaçar ve onunla karşılaşmamak için tüm tedbirleri alıyor ise doğa da şuan aynısını yapıyor.
Tam hafta sonu geldi hazır bu hafta da yasak yok hadi çoluk çocuk pikniğe gidelim diyoruz, şiddetli yağmur yağıyor. Biraz balık tutalım veya denize açılalım diyoruz rüzgar izin vermiyor, orman da kamp yapalım biraz şehirden uzak kafa dinleyelim diyoruz ama bilmiyoruz ki doğa da bizden yana kafa dinlemek istiyor.
Bunu ona biz yaptık.
Ben bu süreçte kıymetini anladığımız değerlerin başında görüyorum doğayı, yeşili, maviyi. Umarım gerçekten de öyle olur. Kaliteli bir yaşamın doğanın sana sundukları ile mümkün olduğunu anlamayıp veya anlamak istemeyip kendi kendimizin sonunu getirmeyiz umarım.
Güneşin yapraklarını okşadığı, masmavi suların kıyılara bıraktığı huzurlu sesini, çiçeklerin ruha dokunan kokularını ve bunun gibi daha nice güzelliklerin insanoğlun nefsinden önce, merhametine dokunması temennisiyle.