Son Dakika Haberler

Ömer Lütfi Ersöz

Ömer Lütfi Ersöz

​Başımıza gelen musibetler kendi ellerimizle işilediklerimiz yüzündendir.

31 Tuesday 2020
Bu dünyaya imtihan için gönderilmiş bulunmaktayız. İmtihanda olduğumuzu, hiçbir zaman unutmamalıyız. Yaptığımız her işten sorumlu olduğumuz gibi yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan da sorumlu olduğumuzu bilmeliyiz. İslâm’ın emrettiği bütün ibadetleri şuurlu olarak en güzel bir şekilde yaşamalıyız. Milletimizin, insanlığın huzur ve mutluluğa kavuşması için meşru ve helâl yollardan üretimimizi artırmak için daha çok çalışmalıyız. Helâl yollardan rızkımızı temin etmek için yaptığımız her meşru üretim için yaptığımız çalışmaların da bir ibadet olduğu hakikatini kavramalı, gelecek nesillerimize de kavratmalıyız. İnsanın yaratılıp dünyaya gönderilmesinin ana gayesi kulluk yapması içindir. Rol model Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in örnek hayatını çok iyi bilmeli, O’nun hak, batıl mücadelesini ne pahasına olursa olsun savunmalı ve yaşamalıyız.
Âyet-i Kerîmelerde: “Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder.” (Şûrâ Sûresi Âyet:30) Âyet-i Kerimede hitap edilenler, günahkâr Mü’minlerdir. Günahı olmayan Mü’minlerin başına gelen musibetlerin sebepleri ise onların sabretmeleri, ecirlerini arttırmaları içindir. “Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa ‘Bu Allah'tan’ derler; başlarına bir kötülük gelince de ‘Bu senden’ derler. ‘Hepsi Allah'tandır’ de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar!” “Sana gelen iyilik Allah'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter.” (Nisâ Sûresi Âyet:78-79)
Nisâ Sûresinin 78 ve 79. âyetleri ve bu minvaldeki âyet ve hadisler ile birlikte bütüncül değerlendirildiğinde, İslâm’ın hayır, şer, kaza ve kader mevzularındaki inanç ve düşüncesine ışık tuttuğu görülür. İnsanlar umumiyetle elde ettikleri başarı ve iyi neticeleri kendilerine (veya inananlar Allah’a) mal ederler. Felâket, kötülük ve başarısızlıkları ise yükleyecek birisini ararlar; kendilerini kınamak ve suçlamaktan kaçarlar. Halbuki her şeyi yaratan Allah’tır; her şey O’nun takdir ve kudreti ile var olur. Ancak Allah, hiçbir kimse için doğrudan doğruya felâkete, kötülüğe rıza göstermez; kulun işlediği her günah, suç işlemede, kötülükte bizzat kendi iradesi devreye girer ve Allah, kulu öyle istediği için, iradesini o yolda sarf ettiği için öyle yaratır. Şu halde kul kâsibdir; hak eder, murat eder, Allah hâlıktır; kulun iradesine göre yaratır. 
Yaptığım izahattan konu çok net anlaşılmış olmakla birlikte teşbihte hata olmaz diyerek; öğretmen öğrenci örneği ile de bu hususa açıklık getirmeye çalışalım: Öğretmen, bütün öğrencilerinin başarılı olması için çalışır, gayret eder. Ancak yapılan dünya imtihanlarında bazı öğrenciler 100 (yüz) tam puan alıp başarılı olurlarken bazıları daha az başarılı, bazıları başarısız, hatta bazıları imtihanda boş kağıt vererek 0 (sıfır) alırlar. Notları şeklen yazan öğretmendir fakat notu hak eden öğrencinin kendisidir. Allah (c.c.) kullarının razı olduğu işleri yapmasını emredip istemesine rağmen,  inkar edip yanlış yollara gidenlere de istediklerini yaratmaktadır. Allah (c.c.) kullarının kötülük yapmasını istemez, ikaz eder, ancak bütün uyarılara rağmen yanlışı haramı işlemek isteyenlere de zor kullanmaz, imtihan ettiği için isteyene istediğini yaratır. İradesini iyiden, güzelden, hayırlıdan yana kullananları ödüllendirir, kötü, çirkin ve zararlı olanları isteyip uygulayanları da imtihanın sonunda cezalandırır. Aslında iyilikler Allah(c.c.)’ın bir ikramıdır. Başımıza gelen kötülükler ise kendi nefsimizden ve kendi ellerimizle yaptıklarımızın yüzündendir. Bununla birlikte Allah (c.c.) günahlarımızın çoğunun affeder.Yeter ki bizler Allah (c.c.)’a hakiki kul olalım, emirlerini yapıp yasaklarından kaçınalım, günahlarımızdan dolayı pişman olup Nasuh tövbe’ler 
edelim o zaman gerçek kurtuluşa ereriz.
“Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” Bakara Sûresi âyet:216) 
Tercihlerimizi her zaman iyiden, güzelden yana, hak ve hakikat merkezli yapmak zorundayız. Tercihlerimiz hak ve hakikat merkezli olduğu ölçüde, Rabbimiz, mutlaka yardımını gönderecektir. İmtihan edildiğimizi hiçbir zaman unutmadan, Allah (c.c.) ‘a gerçek anlamda kulluk yapmalıyız.  “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat Sûresi âyet:56) “O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır.”(Mülk Sûresi âyet:2)  buyrulmuştur. 
Başıboş bırakılmadığımız dünya hayatımızı; her zaman ahlâklı, dürüst olarak, İslâm’a uygun yaşamalıyız. Ölüm, korku, açlık, mal azlığı, fakirlik, musibet, belâ, hastalık ve benzeri hususlar birer imtihandır. Bunlar dünya hayatının ayrılmaz parçalarıdır, hiç kimse bunlardan birisine yakalanmaktan kurtulamaz. Eninde sonunda, erken veya geç herkes ölecektir. İnanan akıllı kişi, başına gelen olumsuzluklara sabrederek, sahip olduğu imkânlara, nimetlere de şükrederek imtihan için gönderildiği bu dünya hayatını en güzel şekilde İslâm’a uygun olarak yaşamalıdır. Gerçek kurtuluşa ancak İslâm’ı, hayatımıza bütün alanlarda uygulamakla kavuşabileceğimizi unutmamalıyız. Bu dünya hayatına gönderilişimizin ana gayesi kulluktur. Bu dünya hayatında İmtihanda olduğumuzun Şuur ’unda olarak; ölmeden önce ölebilmeli, hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekerek yanlışlardan uzak durmalıyız. Kendimiz, ailemiz, sevdiklerimiz, Milletimiz ve bütün insanlık için faydalı olmak için çalışmalıyız. İslâm’a uygun bir hayat yaşayıp, bu dünya imtihanını kazanmamız duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.  

Yorumlar

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
  • HACI

    Aslında başlık hiç hoş değil. Başımıza gelen her işi işlediğimiz günahlara bağlamak hoş değil aslında adilde değil. Zira ençok sıkıntıyı Peygamberler çekmiştir haşa onların yaptıklarından dolayımı yoksa imtihanı? RABBİM dilerse kulun yaptığına göre verir dilerse imtihan için verir. Bu meselede dikkatli olmak gerek.

    • Cevapla
    • Begen (0)
    • Begenme (0)
  • Ali Ünalmış

    Hacı kardeş, dikkat etmemişsin demekki. Başlıktaki ifade ayet-i kerime olup yazının içeriğinde Ömer Lütfi bey "efradını cami, ağyarını mani" üslupla, konuyu kolayca anlayacağımız yazıyla izah etmiş. Ömer hocam Allah CC razı olsun..

    • Begen (0)
    • Begenme (0)
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
Türkçe العربية English