İSTANBUL (AA) - Kozmetoloji ve Dermatoloji Akademisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Server Serdaroğlu, kronik ürtikerin, 20-40 yaş arasında genç erişkinlerde ve özellikle kadınlarda erkeklere oranla 2 kat daha fazla görüldüğünü, Türkiye'de yaklaşık 900 bin kronik ürtiker hastası olduğunu bildirdi.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa (İÜ-C) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Başkanı da olan Serdaroğlu, 1 Ekim Dünya Ürtiker Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, derneğin Novartis iş birliğiyle ürtiker hastalığı hakkında toplumu bilgilendirmek ve farkındalık yaratmak üzere hayata geçirdiği "Ürtikerle Yaşama Sanatı" projesiyle dans, resim ve vücut boyama gibi sanatın çeşitli dallarıyla ürtiker hastalarının içinde bulunduğu zorlu yolculuğa dikkat çekildiğini anlattı.
Halk arasında "kurdeşen" olarak bilinen ürtikerin, toplumda sık görülen ve aniden ortaya çıkıp aynı gün içinde kendiliğinden kaybolabilen kaşıntılı, kabarık ve ödemli plaklarla karakterize bir cilt hastalığı olduğunu kaydeden Serdaroğlu, ürtikerin yaklaşık 6 haftadan daha kısa süren akut formları dışında yıllarca süren kronik formları da olduğuna işaret etti.
Prof. Dr. Serdaroğlu, akut ürtikerin çocuklarda daha sık görüldüğünü ve sıklıkla enfeksiyon, ilaç, gıda ve gıda katkı maddeleri sebebiyle geliştiğini anlattı.
İnsanların yaklaşık 5'te birinin hayatının bir döneminde akut ürtiker atağı geçirdiğini aktaran Serdaroğlu, "Kronik ürtiker, 20-40 yaş arasında genç erişkinlerde ve özellikle kadınlarda erkeklere oranla 2 kat daha fazla görülüyor. Türkiye'de yaklaşık 900 bin kronik ürtiker hastası olduğu belirtiliyor." ifadelerini kullandı.
- "Çeşitli fiziksel uyaranlar hastalığı tetikliyor"
Prof. Dr. Serdaroğlu, kronik ürtikerin, gözlemlenen tetikleyicilere göre kronik spontan ve kronik uyarılabilir olarak 2'ye ayrıldığına değinerek, şu bilgileri verdi:
"Kronik spontan ürtikerde, belirli bir tetikleyici olmaksızın belirtiler ortaya çıkarken, kronik uyarılabilir ürtikerde deriyi çizme, basınç uygulama, soğuk ya da sıcak teması, güneş ışınlarına maruz kalma ve egzersiz gibi çeşitli fiziksel uyaranlar hastalığı tetikliyor. Çeşitli ilaçlar, enfeksiyonlar, bazı hormon hastalıkları, stres ve besin katkı maddeleri gibi faktörler hastalığı ortaya çıkarabiliyor ya da alevlendirebiliyor. Bu faktörlerin tespit edilip müdahale edilmesi, hastalığın yatışmasını kolaylaştırıyor."
Ürtiker tedavisinin temelinin, sebeplerin ortadan kaldırılması ve belirtilerin kontrol altına alınması olduğunu belirten Serdaroğlu, kronik ürtiker tedavisinin uzun soluklu olduğunu belirterek, doğru tedavinin belirlenmesinin ve düzenli doktor kontrolünün ürtiker tedavisinde altın kural olduğunu vurguladı.
Özellikle kronik spontan ürtikerin hasta yaşam kalitesini belirgin şekilde olumsuz yönde etkilediğine dikkati çeken Serdaroğlu, hastalarda kaşıntı nedeniyle ortaya çıkan uyku düzensizliğinin yanı sıra dikkat eksikliği, halsizlik, sosyal yaşam ve iş başarısında azalmayla birlikte anksiyete gelişebileceğini kaydetti.
Prof. Dr. Serdaroğlu, ürtiker hastalarının çaresiz olmadıklarını ifade ederek, "1 Ekim Dünya Ürtiker Günü'nde farkındalığı artırmanın ve hastaları bilgilendirmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ürtiker hastaları aynı zamanda, bilgi eksikliğinden doğan yanlış anlaşılmalardan dolayı iş yaşamlarında ve sosyal hayatlarında rahatsız edici bakışlara ve davranışlara maruz kalabiliyor. Hastalıkla ilgili önyargıları yıkarak hastalarda ve toplumda bilinirliği artırmak hastalıkla mücadelede önemli bir basamak." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: