DİYARBAKIR (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'ne Kürt sorununu çözeceğiz diye bir madde de koyduk. Evet var olan bir sorun var, biz bu sorunu çözeceğiz." dedi.
Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezince (DİTAM) bir otelde "Tigris Diyalogları Türkiye'de Muhalefet ve CHP'nin Tutumu Toplantısı" düzenlendi. DİTAM Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Vural, toplantının açılışında, Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır ziyaretini memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.
Türkiye'de kutuplaşmaya son verilmesi gerektiğini dile getiren Vural, Kılıçdaroğlu'nun özellikle birkaç aydır yüzleşme konusunu Türkiye'nin gündemine soktuğunu kaydetti. Vural, "Çok iyi etti, Türkiye'nin gerçekten yüzleşmeye ihtiyacı var. Özellikle geçmişiyle yüzleşmesi lazım. Burada bir art niyet de taşımadan tarafların hoşgörü içerisinde bu helalleşmeyi yapması lazım. Genel Başkan'ın Türkiye'ye demokrasi gelecekse bunun yolu Diyarbakır'dan geçer söyleminin artık vücut bulması lazım." diye konuştu.
Mehmet Vural, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi operasyonlarına ilişkin, "Özellikle bu güneye ve Rojava'ya (Suriye'nin kuzeyi) yapılan askeri baskınların, askeri operasyonların artık son bulması gerekir diye düşünüyoruz çünkü bunlar artık normal bir terör operasyonu falan değil, bu artık biraz da bir halkı ezme operasyonudur." dedi.
Vural'ın ardından konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da Diyarbakır'da bulunmaktan son derece memnun olduğunu söyledi. Ekonomiye değinmek istediğini belirten Kılıçdaroğlu, sadece Diyarbakır'ın değil Şanlıurfa, Hakkari, Rize, İzmir, İstanbul'un da, aslında Türkiye'nin kan kaybettiğini söyledi. Kişi başına gelirin 12 bin dolardan 8 bin dolarlara kadar düştüğünü kaydeden Kılıçdaroğlu, kişinin yaşam düzeyindeki bir gelir düşüşünün kişinin, ailesinin ve toplumsal hayatta sorun yarattığını belirtti. Bu derin sorunu hep beraber yaşadıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Gelir kaybının nedeni nereden çıkıyor? Üretimsizlikten çıkıyor. Bunun en belirgin ölçüsü de tarım alanında giderek geriye düşmemizdir. Sanayi konusunda da ciddi sorunlar var. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanımız yaptığı açıklamada büyük sermaye ve beyin göçünden söz ediyor. Bu da enteresan. Son yıllarda özellikle 2017'den bu yana 120'ye yakın önemli şirket batıya göç ediyor. Diyarbakır'da durmuyor. Neden Diyarbakır'da durmuyor, neden burada üretim yapmaktan vazgeçiyor? Kredi bulamadıklarını söylüyorlar. 'Eğer şirketin merkezini batıya taşırsanız biz size o zaman kredi verebiliriz.' diyorlar. Bu da ciddi bir sorun. Demek bunun da üzerinde durmamız lazım. Sonuçta her şeyi çözebilirsiniz ama buradaki insanın karnını doyuramazsanız, daha sağlıklı, tutarlı bir tartışma zemini yaratamayız diye düşünüyorum."
- "Demokrasi yediden yetmişe hepimizin ortak alanı oluyor"
Anayasa değişiklikleri konusunda en samimi ve tutarlı davrananın CHP olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, anayasa değişiklikleri olduğu zaman ısrarla bunun yanlış olduğunu, bu sürecin Türkiye'yi farklı bir yere taşıyacağını defalarca söylediklerini ifade etti.
"Ama hayır, ama yetmez biz buna destek veriyoruz, eee destek verdiğiniz Türkiye'yi şu noktaya getirdi. Hesaplaşacaksak hep beraber hesaplaşmamız lazım. Demokrasi sadece benim için geçerli değil ki hepimiz için geçerli. Ekmeği olmayanlar, serveti olanlar demokrasiye muhtaçtır. O zaman demokrasi yediden yetmişe hepimizin ortak alanı oluyor." ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, ortak alanın ise güçlendirilmiş parlamenter sistemin temelinde demokrasiyi yeniden inşa etmek olduğunu kaydetti.
Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"6 siyasi parti, bazen yazıyorlar, televizyonlar söylüyor, gazeteler yazıyor, 'Altı benzemez nasıl bir araya geldi?' Geldik. 'Altı benzemez' biz altı siyasi parti. Altı siyasi partinin programları ayrı. Her şeyleri ayrı ama demokrasi konusunda ortak hedefimiz var bizim. Demokrasiyi getireceğiz diyoruz çünkü rahatsızlık sadece CHP'nin tabanında değil ki. Bütün partilerin tabanında AK Parti de dahil olmak üzere bir demokrasi beklentisi var. Bunun uzun süre devam etmeyeceği belli oluyor. Oy kaybından da belli oluyor zaten. Ona destek veren partinin de tabanında ciddi oy kaybı olduğunu görüyorsun. Demek ki demokrasi ortak payda kabul edersek mesafe alabiliriz."
Siyasi partilerin kapatılmaması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "'Benim Meclis'te çoğunluğum var, yargı da zaten benim emrimde, talimatı verdim, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı dava açtı, Anayasa Mahkemesine gönderdik, Anayasa Mahkemesindeki üyeleri de istediğim gibi değiştiririm, istediğim partiyi istediğim zaman kapatırım.' Bu demokrasi midir? Demokrasi değildir." ifadelerini kullandı.
- "Yargının bağımsız olmadığı yerde siz adaleti nasıl sağlayacaksınız?"
Bunlara karşı en sert tepkiyi gösterdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Anayasa Mahkemesi birilerinin babalarının çiftliği değildir. Öyle kullanamazlar. Yargı birilerinin her talimatını yerine getiren bir organ değildir, olmamak zorundadır. Yargı bağımsızlığını savunuyor muyuz, evet. Yargının bağımsız olmadığı yerde siz adaleti nasıl sağlayacaksınız? Hem yeri geldiği zaman güzel laflar edeceksiniz. Efendim devletin dini adalettir diyeceksiniz sonra geleceksiniz adaleti katledeceksiniz. Her şey benden sorulur, ben yaparım diyeceksiniz. Bu doğru değil."
Seçim barajını yüzde 3'e düşüreceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, AİHM kararlarının kesinlikle uygulanacağını, uygulamayanlar hakkında ne gerekiyorsa yapılacağını dile getirdi. Yüzleşme ve helalleşmenin siyasetteki var olan sorunları çözeceğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Roboski'de gençler öldürülürken tamam bunları geri getiremeyeceğiz ama burada bir hata var. O zaman bizim bu hata ile yüzleşmemiz lazım. Varsa telafi etmemiz lazım. En azından ailelerinden özür dilememiz lazım. Zaten yapacak başka bir şey yok." diye konuştu.
Toplumun kucaklaşmaya ihtiyacı olduğunu, hataların görülmesi ve hatalarla yüzleşilmesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, Diyarbakır hapishanelerinde işkence gören 5 kişiyle görüştüğünü, onların gözyaşları içerisinde yaşadıklarını anlattıklarını söyledi.
"İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannameleri"nin olduğunu, bir yüzyılın hesabını yapmaları gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, acısıyla, tatlısıyla bir yüzyılı bitirdiklerini, ikinci yüzyıla başladıklarını ancak ikinci yüzyıla başlarken geçen yüzyılın ayrıntılarını bir şekilde belleklerinin bir tarafında tutup aynı acıların yaşanmaması için ikinci yüzyıla daha güçlü bir şekilde başlamaları gerektiğini anlattı.
Kılıçdaroğlu, "İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesine Kürt sorununu çözeceğiz diye bir madde de koyduk. Evet var olan bir sorun var, biz bu sorunu çözeceğiz. Tabii bazıları böyle bir sorun yok diyor. Olmayabilir de onlara göre. Niye böyle bir sorun yok diyerek kısır bir tartışmanın için girmenin de mantığı yok. Böyle bir sorun var mı? Evet, sorunu yaşayan kim? Sorunu yaşayan evet böyle bir sorun var diyorsa hiç o sorunu yaşamayan birisi bunu anlayamaz zaten. Sizin bir sorun olup olmadığını bilmeniz için sorunu yaşayan kişiyi dinlemeniz lazım." ifadelerini kullandı.
Sorunları çözmek isteyen kişinin samimi ve dürüst olması, "Ben bu sorunu çözmek istiyorum." demesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Bu insanın gizli, kişisel bir ajandası olmayacak. Ben bunu yapayım, biraz oy toplarım, arkadan biz başka bir şey yaparız. Olmaz. Bunu yaparsanız olmaz. Millete açıklayamayacağı angajmanlar edinmeyecek. Samimi ve dürüst olacak ama gizli kapaklı angajmanlara da girmeyecek. Samimi ve dürüst olmanın özü budur. Çıkacak neyi nasıl yaptığını millete anlatacak. Süreç devam ederken hem parlamentonun hem milletin bilgilendirilmesi gerekiyor. Bir toplumsal destek gerekiyor bu sorunun çözümü konusunda. Bizim görüşümüz bu." dedi.
- "Emperyal güçlerin talepleri doğrultusunda bir dış politika sürdürmeyeceğiz"
Herkesin eşit ve özgür olması gerektiğini güçlendirilmiş parlamenter sistem deklarasyonunda açıkladıklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, herkesin bu ülkede eşit haklara sahip vatandaşlar olarak yaşaması gerektiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Sadece bölgedeki Kürtlerle değil bölgedeki Araplarla da Ezidilerle de diğer halklarla da bizim akrabalık ilişkilerimiz var. Dostluk ilişkilerimiz, tarihsel bağlarımız var. Dolayısıyla şunu da rahatlıkla söyleyebilirim en ufak bir endişem yok. 6 liderin üzerinde uzlaştığı temel konulardan birisi de bölgesel barışı sağlamaktır. Yani biz Suriye'yle de Irak'la da İran'la da herkesle barışacağız. Kavganın ne bize ne bu ülkelere hiçbir faydası yoktur. Emperyal güçlerin talepleri doğrultusunda bir dış politika sürdürmeyeceğiz. Hiçbir emperyal güç ateşi kendi eliyle tutmaz. Onun için maşa kullanır. Maşanın kim olduğunu üç aşağı beş yukarı hepiniz biliyorsunuz. Dolayısıyla biz emperyal güçlerin maşası olmayacağız, ülkemizin çıkarlarını savunacağız ve bu bölgede bütün halklarla barış içinde olacağız. Türkiye bu bölgenin en güçlü ülkesi. Ekonomik de kültürel de sosyal açıdan da en güçlü ülkesi. Dolayısıyla bu gücümüzü barış için kullanmalıyız. Beraber kullanmalıyız, beraber büyümeliyiz, ekonomik büyümemizi birlikte yapmalıyız. Doğu Akdeniz gazının da Türkiye üzerinden Avrupa'ya gitmesi için güzel projelerimiz var."
Daha sonra Kılıçdaroğlu, Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfına basına kapalı ziyaret gerçekleştirdi.
Kaynak: