İSTANBUL (AA) - İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat" davasında kumpas kurduğu gerekçesiyle 68 sanık hakkında 15 yıl ile 1375 yıl arasında değişen sürelerde hapis cezası istemiyle dava açıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan 1048 sayfalık iddianame, gönderildiği İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
Eski davanın asker sanıklarının da aralarında bulunduğu 87 kişinin "müşteki", Genelkurmay Başkanlığının ise "suç duyurusunda bulunan" olarak yer aldığı iddianamede, FETÖ ile ilgili birçok davada örgüt üyeleri veya yöneticileri oldukları gerekçesiyle yargılanan ve bazı dosyalarda hüküm giyen eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer, Erol Demirhan, Kazim Aksoy, Mutlu Ekizoğlu, Nazmi Ardıç, Ömer Köse, Tufan Ergüder ve Yurt Atayün'ün yanı sıra eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklandıktan sonra Silivri'ye götürüldüğü araçtaki görüntüsüyle gündeme gelen Gafur Ataç'ın da aralarında bulunduğu 68 kişi "şüpheli" olarak yer aldı.
Emniyet ve yargı teşkilatına sızdırılan FETÖ/PDY üyelerinin, "usulsüz izleme ve dinleme yapmak", "siyasi ve askeri casusluk", "gizli toplantıyı dinleyerek casusluk", "Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) insani yardım tırlarını aramak suretiyle casusluk yapmak", "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek ve yaymak", "fişleme yapmak", "örgüte arşiv oluşturmak", "şantaj için görüntü ve ses kaydı yayınlamak", "tehdit, baskı, yıldırma, zorlama, karalama", "sahte, hukuka aykırı delillerle soruşturma ve davalar açmak" gibi birçok yasa dışı faaliyete imza attıkları kaydedildi.
- "Algı ile perdelenen hakikatler ortaya çıkmıştır"
Örgüt üyelerince kurgulanan, sahte ihbar mektupları ve usulsüz dinlemelerle gerçeğe aykırı delillerle soruşturma ve davalar açıldığı belirtilen iddianamede, şunlar ifade edildi:
"Fetullahçı terör örgütlenmesi, 2006-2014 yıllarında emniyet birimleri ve yargıyı aynı anda kullanarak siyasiler, bürokratlar, kamu personeli, sivil topum kuruluşları ve Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik büyük operasyonlar gerçekleştirmiş, kamuoyunu etkileyen, ülkede gündem oluşturan, siyasi, sosyal ve ekonomik düzeni etkileyen soruşturma ve davalar yürütmüştür. Ancak 'asrın davası', 'asrın yolsuzluğu' gibi klişe etiketlerle sunulan ve algı ile perdelenen hakikatler ortaya çıkmış, sahte deliller üzerine kurulu bu davalar da beraat kararlarıyla sonuçlanmıştır."
İddianamede, 15 Temmuz darbe kalkışmasına kadar geçen son sürece bakıldığında FETÖ/PDY'nin nihai hedefe ulaşmak için Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile güç mücadelesine girdiği vurgulanarak, örgütün nihai hedefe ulaşmak amacıyla başlatılan eylemlerin ilk aşamasının Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, İzmir Askeri Casusluk, Tahşiye, Selam Tevhid, MİT, MİT tırları ve 17-25 Aralık gibi kurgu ve kumpas soruşturmalarla geçildiği kaydedildi.
- Müştekiler, kumpas kurulduğu yönünde şikayette bulundu
İddianamede, yürütülen bu soruşturmalar sonucunda kamuoyunda Ergenekon, Poyrazköy, Amirallere Suikast, Kafes Eylem Planı, ÇYDD/ÇEV, Oda TV, Balyoz, İstanbul Askeri Casusluk gibi isimlerle anılan kamu davalarının açıldığı hatırlatılan iddianamede, kamuoyunda "Poyrazköy Davası" olarak bilinen davada yargılanan bir kısım sanıkların kendilerine kumpas kurulduğunu belirterek suç duyurusunda bulunmaları üzerine soruşturma başlatıldığı anlatıldı.
İddianamede, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'nin bir taraftan TSK'nın içine sızma çalışmalarını sürdürürken bir taraftan da önceden yerleştirilen kadrolarını general ve amiral yapmak, TSK'nın üst yönetimini ele geçirmek için soruşturma ve davalar açtırdığına işaret edildi.
İddianamede, "Açılan soruşturma ve davalar ile bu örgütten olmayan albay, amiral ve general kadrosu tasfiye edilmiştir. Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk davaları, askeri kanada örgütün yerleştirilmesi için yapılmış kumpas soruşturma ve davalardır. Birçok general ve amiral ve diğer rütbeli asker tasfiye edilerek, yargı eliyle bertaraf edilerek yerine örgütün yetiştirdiği ve etkili yerlere getirmek üzere hazırladığı kişiler atanmıştır. " değerlendirmesine yer verildi.
- "İhbarı yaptığı iddia edilen şahıs ya da şahıslar tespit edilemedi"
İddianamede, Poyrazköy soruşturmalarına dayanak teşkil eden isimsiz ihbarların FETÖ/PDY içinde "Bilgi İşlem Mesulü (BİM)" olarak yer alan sivil şahıslar ya da doğrudan soruşturma işlemine katılan veya istihbari çalışmalarda görevli kolluk görevlilerince yapıldığı vurgulanarak, bu nedenle tüm araştırmalara rağmen söz konusu ihbarları yaptıkları öne sürülen şahıs ya da şahısların tespit edilemediği kaydedildi.
İddianamede, söz konusu soruşturmada ikamet aramalarına katılan, bilirkişi raporu ve tespit tutanakları düzenleyen personelin çoğunun ByLock programını kullanmış olmaları, bu kişilerin yine FETÖ/PDY'ye ilişkin farklı soruşturmalarda şüpheli olarak işlem görmeleri gibi hususlar dikkate alındığında, soruşturma ve kovuşturma makamında görev alan kişilerin FETÖ/PDY adına hareket ettikleri kanaatine ulaşıldığı belirtildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğüne gönderilen isimsiz veya gerçek olmayan isimler kullanılarak yapılan sahte ve gerçeğe aykırı e-posta ihbarlarıyla soruşturmaların başlatıldığı bilgisine yer verilen iddianamede, söz konusu ihbarların örgüt mensuplarınca hedeflenen amaçlara uygun olarak ve uygun zamanda yapıldığı anlatıldı.
İddianamede, kimi zaman devam eden soruşturmaların kuvvetlendirilmesi amacıyla soruşturmalardaki eksiklikler göz önüne alınarak yapılan ihbarların herhangi bir araştırma gerçekleştirilmeden işleme konulduğu, bunlara istinaden arama ve el koyma kararları veya iletişimin dinlemesi ve kayda alınmasına ilişkin tedbirlere başvurulduğunun görüldüğü belirtildi.
İddianamede, soruşturma kapsamında telefonu dinlenen müştekilerin üçüncü bir şahısla yaptıkları suç unsuru niteliği taşımayan görüşmelere dair raporların tanzim edildiği anlatılarak, bu şekilde soruşturmanın genişletilerek hedeflenen kişilerin de dahil edildikleri kaydedildi.
Sanıkların hukuka aykırı başlatılan ve ardışık devam eden, Poyrazköy olarak bilinen soruşturmalarda etkin şekilde görev aldıkları belirtilen iddianamede, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası çıkarılan KHK'ler kapsamında kamu görevinden ihraç edilen sanıkların silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısı içinde bulunarak üstlerinden aldıkları emir ve talimatlar doğrultusunda tahkikat işlemlerine ve öncesindeki hazırlık aşamalarına katıldıkları ifade edildi.
- "İstihbarat Şube Müdürlüğü adli bir birim gibi görev yaptı"
İddianamede, aynı döneme denk gelen Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, İstanbul askeri casusluk ve benzeri soruşturmalarda görev yapan İstanbul Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğü, İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Organize Şube Müdürlüğünde görevli pek çok emniyet müdürü, şube müdürü, emniyet amiri ve onlara bağlı alt kademedeki emniyet görevlileri hakkında "FETÖ/PDY üyesi olmak", "usulsüz dinleme yapma", "kamu görevlisinin belgede sahteciliği" gibi suçlardan davalar açıldığı belirtildi.
Sanıklardan Ali Fuat Yılmazer'in olay zamanı İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yaptığı ve "Ergenekon" isimli soruşturmalar kapsamında Poyrazköy ve ÇYDD/ÇEV olarak bilinen soruşturmalarda etkin şekilde çalıştığı kaydedilen iddianamede, Yılmazer'in soruşturmaların başlatılması ve bu amaçla gerekli operasyonel zeminin sağlanması için düzenlenen belgelerde imzasının bulunduğu anlatıldı.
İstihbarat Şube Müdürlüğünün adli bir birim gibi görev yaptığı, öte yandan soruşturma süreci sürerken de düzenlenen evrakla soruşturmanın seyrine etki ettiği bildirildi.
Yılmazer'in, televizyon programında algı oluşturacak ve soruşturmayı sahiplenecek şekilde beyanlarda bulunduğu ve FETÖ'nün hiyerarşik yapısı içinde yer alarak tahkikat işlemlerine ve öncesindeki hazırlık aşamalarına katıldığı vurgulanan iddianamede, rütbeli personel olarak görev yapan Yılmazer'in, maiyetindeki kolluk görevlilerini bu yönde sevk ve idare ettiğinin anlaşıldığı belirtildi.
Sanıklardan eski emniyet müdürleri Nazmi Ardıç, Yurt Atayün, Ömer Köse, Kazim Aksoy, Mutlu Ekizoğlu'nun hukuka aykırı başlatılan ve ardışık devam eden "Ergenekon" isimli soruşturmalar kapsamında Poyrazköy, Kafes Eylem Planı ve Amirallere Suikast olarak bilinen soruşturmalarda etkin şekilde görevler aldıkları vurgulandı.
- İstenen cezalar
İddianamede, 68 sanık hakkında "zincirleme kamu görevlisi yetkisiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal, kamu görevlisi nüfuzu, cebir ve hileyle hürriyeti kısıtlama, delil uydurarak iftira ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" gibi suçlardan ceza talebinde bulunuldu.
İddianamede, eski emniyet müdürü Ömer Köse'nin 11 kez "zincirleme kamu görevlisi yetkisiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal" suçundan 22 yıldan 66 yıla, 37 kez "kamu görevlisi nüfuzu, cebir ve hileyle hürriyeti kısıtlama" suçundan 222 yıldan 777 yıla, 86 kez "delil uydurarak iftira" suçundan 129 yıldan 516 yıla ve "zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" suçundan da 6 yıldan 16 yıla kadar olmak üzere toplam 379 yıldan 1375 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Benzer suçlardan eski emniyet müdürleri Kazim Aksoy'un 280 yıl 6 aydan 1012 yıla, Yurt Atayün'ün 223 yıl 6 aydan 1189 yıla ve Oğuzhan Ceylan'ın da 314 yıl 6 aydan 1155 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, sanıklardan Abdulkadir Bayat'a 181 yıl 6 aydan 664 yıla, Ahmet Davulcu'ya 126 yıldan 433 yıla, Ahmet Uğurlu'ya 153 yıldan 580 yıla, Bekir Peker'e 195 yıldan 739 yıla ve İsa Akyüz'e de 195 yıldan 739 yıla kadar hapis cezası verilmesi talep edildi.
İddianamede sanıklar Ali Ayan, Hüseyin Işıldak, Mehmet Özdemir, Mustafa Tezcan Alaç ve Salih Yılmazoğlu'nun "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan, Ufuk Yıldırım'ın ise "kamu görevlisi nüfuzu, cebir ve hileyle hürriyeti kısıtlama" suçundan 6 yıldan 21 yıla, 2 kez "delil uydurarak iftira" suçundan 3 yıldan 12 yıla ve "zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" suçundan da 6 yıldan 16 yıla kadar olmak üzere toplam 15 yıldan 49 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Kaynak: