ANKARA (AA) - Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İslam'a düşmanlık yapan tüm unsurlarla etkin mücadele ortaya koyabilmek için ortak akıl, kurumsal yapı ve stratejik iletişim yöntemine ihtiyaç olduğunu bildirdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının destek verdiği, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Diyanet İşleri Başkanlığı, Erciyes Üniversitesi ve Ankara Bilim Üniversitesince düzenlenen "2. Uluslararası Medya ve İslamofobi Forumu" ATO Congresium'da başladı.
Ali Erbaş, forumun açılışında yaptığı konuşmada, birtakım merkezlerin, kendi haksız düzenleri için tehdit olarak gördükleri İslam'ı ve Müslümanları her fırsatta itibarsızlaştırmaya çalıştığını belirterek, son dönemlerde bir endüstriye ve sistematik karalama kampanyasına dönüşen bu durumun İslam ve Müslümanlar hakkında yanlış yönlendirme ve önyargı oluşturmayı hedeflediğini dile getirdi.
Bu kara propagandanın medya vasıtasıyla daha da beslenerek Müslümanlara karşı tahammülsüzlüğe ve ırkçı saldırılara dönüştüğünü ifade eden Erbaş, şöyle konuştu:
"Son 200 yılda dünyada yaşanan tarifsiz acıların failleri tarafından huzur dini İslam'ın bir tehdit olarak gösterilmeye çalışılması, insaniyet adına gerçekten utanç verici ve trajik bir durumdur. Bu amaçla ortaya atılan İslamofobi kavramı ise esasen birilerinin zihin kodlarındaki İslam düşmanlığının bir başka yansımasıdır. İslamofobi, İslam'ı, şiddet ve terörü besleyen bir ideolojiden ibaret göstererek bunu suni bir korkuyla dünya kamuoyunda yaymak için çalışan hain ve karanlık bir projenin adıdır. İslam'ın korku kelimesiyle ilişkilendirilmesi, esasen ardında kirli çıkar ilişkileri ve ırkçılık barındıran bir anlayışın ifadesidir. İslam, kendisinden korkulan değil, bilakis korkuları izale eden bir dindir. Her insanın hayatını, onurunu ve hukukunu teminat altına alan bir hayat nizamıdır."
- "İslam'ı en güzel şekilde temsil ettiğimizde mesajını insanlığa ulaştırabiliriz"
İslam coğrafyasının işgal edilen bölgelerinde ortaya çıkan birtakım terör örgütlerinin İslam ile ilişkilendirilmesinin "tam anlamıyla bir çarpıtma ve İslam'a yapılmış açık bir bühtan" olduğunu dile getiren Erbaş, bu örgütlerin eylemlerinin İslam'a mal edilemeyeceğini vurguladı.
İslam'a karşı art niyetli ve ötekileştirici bir yaklaşımla karşı karşıya olduklarını bildiren Erbaş, "Bu noktada, Müslümanlar olarak bir temsil sorunu yaşadığımızın da altını çizmek isterim. Öz eleştiri de yapmamız lazım. Bizlere düşen, İslam'ı en güzel şekilde temsil etmek ve yöneltilen ithamları yaşantımızla, ahlakımızla, duruşumuzla tekzip etmektir. Ancak o zaman İslam'ın evrensel mesajını, ahlakını, ilke ve değerlerini insanlığa etkili bir şekilde ulaştırma imkanı bulabiliriz." dedi.
İslam hakkında oluşturulan olumsuz algı ve tasavvurun arka planında kitle iletişim araçları ve medyanın büyük payı bulunduğuna işaret eden Erbaş, medyanın, nesnellikten uzaklaştığında dini ve ideolojik saiklerle algı yönetiminin, nefret söyleminin ve alabildiğine itibar suikastının yapıldığı bir zemin haline geldiğine dikkati çekti.
İslam düşmanlığıyla mücadelede yeni medya gerçeğinin mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiğini belirten Erbaş, "İslam'ın hakikatlerini insanlığın idrakine sunmak ve İslam'a düşmanlık yapan tüm unsurlarla etkin mücadele ortaya koyabilmek için ortak bir akıl, kurumsal bir yapı ve stratejik bir iletişim yöntemine ihtiyaç olduğu aşikardır. Bu meyanda öncelikle söz konusu düşmanlığı oluşturan politik, ekonomik ve kültürel sebeplerin gerçekçi bir şekilde analiz edilmesi önem arz etmektedir. İslam karşıtlığının ve düşmanlığının bertaraf edilmesi, büyük oranda meselenin arka planının kavranması ve doğru bir mücadele yönteminin benimsenmesine bağlıdır." ifadelerini kullandı.
- "Dijital medyayı adeta bir nevi silah gibi kullanılabilmekte"
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin de İslam düşmanlığının dünyada, özellikle de Batı'da adeta kanser hücreleri gibi yayıldığını, bu nedenle İslamofobi ile mücadelenin kaçınılmaz hale geldiğini söyledi.
Şahin, Türkiye'nin dünyadaki İslam düşmanlığıyla mücadelede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde başı çektiğini belirtti.
"Müslümanlara yönelik ırkçılık, İslamofobi tanımıyla yumuşatılmak istense de gerçekte yapılan İslam düşmanlığıdır." değerlendirmesinde bulunan Şahin, bugün dünyada İslami değerlerin tehdit altında olduğunu dile getirdi.
Şahin, kendilerini medeniyetin sahibi olarak gören ülkelerin, bu çirkinliklere tepki göstermek yerine saldırıları cesaretlendirdiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Batı dünyasında ve özellikle Avrupa'da, İslam'a ve Müslümanlara yönelik olumsuz algı ve davranışların oluşturulmasında ve yaygınlaştırılmasında en büyük rolü medya oynuyor. Bugünün İslam düşmanı çevreleri, dijital alanı aktif kullanarak nefret, ırkçılık ve İslam düşmanlığını gündemlerinde tutuyor. İslam düşmanı zihinler gazete, dergi, radyo ve televizyon gibi geleneksel kitle iletişim araçlarının yanında dijital medyayı adeta bir nevi silah gibi kullanabilmektedir. İşte bu noktada Batı medyası karşısında İslam coğrafyasının medyası olarak bizlere çok hayati görevler düşüyor. İslam ile alakalı yanlış algılamaların önüne geçebilecek bir medya düzeni oluşturulması esastır."
2. Uluslararası Medya ve İslamofobi Forumu'nun açılışına, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz, TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, AA Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Özhan ve ilgili kurumların yöneticileri de katıldı.
Forum, yurt içi ve yurt dışından konukların katılımıyla gün boyu yapılan oturumlarla devam etti.
Kaynak: