İSTANBUL (AA) - Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, “Yıllardır zirve sonuçlarında, Türkiye'den aday ülke diye bahsetmeyen AB'de komisyonun son idari şema değişikliklerinde Türkiye'yi güney komşu kategorisinden Orta Doğu-Kuzey Afrika masasına almış olduğunu derin bir üzüntü ve tepkiyle karşılıyoruz.” dedi.
Kaslowski, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, “Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa” çalışmasının, TÜSİAD'ın geçmişinden ve birikimlerinden aldığı güç ve enerjiden yararlanarak gelecek için hazırladıkları bir yol haritası olduğunu belirtti.
Bu çalışmanın gelişmiş, saygın, adil ve çevreci bir Türkiye için toplumun istisnasız tüm kesimlerine yapılan, Türkiye'nin geleceğini beraber inşa etme çağrısı olduğunu ifade eden Kaslowski, şunları kaydetti:
“Bu çalışmaya, iki yıl önce, dünyada iktisadi büyüme yaklaşımlarının radikal olarak değişim gösterdiği bir dönemde başladık. Yeni, adil ve sürdürülebilir bir küresel denge arayışı sürüyordu. Böyle bir ortamda ülkemizin geleceğinin yeni bir anlayışla inşa edilmesi, yeni bir hikaye yazılması ihtiyacı olduğunu dile getirdik. Yaklaşık iki yıl yürütülen yoğun çalışma kapsamında, Türkiye'nin ve TÜSİAD'ın geçmiş birikimlerinden yararlanıldı. Kapsamlı analizler ve öneriler içeren bu rapor, güncel siyasi tartışmalar veya konjonktürel unsurlara değil, ilkelere dayanan, uzun vadeli bir perspektif ile hazırlandı. Bugün özeti sizlerle paylaşılan çalışmanı, tamamına geleceği ‘inşa.org' adresinden ulaşabilirsiniz.”
Kaslowski, 10 gün sonra Cumhuriyetin kuruluşunun 98. yıl dönümünün kutlanacağını aktararak, “100'üncü yıla da sadece iki sene kaldı. Bu toplantıda, geleceğe ışık tutmaya çalışacak olsak da geçen 98 yılın anlamı üzerine de bazı görüşlerimi de sizinle paylaşmak istiyorum. Zira geçmişlerinden ders alamayan, hatalarını, eksiklerini görmezden gelen ya da ellerindeki değerli unsurların kıymetini bilmeyen toplumlar ileriye dönük sıçramalarını asla gerçekleştiremezler.” diye konuştu.
Laikliğin din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olduğunu vurgulayan Kaslowski, laiklik ilkesini özümsememiş bir toplumda eşit vatandaşlık kavramının ve bilincinin yerleşmesinin çok zor olduğunu, vatandaşlık bilincinin olmadığı yerde ise modern ve demokratik bir toplumu kurmanın ve korumanın güçleştiğini söyledi.
- "Paris Anlaşması'nın kriterlerine bir an önce uyum sağlanmalı"
Simone Kaslowski, modern ve demokratik bir toplumun yapı taşlarından birisinin de kadınların her alanda var olması olduğuna işaret ederek, “Kadınların toplumsal hayata katılmaları, tüm beceri ve enerjileriyle toplumun ilerlemesine ve değerlerini oluşturmaya katkıda bulunmaları ise ancak laik bir ortamda gerçekleşebilir. Geçmişin başarılarıyla gurur duymalıyız. Ancak bunların ışık hızıyla değişen bir dünyada yeterli olmayacağını da görmeliyiz.” şeklinde konuştu.
Mecliste onaylanmasından büyük memnuniyet duydukları Paris Anlaşması'nın kriterlerine bir an önce uyum sağlanması gerektiğini belirten Kaslowski, “Yoksa çölleşme ve diğer çevresel tehditler ile baş edemeyiz.” dedi.
Kaslowski, çoraklaşmanın her anlamda vahim sonuçlarının yaşandığını ifade ederek, “En becerikli, eğitimli, yetenekli, hayalleri olan gençlerimiz, gözbebeklerimiz istikbali başka ülkelerde arıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Raporun ısrarla vurguladığı insani gelişme ve yetkinleşme, bilim, teknoloji ve inovasyon, siyasal, ekonomik, toplumsal kurumlar ve kuralları ön plana çıkaracak bir seferberlik içine girilmesi gerektiğini kaydeden Kaslowski, “Bu çalışmada yer verdiğimiz 105 ülkeyi kapsayan ekonometrik analiz şunu gösteriyor; insani gelişim, bilim-teknoloji ve kurumlarda kendimizi OECD ortalamasına çıkarmak için gereken adımları atabilirsek, 20 yıl içinde kişi başı millî gelirimizi mevcut seviyesinin 3 katından fazla olan 30 bin dolar seviyesine yükseltebileceğiz.” diye konuştu.
Kaslowski, hedeflerinin sadece zenginlik olmadığını, söz konusu üç alanda büyük ilerlemeler kaydederek, gelişmiş, saygın, adil ve çevreci bir Türkiye'yi birlikte inşa etmek olacağını dile getirdi.
Simone Kaslowski, eşitsizliklerin giderilmesi ve insanın çağın gerektirdiği yetkinlikleri kazanması için eğitim kalitesine yatırım yapmanın bir öncelik haline getirilmediği taktirde, dünyada ön sıralarda yer alınamayacağını belirtti.
Yeni güç dağılımında iş bölümünde çağa ayak uyduran ülkelerin öne çıkacağını vurgulayan Kaslowski, “Bizim gelecek nesillere sorumluluğumuz, ülkemizi bu kritik kavşakta dünya ile aynı dalga boyunda tutmak ve o şekilde ilerletmektir. Dünyadan kopuşun maliyeti hayli yüksek ve hasarı geri döndürülemez olacaktır.” dedi.
TÜSİAD Başkanı Kaslowski, devletin ve kurumların tüm işlemlerinde hukukla bağlı olması, yargı bağımsızlığının sağlanması, tüm hak ve özgürlüklerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarında güçlendirilmesi, her bireyin her düzeyde etkin hak arama imkanına sahip olabilmesinin elzem olduğunu dile getirdi.
Avrupa Konseyi'nde hukuk ve demokrasi standardı sorgulanan bir ülke olmaktan çıkılması gerektiğini ifade eden Kaslowski, şunları kaydetti:
“Adil yargılanma hakkının gereklerini, sanık kim ve suç ne olursa olsun harfiyen uygulamalıyız. Aksi taktirde adalete güven duygusu onarılmaz yaralar almaktadır. Çoğulcu demokrasi ve kuvvetler ayrılığının güçlendirilmesi, şeffaf, hesap verebilir bir kamu yönetimi, denetleyici ve düzenleyici kurumların özerkliği, bizi kurumsuzlaşma girdabından koruyacaktır. Kurumsuzlaşma Türkiye'nin cezbedebileceği ve ihtiyaç duyduğu yatırım sermayesinin gelmemesinin sebeplerinden biridir. Kurumsuzlaşma ülkemizin en hayati dış ilişkilerinde erime, hatta kopmalar ile sonuçlanmaktadır.
Yıllardır zirve sonuçlarında, Türkiye'den aday ülke diye bahsetmeyen AB'de komisyonun son idari şema değişikliklerinde Türkiye'yi güney komşu kategorisinden Orta Doğu-Kuzey Afrika masasına almış olduğunu derin bir üzüntü ve tepkiyle karşılıyoruz. Sığınmacılara karşı tampon bölge anlayışını temel alan alışveriş ilişkisindeki ilkesizlik ve güvensizlik hiçbir tarafın çıkarına değildir. Türkiye'nin geleceğinde, bu ilişkilerin üzerinde yükseleceği zeminin de entegrasyon hedefiyle yeniden müzakere edilmesi gerekecektir. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerle ilişkilerde de gündelik iniş çıkışlardan uzak, uzun vadeli bir stratejik perspektif için ülkemizin kurumsal ve tarihsel birikimine fazlasıyla ihtiyaç vardır.”
- “Gençlik çalıştaylarıyla Türkiye'nin geleceğinin inşasında gençlerin fikirlerini alacağız”
Simone Kaslowski, geleceğin ekonomisinde çevreci hassasiyetlerin ve ilkelerin üretim biçimlerini, tüketici tercihlerini, ticaretin yönünü belirleyeceğini belirterek, “Bu durumda her alanda hem gelir ve fırsat eşitliğini, hem de çevresel sürdürülebilirliği sağlayıcı kurumsal mekanizmaların en etkin şekilde hayata geçirilmesine ihtiyaç duyuyoruz.” dedi.
Bilim, teknoloji ve inovasyonda ciddi ilerlemeler sağlayacak programları hazırlamak, düşünce kalıplarını buna göre yeniden şekillendirmenin önemli bir hedefleri olduğunu aktaran Kaslowski, şunları kaydetti:
“Bu, aynı zamanda genç nesillere umut aşılamak, onların geleceğe güvenle bakmalarını, geleceklerini kendi ülkelerinde kurabileceklerine dair inançlarını perçinlemek açısından da önem taşıyor. Bu konuda topyekûn bir seferberliğe ihtiyacımız olduğuna inanıyoruz. İş dünyamız da raporda tanımlanan yeni dünya içinde kayda değer bir yer bulmak istiyorsa kendi çabalarını artırmalı, toplumsal enerjiyi harekete geçirecek bir vizyonu da toplumla paylaşabilmelidir. Bu gündemi, hedeflere ulaşamamanın maliyetini toplumun tüm kesimlerine anlatmak da, iş dünyamızın sorumluluğu olmalıdır.”
Kaslowski, “TÜSİAD olarak kuruluşumuzun 50. yılında, içinde bulunduğumuz koşulların nedenleri ne olursa olsun, ülke olarak birikimlerimizin bizi ekonomik ve toplumsal olarak çok daha iyi seviyelere getirebileceğine inanıyoruz. Ortak geleceğimizi, kimseyi geride bırakmadan inşa etmek için toplumsal dayanışmaya ve iş birliğine ihtiyacımız var.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren her konuda en başta gençlerin söz sahibi olması gerektiğini, raporu gençlerle buluşturacaklarını anlatan Kaslowski, ülkenin her bölgesinden katılımla gerçekleştirecekleri gençlik çalıştaylarıyla Türkiye'nin geleceğinin inşasında gençlerin fikirlerini alacaklarını dile getirdi.
Kaynak: