İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Yurtdışı Faaliyetler Dairesi Başkanı Furkan Karayaka, 2020 yılında 600 milyon doların üzerinde bir kimya uluslararası doğrudan yatırım girişi gerçekleştiğini belirterek, "Bu rakamın 2019 yılında 1 milyar doların üzerinde olduğunu görüyoruz. Yani 10 yılda kimya sektöründe 10 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım girişinden bahsedebiliriz." dedi.
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği'nin (İKMİB) 17'nci dönem başkanlığını yürüttüğü Kimya Sektör Platformu (KSP) bünyesinde iki yılda bir yapılan “Türkiye Kimya Sektör Şurası” video konferans yöntemiyle gerçekleştirildi.
Şura kapsamındaki “Türkiye Kimya Sanayinin Yatırım İhtiyacı” panelinde konuşan Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Yurtdışı Faaliyetler Dairesi Başkanı Karayaka, Yatırım Ofisi'nin faaliyet ve görevlerine ilişkin bilgi verdi.
Karayaka, uluslararası firmaların yanı sıra yerli firmalara da destek sunduklarını ifade ederek, yatırım projesi olan şirketler için kapılarının her zaman açık olduğunu söyledi.
Yatırım çekmek için birçok sektörü stratejik olarak önceliklendirdiklerini anlatan Karayaka, şunları kaydetti:
“2002 yılında 1,7 milyar dolar kimya uluslararası doğrudan yatırım stoku olan Türkiye'nin 2019 yılına gelindiğinde kimya uluslararası doğrudan yatırım stokunun 11 milyar dolar seviyesine yükseldiğini görmekteyiz. 2020 yılında 600 milyon doların üzerinde bir kimya uluslararası doğrudan yatırım girişi gerçekleşmiştir. Bu rakamın 2019 yılında 1 milyar doların üzerinde olduğunu görüyoruz. Yani 10 yılda kimya sektöründe 10 milyar dolar bir uluslararası doğrudan yatırım girişinden bahsedebiliriz. Son 10 yılda yıllık ortalama yaklaşık 1 milyar dolar kimya sektörünün yatırım çektiğini de söyleyebiliriz.”
- “Türkiye bölgede güçlü bir endüstriyel merkez”
Karayaka, dünyada uluslararası doğrudan yatırımlara bakıldığında son 10 yılda yıllık ortalama 1,6 trilyon dolarlık bir pasta olduğuna işaret ederek, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler bu pastadan pay alabilmek için çalıştığını söyledi.
Artık gelişmekte olan ülkelerin de uluslararası doğrudan yatırımların kaynağı olduğuna dikkati çeken Karayaka, Türkiye'nin yerli firmalarının küresel değer zincirine entegrasyonu ve rekabet gücünün artmasının önemini vurguladı.
Karayaka, dünya kimya sektöründe uluslararası doğrudan yatırımlara bakıldığında ortalama 120 milyar dolarlık pastanın söz konusu olduğunu, bunların birçoğunun doğal kaynakları olan ülkelere gittiğini, bunun dışında yapılan yatırımlardan Türkiye'nin olabildiğince pay kapmaya çalıştığını anlattı.
Türkiye'nin bölgede güçlü bir endüstriyel merkez olduğunu ifade eden Karayaka, “Son yıllardaki rakamlara bakıldığında hem sıfırdan yatırımlarda hem de satın alma ve birleşmelerde adet ve değer olarak artış söz konusu.” dedi.
Karayaka, 2007-2020 yılları arasında 78 adet şirket birleşme ve satın alma işlemi gerçekleştiğini aktararak, "Tabii burada sadece yurt dışı kaynaklı firmaların yerli firmaları satın alması işlemlerinden bahsediyoruz. Eğer ki yerli yabancı ayırt etmeksizin tüm kimya işlemlerine bakarsak bu rakam çok daha yukarılara çıkmaktadır." değerlendirmesinde bulundu
- “183 bin Ar-Ge personeline erişmiş durumdayız”
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır ise Türkiye'nin son 20 yılda araştırma, geliştirme ve yenilik kapasitesi anlamında çok büyük bir altyapı oluşturduğunu belirterek, 80'e yakın teknoparkın bulunduğunu, buradaki 6 binden fazla şirketin Ar-Ge odaklı çalışmalar gerçekleştirdiğini, 1.600'ün üzerinde Ar-Ge ve tasarım merkezinin bulunduğunu dile getirdi.
Toplamda 183 bin Ar-Ge personeline erişilmiş durumda olunduğunu aktaran Kacır, “Teknoparklarımızda tamamlanan 40 bine yakın Ar-Ge projesi, şu anda sürdürülen 10 binden fazla Ar-Ge çalışması var. Yüksek teknoloji alanındaki yıllık ihracatımız 6 milyar dolara yaklaştı. Aslında kurduğumuz bu ekosistem, altyapı ve kapasite sonuçlarını göstermeye başladı.” diye konuştu.
Kacır, 2000'li yılların başında bütün ülkede yapılan patent başvurusu sayısının 400'ün altında olduğuna işaret ederek, 2018, 2019'lara gelindiğinde bu sayının 7 bine yaklaştığını söyledi.
2005'te Ar-Ge'ye milli gelirden ayrılan payın binde 5'ler seviyesinde olduğunu anımsatan Kacır, 2018, 2019'lara gelindiğinde bu oranın yüzde 1 çıtasını aşmaya başladığını kaydetti.
Kacır, Ar-Ge harcamalarında özel sektör payının 2005 yılında yüzde 34'ler seviyesinde olduğuna, 2019 yılında yüzde 64'e çıktığına dikkati çekti.
Milli Teknoloji Hamlesi hakkında bilgi veren Kacır, kritik teknolojilerin yerli ve milli olarak geliştirilmesinin önemini vurguladı.
Kaynak: