ANKARA (AA) - Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, projeksiyonlara göre Türkiye'de elektrikli araçların 2030 yılında yüzde 35 pazar payına ulaşacağını belirterek, "Toplam elektrikli araç stokumuz da yaklaşık 2,5 milyon olacak." dedi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı'nın mobilite çağrısı kapsamında desteklenen projelere yönelik tanıtım ve bilgilendirme toplantısı çevrim içi ortamda gerçekleştirildi.
Kacır, burada yaptığı konuşmada, gelecek dönem için hedeflerinin "üretim ekosistemi ve teknoloji tedarikçileri arasındaki etkileşimini artırmak" olduğunu söyledi.
Türkiye'yi katma değerli üretimin adresi haline getirmek için hız kesmeden çalıştıklarını belirten Kacır, gelecek vizyonunu şekillendirecek önemli dönüşümlerden birinin de ihracatın lokomotifi olan "mobilite" sektöründe yaşandığını bildirdi. Kacır, bu dönüşüm sürecinde özellikle otomotiv sektöründe yeni bir çağın ayak seslerinin duyulduğunu ifade ederek, "2035'e kadar yıllık yaklaşık yüzde 3 kar artışı beklenen sektörde, kar artışının temelde paylaşımlı mobilite ve dijital hizmetler gibi yeni kar havuzlarının genişlemesi yoluyla oluşacağını öngörüyoruz." dedi.
- "Otomotiv sektöründe ayakta kalabilmek, dönüşümü yakalamayı gerektirecek"
Yeni kar havuzları genişlerken araç satışı, satış sonrası servis ve sigorta gibi klasik kar havuzlarında ise daralma olacağına dikkati çeken Kacır, sektörde ayakta kalabilmenin bu dönüşümü yakalamayı gerektireceğini anlattı.
Kacır, yaşanan dönüşümle tamamen sürücünün kontrolünde olan otomobillere, içten yanmalı motor üretimi, satışı, yedek parça ve servisine dayanan iş modellerine veda edileceği bilgisini vererek, "Bunların yerine, ekosistemin parçası otonom otomobiller, paylaşımlı araçlarla kısalan araç ömürleri ve artan kilometreler, yeni nesil elektrikli araçlara 10 yılda 300 milyar dolar yatırım yapacak üreticiler, otomobil satışından çok bağlantılı hizmetlere dayanan iş modelleriyle karşılaşacağız." diye konuştu.
- "Otomobillerimiz yürüyen yazılımlar haline gelecek"
Kacır, araçların yapılarının da değişime uğrayacağına işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:
"Günümüzde araç elektroniğinin ve yazılımının araç maliyeti üzerindeki payı yüzde 40 düzeyine kadar yükseldi fakat bu düzey 2030'lu yıllara geldiğimizde daha da artacak, yüzde 60'ları aşacak. Otomobillerimiz adeta yürüyen yazılımlar haline gelecek. Biz bu dönüşümün ülkemizdeki pazarı dönüştüreceğini biliyoruz. Yaptığımız projeksiyonlara göre, ülkemizde elektrikli araçlar 2030 yılında yüzde 35 pazar payına ulaşacak. Toplam elektrikli araç stokumuz da yaklaşık 2,5 milyon olacak."
Bu dönüşümü tetikleyen unsurlara da değinen Kacır, artan çevre bilincinin bunlardan biri olduğunu söyledi.
Kacır, batarya üretim maliyetlerinin azalması ve menzilin uzamasıyla elektrikli araçlarla içten yanmalı motora sahip araçların toplam sahiplik maliyetlerinin birbirine yaklaştığını, hatta bazı uygulamalarda elektrikli araçların bu açıdan daha avantajlı hale geldiğini anlattı.
- "Maliyet avantajlı bir üretim için temel unsur batarya yatırımı"
Türkiye'yi yeni nesil araç teknolojilerinde lider haline getirmeyi hedeflediklerini vurgulayan Kacır, TOGG Yerli Otomobil Projesi'nin doğuştan elektrikli otomobil olarak hayata geçtiğini hatırlattı.
Kacır, her şeyin planlar dahilinde ilerlediğini ifade ederek, "Bu yılın sonunda banttan inecek olan yerli elektrikli otomobillerimizi 2023'ün başında hep birlikte yollarda görüyor olacağız." dedi.
Yeni mobiliteye geçiş sürecinde uluslararası yatırımcıların ilgisinin de artarak devam ettiğini belirten Kacır, elektrikli araç üretiminde maliyet avantajlı bir üretim için temel unsurun batarya yatırımını da gerçekleştirmek olduğunu söyledi.
Kacır, bu noktada, TOGG ile dünya devi FARASİS'in bir araya geldiğini anımsatarak, "20 GWh'lik pil yatırımına yakın zamanda Gemlik'te başlandı. Yine ASPİLSAN'ın batarya yatırımına ülkemizde devam ediliyor. Başkaca batarya yatırımlarının gerçekleşmesi adına da özel sektörümüzle yakın bir iletişim, iş birliği halindeyiz." diye konuştu.
"Hedefimiz, yol haritasıyla birlikte mobilite sektörlerimizin küresel değer zincirinde rekabetçiliğini yükseltmek." diyen Kacır, orta-yüksek ve yüksek teknolojilerde yeni ürün ve çözümler çıkararak bu alanda araştırmacı, girişimci ve yatırımcılar için bir cazibe merkezi olmayı amaçladıklarını dile getirdi.
- "31 projemiz toplam 500 milyon dolar proje büyüklüğüne sahip"
Kacır, Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı kapsamında, Türkiye'nin cari açık verdiği ya da bugün Ar-Ge ve yatırım süreçleri gerçekleştirilemezse 5-10 yıl içinde yüksek düzeyde cari açık verme riskinin olduğu 919 ürün ve öncelikli teknoloji alanlarını kamuoyuyla paylaştıklarını bildirdi.
2020'de makine sektöründe programın pilot uygulamasını hayata geçirdiklerini ve 20 proje için destek kararı aldıklarını anımsatan Kacır, bu projelerin faaliyete geçmesiyle 5 yıllık dönemde yaklaşık 1 milyar dolar düzeyinde katma değer sağlamasını beklediklerini kaydetti.
"Otonom ve Yarı-Otonom Konsept Araçlar", "Sürücü Destek ve Güvenlik Teknolojileri", "Batarya ve Enerji Yönetim Teknolojileri", "İleri Malzeme Teknolojileri" ve "Yeni Nesil İleri Kablosuz ve Mobil Teknolojiler" başlıklarında yenilikçi teknoloji alanlarını destek kapsamına aldıkları bilgisini veren Kacır, şöyle devam etti:
"Çağrı kapsamında da değerlendirme süreçlerini büyük ölçüde tamamladık. Komite değerlendirme süreci yürütülen 104 projeden 102'si için karar almış durumdayız. 102 projeden 31'i için kabul, 25'i için revizyon kararı verdik. Kabul edilen 31 projemiz toplam 500 milyon dolar proje büyüklüğüne sahip. Destek kararı verilen 31 proje kapsamında pek çok yenilikçi ürün ve teknoloji geliştirilecek."
Kacır, bu kapsamda ülkeye kazandırılması hedeflenen yatırımlara ilişkin şu bilgiyi verdi:
"İleri sürüş destek sistemi, gelişmiş sürücü asistan sistemi, lidar, elektrikli otomobil, otonom taşıtlar, batarya taşıyıcı sistemi, araç hafifletmeye yönelik malzeme teknolojileri, akıllı kamera sistemleri ve çok amaçlı kameralar, hava taşıtları için aksam ve parçalar, kara taşıtları için aks sistemi, fren sistemi, hava yastıkları ve diğer çeşitli kara taşıt aksamları gibi katma değeri yüksek kritik ürün ve teknolojilere yönelik yatırımları hep birlikte Türkiye'mize kazandıracağız. Teknoloji tüketen değil, üreten ülke olma hedefimize bir adım daha yaklaşacağız."
- "Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi cari açık meselesini gündemden çıkarabilir"
Kacır, yakın zamanda da mobilite çağrısını takip eden üretimde yapısal dönüşüm, sağlık ve kimya ürünleri dijital dönüşüm çağrısı kapsamında başvuran projelere ilişkin değerlendirmeleri de duyuracaklarını aktardı.
Türkiye'nin Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı'nı 5-10 yıl ısrarla gerçekleştirmeyi başarması durumunda, 2023 ötesi hedeflere ve ülkeyi çok daha ileri noktalara taşıyacak işlere imza atacağını vurgulayan Kacır, şunları kaydetti:
"Bu program kapsamında öncelikle ürün listesinde bulunan ürünlere ilişkin yıllık yaklaşık 60 milyar dolar düzeyinde ithalatımız, 51 milyar dolar düzeyinde cari açığımız var. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı cari açık meselesini ülkemizin gündeminden kalıcı olarak çıkaracak önemli yapısal adımlardan biri."
Kacır'ın konuşmasının ardından desteklenen projelerin tanıtım sunumları gerçekleştirildi.
Kaynak: