İSTANBUL (AA) - Yılın ilk ayında 1,4 milyar dolar ihracata imza atan Türk makine sektörü, 2021'de 20 milyar dolar ihracat yapmayı hedefliyor.
Makine İhracatçıları Birliğinden (MAİB) yapılan açıklamaya göre, dünya genelinde makine fiyatlarında yaşanan artış, Türkiye'nin makine ihracatına da olumlu yansıdı.
Geçen ay ihraç ettiği makinelerin miktarı geçen yıla göre yüzde 0,4 artan Türkiye'nin makine ihracat gelirleri yüzde 3,8 yükseliş kaydetti. 1,4 milyar dolar makine ihraç ettiği ocakta ana pazarlarının büyük bölümünde pozitife geçmeyi başaran Türk makine sektörü, sadece ABD ve Rusya'da kısmi daralmalar yaşadı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen MAİB Başkanı Kutlu Karavelioğlu, kış aylarında alınan tedbirlerin ve aşı faaliyetlerinin çok yakında küresel bir canlanmayı beraberinde getirmesini beklediklerini aktararak, şunları kaydetti:
"Satın alma gücü yüksek ülkelerden başlayarak salgın sürecinde ertelenen tüketim ihtiyaçlarının hızla giderilmesi için bahar aylarında talebin güçleneceği kanısı hakim hale geldi. Bu durumun yatırım veya tüketim malı üreten tüm sektörlere doğrudan etkisi olacaktır. Geçen yıl ocak ayında yüzde 7 artış sağlamıştık. Bu yıl ocak ayını yüzde 3,8 artışla kapadık. Kısacası biz bu artışı baz etkisi olmaksızın sağladık."
Mart ayından itibaren karşılaştırmalı tüm verilerde iyileşmelerin başlayacağını vurgulayan Karavelioğlu, geçen yıl ikinci çeyrekteki kayıplara rağmen 2020'yi serbest bölgelerden yapılanlarla birlikte 18,5 milyar dolar ihracatla kapattıklarını bildirdi.
Karavelioğlu, "Karantinanın tekrar gündeme gelmeyeceği, tedarik ve müşteri tarafında da geçen yıla benzer kapanmaların olmayacağı inancıyla bu yıl 20 milyar dolar makine ihracatı yapmayı hedefliyoruz. Sektörün dijital dönüşümde hamleler yaparak değerlendirdiği bu sıkıntılı dönemin sonunda, nihayet dikkatimizi AB'nin yeni yeşil-dijital sanayi dönüşümüne uygun iş modelleri ve tekniklerinin geliştirilmesine verebileceğiz." ifadelerini kullandı.
- "Odak sektör olmanın ayrıcalığını hissettik"
Kutlu Karavelioğlu, en yüksek katma değerli faaliyet alanlarından biri olarak Ticaret Bakanlığı tarafından İhracat Ana Planı'nda odak sektör olarak belirlenen makine sektörüne sağlanan ilave destek oranlarına 5 puan daha eklenmesinin ihracatçılara moral verdiğini bildirdi.
Karavelioğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bakanlığımız, bu desteği ihracatçı firmalarımızın yurt dışı fuarlar, iştirak ettikleri sektörel ticaret heyetleri, ticaret yapmak amacıyla açtıkları çeşitli birimlerin kira ödemesi ile tanıtım ve marka tescil giderleri için veriyor. Küresel rekabetin hızla arttığı bu süreçte ihracatçıya verilen her destek, Türkiye ekonomisi için yeni fırsat kapıları açıyor. Ticaret Bakanlığı verilerinde makine sektörü verilerinin fasıl bazında yayınlanması ve ocak ayında ihracatımızın serbest bölgeler dahil yüzde 7,6 artışla 1,5 milyar dolar olarak açıklanması ihracat performansımızın kamu tarafından da yakından izlendiğine işaret ediyor. Bakanlığımızın açıkladığı veriler, hem sektörümüzün gerçek gücünü ortaya koymuş hem de bizlere odak sektör olmanın ayrıcalığını hissettirmiştir."
İlave desteklerin katkısı ve Türkiye Tanıtım Grubu'nun hızlanan projeleri kapsamında dijital ve hibrit etkinlikler de dahil her fırsatta sektörün tüm tanıtım olanaklarını kullanmayı amaçladıklarını kaydeden Karavelioğlu, "Özellikle başlıca müşterilerimiz arasında ilk sırada gelen Almanya için yoğun bir faaliyet programı belirledik. Tanınmış sektörel yayınlarla iş birliğimiz artarak sürecek. BME ve VDMA gibi işlerimizi doğrudan ilgilendiren sektörel örgütlerle temaslarımızı sıklaştıracağız. 'Türkiye'nin Makinecileri' markasıyla Almanya'da ilk defa sanal olarak gerçekleşen prestijli 10. Robot ve Otomasyon Kongresi'nin destekçisi olduk." ifadelerini kullandı.
Üretimde robotik çözümler konusunda Türkiye'nin hızlı hareket etmesi gerektiğine işaret eden Karavelioğlu, "Robotik çözümler sadece iş verimliliği açısından değil, belli teknolojik uygulamaları sadece robotlar vasıtasıyla yapmak mümkün olduğu için de çok önemli bir konuma gelmiştir. Amacımız, bu konuda yurt dışında oluşan önemli teknik referans ve bilgiyi ülkemize kazandırmaktır." değerlendirmesinde bulundu.
- "AB-Çin Yatırım Anlaşması yakın takibimizde olacak"
MAİB Başkanı Karavelioğlu, Almanya başta olmak üzere önemli AB ülkeleri tarafından Çin ile yapılan tüm müzakerelerde dile getirilen hususların yeni imzalanan yatırım anlaşmasında yer aldığını, bu anlaşmanın AB için iki açıdan büyük önemi olduğunu vurguladı.
Karavelioğlu, "Anlaşmanın birinci özelliği, Çin'in bugüne kadar kabul etmediği hususlarla ilgili olması… Karşılıklı yatırım ilkesi, Çin'de faaliyet gösteren yabancı işletmelerin önemli ihalelerin, teşvik ve finans mekanizmalarının dışında bırakılması gibi konularda ilk defa mevcut durumun değişmesi yönünde tavır sergileniyor. İkinci olarak, bu anlaşma ile bazı AB üyesi ülkelerin Çin ile özel temasları sınırlanıyor ve girişimler AB şemsiyesi altında ele alınıyor. Bu anlaşma ve RCEP, birbirinin etkilerini artıracak bir kompozisyon içeriyor, makine imalatçılarının dolaylı da olsa sürecin içinde olması gerekiyor. Türkiye'nin Çin bahsindeki önceliği ise dış ticareti dengelemek olmalıdır. Çin'in sattığı mallardan çok, Türkiye'de yapacağı yatırımlarla sanayimize katkı vermesi tercih edilmesi gereken ve sürdürülebilir olan durumdur." ifadelerini kullandı.
Küresel rekabetin merkezinde yüksek katma değerli ürünlerin olduğuna işaret eden Karavelioğlu, Katma Değer ve İthal Girdileri Raporu sonuçlarını değerlendirirken, şunları kaydetti:
"Sektörümüzün ithalat girdi yoğunluğuna baktığımızda, doğrudan girdilerin yüzde 21, dolaylı ithalat etkisinin ise yüzde 12,8 olduğunu hesapladık. Türk makine sektörünü G8 ülkeleri ve Çin ile kıyasladığımızda doğrudan ithalat yoğunluğumuzun Kanada'dan daha iyi, Fransa ile aynı seviyede olduğunu görüyoruz. Diğer ülkeleri yakalamak için yerli ara malı ve komponent konusunda gidecek çok yolumuz olduğunun bilincindeyiz. Yine aynı rapora göre, makine ihracatı ile yarattığımız katma değerin yüzde 75,8'ini Türkiye'de oluşturuyoruz. Yerli makine kullanımının öncelenmesi için çabalarımızı artırmak zorundayız. Çünkü yurt içindeki makine talebinin oluşturduğu katma değerin sadece yüzde 31'i ülkemizde kalıyor. Ne yazık ki yurt içi talepten doğan katma değerin yüzde 33'ü Avrupa'ya, yüzde 20'si de Doğu Asya'ya gidiyor. İç talebin oluşturduğu katma değer, ihracatın oluşturduğu katma değerin yarısı kadar etmiyor. Türkiye, büyük destekler verdiği makine yatırımlarından hak ettiği katma değeri alamıyor."
Kaynak: