İSTANBUL (AA) - İsrail gizli servisi adına Türkiye'de yaşayan Filistinliler başta olmak üzere yabancı uyruklu kişilerle ilgili bilgi topladıkları iddiasıyla "casusluk" suçundan haklarında dava açılan Suriye ve Filistin uyruklu tutuklu 16 sanığın yargılanmasına başlandı.
İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya 14 tutuklu sanık katıldı. Tutuklu 2 sanığın cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılımı sağlanan duruşmada, sanık avukatları da hazır bulundu.
Duruşmada Arapça tercüman aracılığıyla kimlik tespitleri yapılan sanıkların bir çoğu, tekstil işinde çalıştıklarını, bazıları da fırıncılık, tamircilik, aşçılık veya mobilyacılık yaptıklarını belirtirken, bir sanık kripto para işiyle uğraştığını, biri de Filistin'de memur olduğunu söyledi.
- Canlı kurye olduğu belirtilen sanık Abdülkadir Barakat'ın savunması
Duruşmada, ilk olarak İsrail gizli servisi Mossad'ın saha sorumlusu olduğu belirtilen Almanya'da yaşayan Ahmad Zaid adlı kişiyle para transferi yaptığı ve canlı kurye olduğu belirtilen tutuklu sanık Abdülkadir Barakat'ın savunması alındı.
Türkiye'ye havale edilen paralarla ilgili kuryeliği, ek iş yapmak ve ailesini geçindirmek için üstlendiğini belirten Barakat, casuslukla ilgili bir bilgisinin olmadığını öne sürdü.
Ahmad Zaid'i, eski iş arkadaşının Almanya'da yaşayan Mümina Karduş isimli kız kardeşi vasıtasıyla tanıdığını, onun da Zaid'in iltica etmesine yardım ettiğini söylediğini aktaran Barakat, şöyle devam etti:
"Mümina, Zaid'in bir otel ve havale ofisi sahibi iş adamı olduğunu, ikamet için yer temin ettiğini söyledi. Ayrıca, sahip olduğu havale ofisinden, 2020 yılının 8. ayında, Almanya'da yaşayan kişilerin Türkiye'deki ailelerine para transferi gerçekleştirdiğini iletti. Aynı ayın sonunda ise bana, bu kişinin Türkiye'deki havalelerin dağıtılması için kendisine yardım edecek birisine ihtiyacı olduğunu söyledi. Pandemiden dolayı işler azalmıştı, ailemde ben tek çalışıyordum. Ek gelir olması için bu teklifi kabul ettim. Ailelere para gönderdiklerini düşünüp kabul ettim. Mümina numaramı Zaid'e verdi. İş teklifinde günde bir havaleyi kişilere teslim edeceğim söylenmişti. Zaid beni arayıp 'Falanca kişiye şu kadar para gönder.' diyordu. Benimle onun arasındaki iş tamamen bunun üzerineydi. Türkiye devleti üzerine herhangi bir şey yoktu. Uzun sohbetimiz de olmuyordu, sadece iş üzerine konuşuyorduk. 2020'nin son aylarında az havale işleri vardı. 2021 yılı başlarında ise 4 ay havale işlemleri çoğaldı."
Türkiye'de gözaltına alındıktan sonda emniyette kendisine, "havale işlerinin olası bir casusluk şebekesi işi olabileceğinin" söylendiğini anlatan Barakat, Ahmad Zaid ile herhangi bir iletişiminin olmadığını kaydetti.
Barakat, yakalandıktan sonra olabildiğince dikkatlice, hassas bir şekilde kime ne para gönderdiğini, her şeyi polislere söylediğini dile getirerek, "Polislere, 'Bu işin içinde bilerek olsaydım 10 ay önceki transfer dekontlarının hala telefonumda tutmam mantıklı mıdır.' diye söyledim. 2015'ten beri Türkiye'deyim. Hiçbir şekilde devlet ve millete zarar verecek herhangi bir eylemde bulunmadım. Türkiye Cumhuriyetine teşekkür ediyorum, bizi ve Suriyelileri himaye etti." ifadelerini kullandı.
- "Çok büyük bir hataya düştüm"
Abdülkadir Barakat, parayı transfer eden ve alan kişileri tanımadığını, ne iş yaptıklarını bilmediğini savunarak, böyle bir davada adının geçmesinden dolayı sıkıntı yaşadığını ve çok büyük bir hataya düştüğünü, pişman olduğunu dile getirdi.
Bunu ailesine yardım etmek için ek iş olarak kabul ettiğini, kendisinden başka ailesine kimsenin bakmadığını belirten Barakat, tahliyesine karar verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti başkanının, "Neden direkt para gönderilmediği hiç dikkatini çekmedi mi?" diye sorduğu Barakat, Zaid'in kendisine "Almanya'dan Türkiye'ye havale gönderildiği zaman yüksek miktarda komisyon kesildiğinin ve tek seferde toplu para gönderip onu böldürmenin daha az komisyonla halledildiğini" söylediğini belirtti.
Parayı topluma açık, kalabalık yerlerde ilgili kişilere teslim ettiğini ve gizliliğe yönelik herhangi bir talimat almadığını da aktaran Barakat, "Kendisiyle WhatsApp üzerinden görüşüyorduk. Gizli kalması yönünde bir şey söylemedi." dedi.
Bazı kişilerin teslimatını havale ofisi bulamadığı için elden yaptığını da belirten Barakat, "makbuzlarda sahte numara kullanılması" ile ilgili soruyu da "Bir program üzerinden bir sahte numara veriliyor ve o rakam kullanılıyor. Havale ofisi bulamadığımız için bu sahte numarayı makbuza eklerdik. Havale ofisiymiş gibi davranarak ödeme makbuzu çıkarırdık." ifadesini kullandı.
Barakat, Zeytinburnu metrosu önünde bir kişiye ödemeyi elden yaptığını ve bu kişinin kendisiyle diyalog kurmaya çalışıp vücudunu açarak yarasını gösterdiğini anlattı.
Duruşma savcısının, teslim aldığı parfüm paketleriyle ilgili sorusunun ardından Barakat, Ahmad Zaid'in talebi üzerine Beyoğlu ve Başakşehir'de parfüm paketleri teslim aldığını, bunları Zaid'e ulaştırması için Almanya'dan saç ektirmek amacıyla Türkiye'ye gelen "Yahya" isimli bir kişiye vermek için Şişli'deki bir otele gittiğini ancak parfümleri otelde kalan "Veronica" isimli bir kadına iletilmek üzere resepsiyona bıraktığını ifade etti.
Duruşma, diğer sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.
- İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, İsrail gizli servisinin irtibata geçtiği Türkiye'deki Filistin ve Suriye uyruklu kişilere, ülkedeki Filistin başta olmak üzere yabancı uyruklu kişilerin kurdukları sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini takip etmek için para karşılığı casusluk yaptırdığı anlatılıyor.
Casusluk karşılığında bu şahıslara maddi menfaat sağlandığı, bağlılık ve sadakatlerinin diri tutulduğu belirtilen iddianamede, 2015 yılının son aylarında gayri resmi yollarla Türkiye'ye giren sanıklardan Abdülkadir Barakat'ın Türkiye'deki casusluk şebekesinin para transferine yön verdiği öne sürülüyor.
Bu transferin tam gizlilik içerisinde havale ofisleri, kripto para hesapları ve benzeri yollardan yapıldığına işaret edilen iddianamede, ödemelerin bir kısmının da kuryeyle gerçekleştirildiği, sanık Barakat'ın, Almanya'da yaşayan İsrail pasaportlu Ahmad Zaid'in talimatları doğrultusunda casusluk yapılanmasında kuryelik vazifesini üstlendiği ifade ediliyor.
- Kameralı gözlük vasıtasıyla çekilen görüntülerin iletilmesi
Ayrıca, sanıklardan Abdelrahman Abunawah'ın, talimatlar doğrultusunda gizlilik içinde bilgi temin edip servis ettiği, Türkiye'ye geldikten sonra ankesörlü telefonla iletişim kurduğu ve düzenli olarak Zaid tarafından iletilen konum bilgilerini girerek keşif işlemleri gerçekleştirdiği bilgisi verilen iddianamede, bu sanığın kameralı gözlükle istenilen yerlerde yaptığı çekimleri özel program sayesinde wi-fi ağlarını tarayarak ilettiği aktarılıyor.
Mohammed Salhab'ın da Filistin menşeli kurum ve kuruluşların ve bünyelerinde çalışanların ev adresleri, fotoğrafları, mail adresleri, telefon numaraları ile diğer kişisel bilgileri raporladığı kaydedilen iddianamede, bu sanık tarafından temin edilen bilgilerin Türkiye'de faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlar aleyhine olmasının yanı sıra, burada ikamet eden kişi ve toplumlar zararına da sonuç doğurabilecek mahiyette olduğuna vurgu yapılıyor.
İddianamede tüm sanıkların, "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme" suçundan 15 yıldan 20 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
Kaynak: