İSTANBUL (AA) - Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Türkiye'nin iklim değişikliğinin etkilerinden ve krizinden en çok etkilenen bölgelerden biri olan Akdeniz havzasında yer aldığını belirterek, "Türkiye aslında, sebep olmadığı bir krizin sonuçlarını yaşıyor. İşte en son bu hafta başında da Karadeniz'in tamamında, yüzlerce köyümüzde yine çok büyük sel afetlerine maruz kaldık." dedi.
Kurum, bakanlık bünyesinde Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı destekleriyle Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi Konferans Salonu'nda düzenlenen "Sürdürülebilir Kalkınma Ekseninde Döngüsel Ekonomi ve Sıfır Atık Mavi" programındaki konuşmasında, Sıfır Atık Mavi'yi küresel bir çevre seferberliğine dönüştüren, tüm çevre projelerine destek olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'a şükranlarını sundu.
İklim değişikliğinin etkilerini anlatan Kurum, 6 ilde yaşanılan sel ve heyelan nedeniyle hasar tespiti ve ihtiyaçların giderilmesi için 6 gün boyunca bölgede bulunduklarını, son 24 saatte Kastamonu, Bartın, Karabük ve Zonguldak'ta metrekareye 150 kilogram yağış düştüğünü dile getirdi.
Yağışın şiddetinin her geçen gün arttığını, şehirlerin ve canlıların iklim değişikliğinden net bir şekilde etkilendiğini belirten Kurum, "Ülkemiz iklim değişikliğinin etkilerinden, krizinden en çok etkilenen bölgelerden Akdeniz havzasında yer alıyor. Sıcaklık haritası da Akdeniz havzasındaki ısınmanın, sıcaklığın küresel ortalamadan yüzde 20 daha fazla olduğunu gösteriyor. Sonuçlarını da küresel ısınmayla birlikte yangınlarla sellerle kuraklık gibi afetlerle yaşıyoruz. Yani bugün Türkiye aslında, sebep olmadığı bir krizin sonuçlarını yaşıyor. İşte en son bu hafta başında da Karadeniz'in tamamında, yüzlerce köyümüzde yine çok büyük sel afetlerine maruz kaldık." diye konuştu.
Bakan Kurum, bunun için önlemler alındığını, erken uyarı sisteminin devreye sokulduğunu anlatarak, dünyada birçok ülkenin uygulamaya geçmediği erken uyarı sistemiyle Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan verilere göre AFAD Başkanlığıyla sürecin yürütüldüğünü, "kırmızı kod" verilerek vatandaşın sel ve taşkın riski olan bölgelerden uzaklaştırıldığını anlattı.
Alınan tedbirlerle geçen yılki gibi büyük bir felaket yaşanmadığını, kaybolan vatandaşı arama kurtarma çalışmasının yürütüldüğünü belirten Kurum, alınan önlemler ve yapılan dere ıslahları çalışmalarıyla selin etkilerinin azaltıldığını kaydetti.
- İklim değişikliğiyle mücadelede sürdürülebilir kalkınmanın önemi
Kurum, iklim değişikliğiyle mücadelede anahtarın "sürdürülebilir kalkınma" olduğuna dikkati çekerek, teknoloji, iletişim, ulaşım, yenilenebilir enerji, eğitim, sağlık, gıda, yapı ve finans sektörlerine öncelikli olarak sürdürülebilir yatırımların yapılması gerektiğini söyledi.
İklim değişikliğiyle mücadelenin sadece bir çevre meselesi değil, birçok sektörü derinden etkileyen bir kalkınma meselesi olduğunu vurgulayan Kurum, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu gerçeklikten hareketle 2053'te Türkiye'nin net sıfır emisyon hedefine ulaşacağını ve yeşil kalkınma hedeflerini bu çerçevede gerçekleştireceğini tüm dünyaya ilan ettiğini bildirdi.
Üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve belediyelerin de katılımıyla bu çerçevede çalışmaların sürdürüldüğünü dile getiren Kurum, şubatta yapılan İklim Şurası'nda Türkiye'nin bu konudaki ciddiyetini bir kez daha ortaya koymaya gayret gösterdiklerini vurguladı.
Bakan Kurum, "Hep birlikte Türkiye'yi yeşil kalkınmaya maruz kalan değil yöneten, şahitlik eden değil öncülük eden, takip eden değil takip edilen, bu küresel devrime liderlik eden bir ülke yapma gayretiyle çalışmalarımızı sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.
- "İklim Şurası'nda Türkiye'nin 100 yılını şekillendirecek kararlar alındı"
İklim Şurası ile Türkiye'nin 100 yılını şekillendirecek çok önemli kararlar alındığını dile getiren Kurum, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de artık bu kararlarla enerji, ulaştırma, sanayi, tarım, teknoloji ve yerel yönetimler konularında devrim niteliğinde bir atılım dönemi başlamıştır. Önümüzdeki 20-30 yılda daha yeşil bir Türkiye, ekolojik dönüşümünü büyük oranda tamamlamış bir Türkiye göreceğiz. Yeşil ekonomi kapasitesini tüm sektörlerinde geliştirmiş, yüz binlerce insanımızın yeşil sektörlerde istihdam edildiği bir Türkiye göreceğiz."
İklim Kanunu'nun hazırlandığını, Yeşil Organize Sanayi ve Yeşil Endüstri Bölgeleri'nin yaygınlaştırıldığını belirten Kurum, ülkenin kuzeyle güneyini, doğusuyla batısını birbirine bağlayan ekolojik koridorlarla yeşil alanların her geçen gün artırıldığını söyledi.
Kurum, "Sıfır Atık" hareketiyle Türkiye'nin 2053'te, tüm atıklarını dönüştüren bir ülke olacağını, 2030'a kadar tüm binaların enerji verimli hale getirileceğini, ısıtma ve soğutmada da yüzde 100 karbonsuzlaştırmanın sağlanacağını anlattı.
Kuraklık, taşkın, nehir ve havza yönetim planı olmayan tek bir yaşam alanı ve bölge kalmayacağını, ülkenin yeşil ve temiz ürün inovasyonunda ve dünyaya ihracatında küresel çapta zirveye oynayacağını vurgulayan Kurum, Sıfır Atık Hareketi'nin israfı önlerken çevre kirliliğine mani olmak amacıyla başlatılan, geleceğe uzanan büyük bir yeşil yürüyüş olduğunun altını çizdi.
- "Su kaynaklarımızdaki olası çöp oluşumunu denize ulaşmadan kaynağında önlüyoruz"
Bu hareketin ulusal ölçekten uluslararası çevre inisiyatiflerine, yeşil ekonomi modellemelerine, döngüsel ve sürdürülebilir iktisat programlarına referans haline geldiğini aktaran Kurum, şunları kaydetti:
"Sıfır Atık' bu anlamda bir dünya markasıdır, otoritedir, rol modeldir. 'Sıfır Atık Mavi Hareketi'yle denizlerimiz, göllerimiz, akarsularımızdaki çalışmamızla birlikte mavi vatanımız denizlerimizin, göllerimizin korunması noktasında yeni bir soluk getirmiştir. Bu seferberlikle su kaynaklarımızdaki olası çöp oluşumunu denize ulaşmadan kaynağında önlüyoruz. Denizlerimizdeki temizlik faaliyetlerini her geçen gün artırıyoruz. Müsilajla mücadelede de Marmara Denizi'mizi özel çevre koruma bölgesi ilan ederek, Türkiye'nin en büyük deniz seferberliğine imza attık. Marmara'yı geleceğe en güzel haliyle taşımak için tüm ekibimizle, üniversitelerimizle, valilerimizle, belediyelerimizle gece gündüz kalıcı tedbirleri almak suretiyle çalışmalarımızı devam ettiriyoruz."
Kaynak: