TBMM (AA) - İYİ Parti TBMM Grup Başkanı ve Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu, "Toplumun hiçbir sorununu bu parlamentonun hukukuna aykırı davranarak, toplumu ayrıştırarak, siyaseti kompartımanlara ayırarak çözemeyiz." dedi.
Tatlıoğlu, TBMM'nin açılışının 102. yılı ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle toplanan TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, yaklaşık 100 yıl önce bu ülkenin istiklal mücadelesine karar verenlerin işe bir ordu kurarak değil, bir meclis kurarak başladığını söyledi.
Tatlıoğlu, bu mücadeleyi yürütenlerin özgürlük mücadelesini milli egemenliğe dayandırdığını, meşruiyeti ve ahlaki üstünlüğü mücadelenin ön koşulu olarak kabul ettiklerini vurguladı.
İstiklal savaşı kahramanları ve Cumhuriyetin yüksek vizyonlu kadrolarının bu şartlar altında bile ilkesel duruşlarını gösterdiklerini ifade eden Tatlıoğlu, "19. ve 20. yüzyıl, milli egemenliğe dayanmayan ve hukuku öncelemeyen onlarca bağımsızlık hareketinden ortaya çıkan insani dramlara şahitlik etmiştir. Milli egemenliğe dayanmayan bağımsız hareketlerin büyük kısmı ülkeleri savuran diktatör rejimlere savrulmuştur ve insani dram hikayeleriyle dolmuştur." diye konuştu.
Bu nedenle milli egemenliği esas alan Cumhuriyetin kurucu kadrolarına müteşekkir olduklarını dile getiren Tatlıoğlu, işgal altında iken bile milli egemenlikten, hukuktan, müzakereden ve istişareden vazgeçilmediğini, yegane meşruiyet kaynağı olarak milletin görüldüğünü, Türk devletinin böyle kurulduğunu kaydetti.
Milli egemenliğin kitaplara konu olsun diye değil, hayatın akışına yön versin diye önemsendiğini söyleyen Tatlıoğlu, şöyle konuştu:
"Yasama ve yargı organlarının bağımsızlığı, devletin bağımsızlığı demektir ve milli egemenliğimizin temelidir. Liyakat, milli egemenliğimizin vazgeçilmez bir unsurudur. Parlamento ve yargı, kararlarını millet adına verir. Bütün parlamentolar yalnızca 'egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' sözünü yaşatmakla yükümlüdürler. Fakat bugünlerde olduğu gibi adeta bir kuvvetler birliği şartlarının dayatılması; hakimiyetin, milletin meclisinden saraylara taşınması ve atanmış dar bir kadroya sığdırılması, adaletin ve liyakatin ezilmesi, milli egemenliğin yalnızca metinlerde kalarak hayatın akışında bir alan bulamamasıdır. Bu da inanç, hürriyet ve teşebbüs hürriyeti kısıtlanmış, kendini ifade edemeyen bir toplum demektir."
- "Türkiye'de her türlü sorunun mercii vatandaşlardır"
İsmail Tatlıoğlu, Türkiye'nin 1889 yılında ilk defa siyasi partilerle tanıştığını hatırlatarak, Türkiye'nin son beş yılki kadar siyasetin daraldığı bir alanı çok az gördüğünü iddia etti.
"Partili cumhurbaşkanı sisteminin" böyle bir atmosfere neden olduğunu ileri süren Tatlıoğlu, "Bugünkü hakim olan yönetim anlayışını 28 Şubat'a taşıyalım. Apoletleriyle brifing veren paşaların ve cüppeleriyle bu toplantılara katılan hakimlerin, yapılan tüm zulümlere alkış tutan üniversite yöneticilerinin hukuku ezen zihniyetine mi yakındır, yoksa inandıkları gibi kendilerini toplumda ifade etmek isteyen, bu yüzden itilip kakılan, yarına yönelik hayal kuramayan gençlerin, kadınların yarınlarına mı daha yakın? Bu nedenle demokrasi adına verdiğimiz bu mücadele aynı zamanda tarih nezdinde verdiğimiz itibar ve milli egemenlik mücadelesidir." diye konuştu.
Elindeki nüfus cüzdanını gösteren Tatlıoğlu, bu cüzdanı taşıyan herkesin eşit olduğunu, bunun dışında bir referans aranmasının milli egemenlik ve hak gaspı anlamına geldiğini belirtti.
Türkiye'de milli egemenlik gaspının yaşandığını herkesin görmesi gerektiğini öne süren Tatlıoğlu, "Parlamento, milletin bu hakkını önleyecek tek mercidir. Toplumun hiçbir sorununu bu parlamentonun hukukuna aykırı davranarak, toplumu ayrıştırarak, siyaseti kompartımanlara ayırarak çözemeyiz. Sorunları siyasi kompartımanlarla çözemeyiz. Bu bir siyasi feodalitedir ve dünya böyle çözememiştir." ifadelerini kullandı.
Tatlıoğlu, toplumun beklentisinin yüksek olduğunu dile getirerek, insanları mutlu ve huzurlu kılmanın, özgür ve refah içinde yaşayacakları bir ülke oluşturmanın herkesin amacı olması gerektiğini vurguladı.
Kaynak: