ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdardoğlu, "Bugün Mavi Vatan'dan söz ediyorsak bu, Ecevit ve Erbakan'ın sayesindedir." dedi.
Kılıçdaroğlu, Saadet Partisince merhum başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın vefatının 10. yılı dolayısıyla Meyra Palace Otel'de düzenlenen "Erbakan Haftası 2021 Anma ve Anlama Programı"ndaki konuşmasında, bir Cumhuriyet çocuğu olan merhum Necmettin Erbakan'ın hocalığının sadece bir akademik unvan olmadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Onun hocalığı üniversite kürsülerine sıkışmış bir akademisyen-öğrenci ilişkisi de değildir. Onun hocalığı, aynı zamanda ömrünü verdiği bir siyasi hareketin, siz değerli mensuplarını vatan, millet ve bayrak sevgisi ile bir araya getirmiş milli bir görüşün hocalığıydı. Onun hocalığı, Milli Nizam Partisinden Milli Selamet Partisine ve 12 Eylül sonrasında sırasıyla Refah, Fazilet ve Saadet Partisine kadar uzanan bir kararlılığın hocalığıydı." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Nazım Hikmet'in "Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine" dizelerini okuyarak, şöyle konuştu:
"Her birimiz bir ağaç gibi tek ve hür olacağız ama bir orman gibi kardeşçe yaşayacağız. Peki bunu nasıl sağlayacağız? Yaşanabilir bir Türkiye yaratabilmenin en önemli şartı şudur, kimseyi kendimize benzetmeye çalışmayacağız. Birilerinin de bizleri kendisine benzetmek istemesine karşı duracağız. Farklı olacağız ancak birlikte olacağız. Tıpkı bir orkestranın aynı ezgide birleşen enstrümanları gibi olacağız. Nedir o ezgi? O ezgi demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletine bağlılıktır, o ezgi, kuvvetler ayrılığının gerekliliğine inanmaktır, o ezgi düşünce ve ifade özgürlüğünü, din ve vicdan özgürlüğünü, medya özgürlüğünü, insan haklarını ama, ancak, fakat, lakin ile başlayan bir cümle kurmaksızın kayıtsız şartsız savunmaktır. O ezgi, yatağa tek bir çocuğun dahi aç girmeyeceği bir Türkiye için çalışmaktır. O ezgi, ülkemizin yer altı ve yer üstü zenginliklerini ve neredeyse tüm birikimini birilerine peşkeş çektirmemektir. O ezgi, herkes için ve her alanda haktır, hukuktur, adalettir. O ezgi 'herkes için aş, herkes için iş' diyerek yola çıkmaktır."
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin ihtiyacı olan ezgiyi bugün bir kez daha seslendirmeye başladıklarına inandığını dile getirerek, "Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihi aynı zamanda farklılıkların bir araya gelerek pek çok sorunu çözebilmiş olmamızın tarihidir. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde kazandığımız milli mücadelemiz, birlikte olduğumuzda neleri başarabileceğimizin de en güzel örneğidir." ifadelerini kullandı.
Farklılıklarla bir araya gelip Türkiye'nin birçok sorununu çözebilmiş olmanın bir başka örneğinin de 26 Ocak 1974'te kurulan Birinci Ecevit Hükümeti yani Cumhuriyet Halk Partisi-Milli Selamet Partisi Koalisyonu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "11 aylık kısa ömrüne rağmen bu koalisyon hükümeti, Türkiye ve bölgenin geleceği açısından tarihi adımlar atmayı başarmıştır. Bu başarıların şüphesiz en önemlileri 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ve devamıdır. Bu harekat Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin temellerini atmıştır ve bugün Mavi Vatan'dan söz ediyorsak bu, Ecevit ve Erbakan'ın sayesindedir. Bu koalisyonun Kıbrıs Barış Harekatı ile haşhaş ekiminin serbest bırakılması da dahil tarihi nitelikteki pek çok icraatı kadar önemli bir başka niteliği daha var. Bu nitelik farklı siyasi geleneklere sahip iki partinin hangi ilkeler çerçevesinde bir araya geleceğini göstermiş olmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
- "Tüm kırgınlıkları ve acıları gidermeliyiz"
Cumhuriyet Halk Partisi-Milli Selamet Partisi protokolünde yer alan maddeleri anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Belki de bu koalisyonun hangi duygularla kurulduğunun en somut ifadesi 3. maddesinde yer almaktadır. 'CHP-MSP koalisyon hükümeti, kırgınlık ve acıları gidererek bütün geçmişin bir yana bırakılmasını, karşılıklı bağışlama ve hoşgörüye dayanan bir kardeşlik ortamının kurulmasını ilk görev sayar.' Sayın değerli siyaset büyüklerimiz de burada. Onlar da bu koalisyonun tanıkları oldular. Bugün de ihtiyacımız olan budur, tüm kırgınlıkları ve acıları gidermeliyiz. Bütün bir geçmişi bir yana bırakarak helalleşmeliyiz. Karşılıklı bağışlama ve hoşgörüye dayanan bir kardeşlik ortamını oluşturmalıyız ancak bunları başarabildiğimiz zaman yaşanabilir bir Türkiye'yi kurabiliriz. Biz dostlarımızla birlikte yaşanabilir bir Türkiye'yi kuracağımıza inanıyoruz ama bugün dostlarımızın arasında saymadıklarımızı da düşmanlarımız olarak görmüyoruz.
Bir kez daha vurgulamak isterim, dostlarımız vardır ancak düşman olarak gördüklerimiz yoktur."
Kılıçdaroğlu, Erbakan'ın lideri olduğu siyasi partiler kapatıldığında ve siyasi yasaklı duruma düştüğünde dahi Cumhuriyet'e bağlılığından geri adım atmadığına dikkati çekerek, "Ülkeyi kutuplaştırmamış, kendisi üzerinden ülkeyi kutuplaştırmaya çalışan kimi vesayet kurumlarına karşı dahi hukuk içinde mücadele yürütmüştür. Kendisi gibi düşünmeyene karşı her zaman saygılı olmuştur ancak haksızlık karşısında da asla susmamıştır." diye konuştu.
Türkiye'nin içinde bulunduğu temel sorunların çözümünün, ekonomik buhrandan çıkabilmenin tek yolunun daha fazla demokrasi olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye Büyük Millet Meclisinin güçlendirilmiş parlamenter sistemle yeniden hakimiyetin kayıtsız, şartsız milletin olduğu temel ilkesine uygun hale getirilmesinin, herkesin düşüncelerini özgürce ifade edebilmesinin, din ve vicdan özgürlüğünün önündeki bütün engellerin kaldırılmasının, kimsenin ötekileştirilmediği, kimsenin dışlanmadığı bir ülke olabilmemizin, bağımsız ve barışçı bir dış politika uygulayabilmemizin, kamu istihdamında liyakatin esas olmasının, işçimizin ve çiftçimizin hakkını, alın terini kurumadan alabilmesinin, esnafımızın gününü bereketle geçirmesinin, sanayicimizin küçük ve orta boy işletmelerimizin gelecek endişesi taşımadan üretebilmesinin, kamu bütçesinin denetlenebilir ve şeffaf bir şekilde tüm vatandaşlarımızın refahı doğrultusunda kullanılabilmesinin, terörün kalıcı olarak gündemden çıkarılmasının yegane yolu daha fazla demokrasidir.
Tıpkı bu salonda olduğu gibi farklılıklarımızın birer zenginlik olduğu bilinciyle istişare ederek, aklımızı kullanarak, hakkın galip gelmesini, batılın zail olmasını sağlayabiliriz."
Kemal Kılıçdaroğlu, Kovid-19 salgını sürecinin uluslararası düzeyde yeni bir sosyal devlet ihtiyacının şart olduğunu ortaya koyduğunu ifade ederek, yeni bir sosyal devletin de ancak uluslararası dayanışmayla sağlanabileceğini söyledi.
- "Egemen güçlerin zenginliklerinden fedakarlık yapmaları bir zorunluluktur"
Hazreti Muhammed'in "Komşusu açken tok yatan bizden değildir." hadisini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bu hadis sadece komşularımızla kurmamız gereken beşeri ilişkiye değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilerin olması gereken düzeyini de belirler. Egemen güçlerin zenginliklerinden fedakarlık yapmaları bir zorunluluktur. Üçüncü dünya ülkelerinin sömürülmesi yoluyla sağlanan bu zenginlik, helal bir zenginlik değildir. Egemen güçlere geri adım attıracak ülke, tarihi boyunca mazlum milletlere timsal olan Türkiye Cumhuriyeti'dir. D-8'in kuruluş felsefesi de bu doğrultudadır. İnanıyorum ki daha fazla demokrasi hedefi ile sağladığımız birlik ve beraberliğimiz tüm dünyaya örnek olacaktır. Dünyevi hırslarımızdan arınarak, çatışmayı kutuplaştırıcı dili, 'sadece ben' diyen anlayışı ülkemizin gündeminden söküp atacağız." görüşünü paylaştı.
Necmettin Erbakan'ın doğum gününün 29 Ekim 1926 olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, "Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün kurucusu olduğu Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını kutlayacağımız 29 Ekim 1923'te Erbakan Hocanın da 97'nci yaşını kutlayacağız. İnanıyorum ki 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in 100. yaşını, Atatürk Cumhuriyeti'ni demokrasiyle taçlandırılmış olarak kutlayacağız. Bu duygu ve düşüncelerle bürokratken benim de başbakanlığımı yapan Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı rahmetle anıyorum. Barış ve diyalog kapısını açık tutan, çatışmadan değil, birlikten yana olanlara yürekten teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Kaynak: