ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Gıda güvenliği noktasında hiçbir sıkıntımız yok. Bu konuda yalan yanlış haberlere vatandaşlarımın itibar etmemelerini istiyorum." dedi.
Erdoğan, Özbekistan'a gerçekleştirdiği ziyaretin sonunda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Gıda güvenliği konusunda Türkiye'nin ileriye dönük geliştirdiği proje ve iş birliklerine ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Gıda güvenliği noktasında hiçbir sıkıntımız yok. Bu konuda yalan yanlış haberlere vatandaşlarımın itibar etmemelerini istiyorum." diye konuştu.
Buğdayda biraz sıkıntının olduğunu ancak bunun da büyük ölçüde aşıldığını anlatan Erdoğan, şu anda silolarda bir sıkıntının bulunmadığını ama biraz daha takviye almak istediklerini söyledi.
- Et fiyatları
Erdoğan, şu anda ne yazık ki kırmızı eti fırsata dönüştürmek isteyen bazı fırsatçılar olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu konuyla ilgili Tarım Bakanı'mla konuştuk. 'Elimizdeki, TİGEM çiftliklerimizdeki kesimlik hayvanları bir an önce keselim ve bu ramazan ayında evlere ucuz et girme imkanı olsun' dedi. Bu arada da yine belki duruma göre Türkiye'nin dört bir yanına ekiplerini gönder, elinde kesimlik hayvanı olanlardan biz bu hayvanları da alalım. Yine ithal noktasında da, ramazan sonrasına yönelik bir adım atmış olalım. Çünkü biz vatandaşımıza ucuz et yedirmekte kararlıyız. Kıymada, kuşbaşı ette bunu başarmamız lazım dedik. Karkas olarak getirirsek, karkas ette de bu adımları atabiliriz dedik. Tarım Bakanı'mız önce ülkemizin dört bir yanında çalışmasını yapacak, ondan sonra da ithalde de neler yapabiliriz, bunun üzerinde de ayrıca çalışmasını sürdürecek. Bunun dışında zaten artık kış mevsimini geride bıraktık, yaza girdik ve bundan sonraki süreç içerisinde de artık tarladan sürme vakti. Herhangi bir sıkıntı yaşamayacağız."
- "Çiftçi her türlü hayvanın sütünün türevini evinde üretiyor"
"Manda yoğurdu ile ilgili verdiğiniz tarif üzerinden yapılan yorumları nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sanki Türkiye manda fakiri bir ülke. Anadolu'da benim insanım istediği marketten, istediği gibi her türlü yoğurdu bulabiliyor mu? Manda yoğurdunu da buluyor, koyun yoğurdunu da buluyor, keçi yoğurdunu da buluyor. Kaldı ki zaten evinde kendisi yapıyor. Onunla da kalmıyor, ondan her tür tereyağını da üretiyor. Benim Anadolu'daki çiftçim, köylüm her türlü hayvanın sütünün türevini peyniriyle, yoğurduyla, tereyağıyla kendi evinde üretiyor. Durum böyleyken diyor ki bal demişim. Tamam da orada benim karşımda kimler var? Tokat'ın arıcıları var. Bunlar bal işi yapıyor. Benim söylediğim ne? Bir çay kaşığı kestane balından bahsediyorum. Bir şeyden daha bahsediyorum. Yulaf diyorum. Anadolu'da yulafın olmadığı çiftçim mi var? Hepsinin evinde var. Bunu da orada karşımdaki çiftçilerle konuşuyorum ve çiftçilerin hepsinde de tabii bir mutluluk. Niye? Onun sofrasındakini paylaşıyorsun."
- Asgari ücret
Erdoğan, "Temmuz ayında asgari ücrete ikinci bir zam gündemde mi? Emekliler bayram ikramiyesini merak ediyorlar. Bir bayram müjdeniz olacak mı?" sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Ben vatandaşıma onu aldatacak, yani yapmayacağımız veya yapamayacağımız bir şeyi söylemeyi doğru bulmam. Asgari ücreti tespit için bir komisyon var. Her sene toplanıyor. Dolayısıyla da bunun vakti aralıktır. Vakti geldiğinde de asgari ücretle sorumlu olan sendikalar ve Çalışma Bakanlığım otururlar konuşurlar, adımı atarız. Durum bu. Fevkalade bir durum olup olmadığı noktası orada yine tartışılır. Yani eğer asgari ücret vatandaşımı hakikaten enflasyona ezdiriyorsa, o görüşmelerde belirleme de ona göre yapılır.
Olağanüstü bir gelişme olduğu zaman biz bunlara da kapalı değiliz. Başta Bakan'ım olmak üzere sendikacılarla zaten sürekli irtibat halindeler, görüşüyorlar. Böyle bir şey var mı, yok mu onu biz de görüyoruz zaten. Biliyorsunuz daha yeni asgari ücrette görülmemiş bir zam yapmak suretiyle asgari ücreti farklı bir noktaya çektik. Bir diğer adımda da yine emeklilerle ilgili artışları yaptık. Bundan sonra da vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştırmak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz."
- "Erbakan Hocamı tanımaksa, ben en az Temel Bey kadar tanırım"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, geçenlerde katıldığı bir programda, 'Merhum Erbakan bugün yaşasaydı CHP'nin yanında yer alırdı' diye bir ifade kullandı. Bu çok tartışıldı, çok tepki çekti. Bu söze katılır mısınız ve ne dersiniz?" sorusu üzerine, şu görüşü paylaştı:
"Temel Bey'in ebedi alemden, Hocamla böyle bir irtibatı nasıl kurduğunu anlamakta doğrusu zorlanıyorum. Haddine mi senin ya? Ne zamandan çıktı bu iş. Mesele Erbakan Hocamı tanımaksa, ben en az Temel Bey kadar tanırım. Ben Erbakan Hocamın, İstanbul gibi bir şehirde gençlik kolları başkanlığından tutun il başkanlığına varıncaya kadar teşkilatlarından geliyorum. Onun teşkilatında il başkanlığını yapmışım. Daha sonra yine Hocamın döneminde merkez karar yönetim kurulu üyeliği yapmışım. Tereciye tere satmasınlar. Biliyoruz bu işleri. Böyle bir saçmalık olur mu? Herhalde o malum Kıbrıs hadisesi sebebiyle, oradan ilhamla böyle bir şeyi söyleme noktasına gidiyor ki, elmayla armudu birbirine karıştırmamak lazım. O günün şartlarıyla ondan sonraki şartlar hiç birbiriyle mukayese dahi edilmez ve böyle bir benzetme olmaz. Çok yanlış bir şey. Hocamız, birçok adımlar atmıştır."
Mevcut tabloda, Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı arasındaki farklılıklara dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
"Cumhur İttifakı'nda bizim MHP ile ortak yanlarımıza baktığımız zaman orada da yerlilik vardır, millilik vardır, vatanseverlik vardır. Bunların hepsinden öte burada 'Bu vatan için ne yaptın?' sorusuna bakıldığında orada bizim MHP ile AK Parti'nin ciddi benzerlikleri vardır. BBP ile hakeza. Ama Millet İttifakı'nda bakıyorsun bir tarafta PKK'nın Parlamentomuza sızmış olan uçları var. Bu terör örgütünün temsilcilerinin içinde bulunduğu bir yapıyla bir araya gelmek, yani bu kalkıp da mukayese edilebilir mi? Şu anda ana muhalefet partisinin başındaki zat, bu terör örgütünün temsilcileriyle, mensuplarıyla devamlı el ele, kol kola. Yeri geldi Ankara'dan İstanbul'a yürüdüler, yeri geldi çok farklı yerlerde bir araya geldiler. Bütün bu gerçekler ortada. Öbür tarafta Türkiye'de bunca atılan adımları silme gayretinde olan, yok farz eden bir yapıyla nasıl oluyor da bir araya geliyorsun?"
"Düşünün şimdi biz 18 Mart Çanakkale Köprüsü'nü yapıyoruz, adamlar bunu bile yok farz ediyorlar." diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Teşekkür eder insan. Bu kadar önemli, muhteşem bir eser ortaya çıkıyor. Bu eserden kim istifade edecek? 85 milyon Türk evladı, ayrıca tüm insanlık buradan istifade edecek. Şimdi biz Tokat Havalimanı'nın açılışını yaptık. Niye rahatsız oluyorsun? Tokat gibi bir şehrimize uluslararası bir havalimanının açılışını yapıyoruz. Şimdi inşallah Ramazan Bayramı'nın hemen arkasından Rize-Artvin Havalimanı ki dünyada beş tane deniz üzerinde havalimanı var. İki tanesi Türkiye'de. Ordu-Giresun bir, Rize-Artvin iki. Bunların ikisi deniz üzerinde. Buralarda havalimanı mı hayal ederlerdi? Yok. Şimdi buralarda havalimanlarımız var. Şimdi bunların sayısında 59'a gidiyoruz. İnşallah bu işi 60'a çıkaracağız ki derdimiz şu; Türkiye'nin neresine giderseniz gidin, bir ilden bir ile, herhangi bir yere gittiğiniz zaman, şöyle havalimanından indin, yarım saat 45 dakikada evine gidebilirsin. Modernlik budur. Bütün bunlar, dünyanın imkanlarından halkını, vatandaşını istifade ettirmek içindir."
- "İnşaat sektörü durursa adeta ekonomide hayat durur"
Erdoğan, "Pandemi vardı ve şimdi de savaş var. Bu, dünyada bir ekonomik daralmaya sebep oldu. Türkiye'de bunun yansımalarını yaşıyoruz. Devlet ve hükümet olarak siz sürekli feragat ediyorsunuz ama öyle bir şey var ki, bu dönemde olağanüstü zenginleşenler, muazzam karlar elde edenler de var. Feragat etmesi gereken sadece devlet mi? Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusunu, şu şekilde yanıtladı:
"Bir gerçek var, o da şu. Sanayici bu dönem içerisinde ciddi paralar kazandı. Ama para kazanan 'ben para kazandım' demiyor. Tam aksine, daha ver diyor. Örneğin, altyapıda, üstyapıda müteahhit firmalar var. Bazı sıkıntılar yaşıyorlar. Maalesef çimento sektöründe, demir çelikte bu işi fırsata dönüştüren sanayiciler var. Bu bir gerçek. Bütün bunlara rağmen, onlar zam üstüne zam yapıyorlar. Bir taraftan da bu evlerin, bu inşaatların yapılması lazım. Şimdi arkadaşlarla değerlendirmeleri yapıyoruz. Diyoruz ki, bunların üzerinde duralım, çalışalım. Ama bir ülkede inşaat sektörü durursa adeta ekonomide hayat durur. Çünkü inşaat sektörünün durduğu yerde yaklaşık 250 civarında kalemde faaliyet gösteren firmalar durur. Bunları biz bir tarafa koyamayız ki. Onun için arkadaşlar şu anda bu işin de üzerinde çalışıyorlar."
Erdoğan, öyle veya böyle mümkün olduğunca vatandaşı korumak, onları güvence altında tutmak için gerekenleri yapacaklarını dile getirdi.
Bütün alanlarda stokçuluk yapanların üzerine gideceklerine dikkati çeken Erdoğan, "Biz şimdi ihracatta iyi bir noktadayız. İşte 250 milyar doların üzerine inşallah çıkacağız. Bütün bunlarla beraber turizmde yavaş yavaş bir toparlanma başladı. Bir tarafta da Rusya-Ukrayna Savaşı var. Biz sadece 5 milyon civarında turisti Rusya'dan alıyorduk, 2 milyon 100 bin turisti Ukrayna'dan alıyorduk. Bunlar bizim için çok çok önemliydi. Şimdi tabii bu şartlarda aynı çekimi oralardan yapamayacağız. Onun için şimdi tabii farklı ülkelerden turist çekmenin gayreti içerisindeyiz. Kültür ve Turizm Bakanı'mız bunun çalışmalarını yapıyor veya farklı ürünlerle açığı kapatmanın gayreti içerisinde olacağız." dedi.
- Kamu özel iş birliği projeleri
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kamu-özel iş birliği ile yapılan projelere yönelik eleştirileri hatırlatılarak, "Siz bu projelere gelen eleştirilerin sebebinin sadece yapılma tarzından mı yoksa başka bir sebepten kaynaklandığını mı düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Yetişemediği üzüme koruk deme meselesi var ya, bununki bu. Varsa alternatifin, alternatifi söyle. Bugün kamu-özel anlayışıyla dünyada bu tür yatırımların yapılması en gelişmiş ülkelerde bile var. Yani bugün Amerika bu şekilde 1,5 trilyon dolarlık altyapı, üstyapı yatırımının planlamasını yapıyor. Almanya hakeza öyle. Biz milli bütçeye yük olmadan bu işleri nasıl yaparız, onun üzerine gidiyoruz. Biz kalkıp da bu yüklenici firmaya durup dururken, havadan para verecek değiliz ki. Nedir? Sözleşmeye göre burada diyelim ki şu kadar sayıda araç veya yolcu taşındı, taşınmadı; o farkı biz devlet olarak öderiz. Kaldı ki şimdiye kadar da geçiş sayıları, garanti edilenin üstünde olmuştur. Buradan niye rahatsız oluyor ki o? Bu yatırımda, devletin cebinden 1 kuruş çıkmıyor. Ama ben çok açık bir şey söyleyeceğim. Hazine'den 1 kuruş para çıkmayan böyle dev yatırımlar için kalkıp da kredi alsanız, bu kredinin faiz hesabını yapın. Bu faiz hesabı acaba nereye varır? Bu faiz hesaplamasını yaptığınız zaman ona, o yıl yapacağınız ödemeyi buluyor mu? Bulmaz. Biz bunların hesaplarını çok yaptık. O vergi memuru ama ben ekonomistim. Aramızdaki fark bu. İşim benim bu işlerle geçti. Ama bundan sonra zaten vergi memurluğu da vermezler çünkü SSK'de genel müdürken orayı batırdı. Rahmetli Savaş Ay programında, onun dönemindeki hastanelerin halini göstermişti, o zaman bu işin hesabını ona nasıl sormuştu. O yavrular, insanlar imkansızlıklar sebebiyle o hastanelerde ne hale düşmüştü, o günleri hatırlayalım."
Erdoğan, Karabağ'da son günlerde Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan gerilime ilişkin soru üzerine, Azerbaycan'ın Üçlü Bildiri'nin hükümlerine tam olarak uyduğunu, dolayısıyla Azerbaycan tarafından bir ihlalin söz konusu olmadığını söyledi.
Burada Azerbaycan'a yönelik bir saldırı söz konusu olduğu için savunma içerikli bir karşılık olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Esas olan Üçlü Bildiri hükümlerine uygun olarak Ermenistan silahlı unsurlarının Azerbaycan'ın uluslararası kabul görmüş topraklarından tamamen çıkarılmasının temin edilmesidir." dedi.
(Bitti)
Kaynak: